3.1

7.5K 396 27
                                    

~Bu bölümü attıktan sonra taslakta olan bir kurgumu daha yayınlamayı düşünüyorum. Belki beğenirsiniz belki beğenmezsiniz bilemiyorum ama orada da desteklerinizi bekliyorum.~

🐈

Tan, dediklerimi onayladığında nihayet yola çıkabilmiştik. Onlar ters tarafa doğru giderken bende Melisa'nın elini daha sıkı tutarak durağa ilerledim. Melisa ile şakalaşa şakalaşa ilerlerken gördüğüm kişi adımlarımın durmasını sağladı, yüzümdeki gülümseme kendini yavaş yavaş silerken istemsiz bir şekilde Melisa'yı arkama doğru çektim.

Boşta kalan elim titremeye başlarken gözlerimin dolduğunu hissettim. Gerçekten şu an onunla karşılaşmaya gerek var mıydı?

Gözlerim, bir süreliğine onun gözlerine kilitli kalırken hareket etmek adına birkaç kez deneme yapmıştım ama hiçbirinde başarılı olamamıştım. Ayaklarım sanki bir çivi tarafından yere çakılmıştı ve hiçbir şekilde hareket etmeme izin vermiyordu.

"Meyra, kızım..." Sesi kulaklarımda çınlamaya başladı. Yer, sanki ayaklarımın altından çekiliyordu. "Melisa mı o?"

Duygulu bir şekilde çıkan sesi hiçbir şekilde inandırıcı değilken o, bunu umursamadan gözleri dolu bir şekilde konuşmasına devam etti. Ya da ben kendi gözlerimdeki yaşlardan dolayı yanlış görüyordum.

"Çok büyümüş. Onu en son dört aylıkken görmüştüm."

Dediklerine hiçbir şekilde karşılık vermezken gözlerimi ondan çekerek oradan uzaklaşmak için güç toplamaya çalıştım. Ama aklımda dönüp duran anılar bana hiç yardımcı olmuyordu. Aksine işleri daha da zorlaştırıyordu ve beni kocaman bir çıkmaza sürüklüyordu.

"Ahmet bırak, Melisa ağlıyor."

"Küçücük çocuğu bahane etme kaçmak için!"

Aklımda sürekli olarak bu iki cümle dönüp dururken o gece yaşananları tekrar tekrar yaşıyormuş gibi hissettim. Bedenim, bu acıyla sarsılırken elimi sıkı sıkıya tutan Melisa kendini hatırlatmak istercesine bana seslendi. "Abla, kim bu adam?"

O an sanki elimi tutan Melisa, beş yaşındaki Melisa değildi. Dört aylık hali karşımdaydı sanki, elimi tutan kız çocuğu benim beş yaşındaki kardeşim değildi. Bunun gerçek olmadığını, sadece aklımın bana bir oyunu olduğunu bilmeme rağmen korkuyla nefes alışverişlerim hızlandı. Şu an sırası değildi, şu an geçmişi hatırlayıp kriz geçirmenin sırası değildi.

"Meyra, bir şey demeyecek misin kızım?"

Melisa'da olan bakışlarım yavaş yavaş baba demeye utandığım adama çevrilirken tek diyebildiğim şey "Git buradan." olmuştu. Başka bir şey diyemezken o adamın bize doğru yaklaştığını fark ettim. 

"Lütfen yapma böyle güzel kızım. Konuşmama, kendimi açıklamama izin ver. Eminim beni dinledikten sonra sende bana hak vereceksin."

Aramızda çok az bir mesafe kaldığı sırada panikle arkaya doğru bir adım attım. "Yaklaşma." Benim tek kelimelik cümlelerim ona hiçbir etki etmezken elini bana uzattı. "Lütfen, bir kerecik olsun beni dinle."

Aniden gelen bir güçle kendimi ondan uzaklaştırırken Melisa'nın da benimle birlikte geriye doğru savrulduğunu gördüm. "Dinlemeyeceğim!" dedim kendimden emin çıkan bir sesle. Melisa'nın ağlama sesi kulaklarıma ilişirken elim ayağıma dolandı.

"Abla gidelim."

Ne yapacağımı bilemez bir şekilde etrafıma bakınırken birkaç kişinin bu tarafa doğru baktığını fark ettim. Etrafta dolanan gözlerim korkuyla elimi sıkan kardeşime kaydı. Gözlerinde parlayan yaşlarla bana bakıyordu. İki eliyle elimi kavramıştı ve aşağı doğru çekiştiriyordu. "Gideceğiz ablacığım." dedim onu sakinleştirmek adına. Ardından arkamı döndüm. Uzaklaşmamız lazımdı buradan, bu kadar zaman burada durup onu dinlemem saçmaydı zaten.

Kedi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin