4.3

1.7K 164 24
                                    

Tan 

"Biliyorum, iyi olmasa burada bu şekilde durmazsın ama Melisa iyi değil mi?"

Duyduklarımla ne diyeceğimi bilemezken içimi bir kasvet kapladı. Gözlerim Meyra'dan başka her yerde geziniyordu. Derin bir sessizlik kapladı odayı, duvarlar üstüme üstüme gelmeye başladı. Ne diyecektim şimdi? Gerçeği söyleyemezdim, yeni uyanmıştı. Bir de Melisa'nın kayıp olduğunu duyarsa..

"Tan," Koluma dokunan elle daldığım düşüncelerden çıkarken gözlerimi Meyra'dan tarafa çevirdim ama gözlerinin içine bakamadım. "Neden cevap vermiyorsun? Kötü bir şey mi oldu?" Sesi, söylediklerini reddetmemi ister gibi çıkıyordu. Uzun süre sessiz kalışımdan iyi bir şey olmadığını hissetmiş olmalıydı. Şu an ona Melisa'nın iyi olduğunu söylemeliydim. Melisa'nın bir şeyi olmadığını söylemeli ve içini rahatlatmalıydım. Ama neden basit birkaç kelimeyi söylemek bu kadar zor geliyordu? Sanki bunları ona söylersem kelimelerin altında ezilecekmiş gibi hissediyordum. Yalan olduğu için mi zor, Melisa iyi olmadığı için mi bu kadar zor geliyordu söylemek? 

Meyra, bir şey söylememi ister gibi kolumu sıktı. Bu hareketine de tepkisiz kalınca diğer eliyle çenemden tutarak ona bakmamı sağladı. "Bir şey söyle." dedi yalvarır gibi. Göz göze geldiğimizde içimde bir şeyler akıp gitti sanki. 

Az önce mutlulukla parlayan gözbebekleri şimdi korku doluydu. Benim söyleyeceklerimden, kendinin ise duyacaklarından korkuyordu. 

Şu an, tam şu an Meyra'nın uyanmamış olmasını isterdim. Melisa bulunduktan sonra kendine gelmiş olmasını isterdim ama hayat bu ya, insana her istediğini vermiyordu.

"Kayıp." diyebildim kısık sesimle. Ağzımdan çıkan tek kelime bu olmuştu. Yalan söyleyememiştim, daha doğrusu ona karşı yalan söylemek istememiştim. 

Meyra'nın gözlerinin içine bakarak hislerini anlamaya çalıştım ama pek mümkün değildi, çünkü benim bakmaya kıyamadığım gözleri şu an yaşla parlıyordu. "Şaka?" diye sordu titreyen sesiyle, kekelemişti. "Şaka yapıyorsun değil mi Tan? Melisa şu anda o adamın yanında değil?" Olduğu yerde bana bakıp dediklerini onaylamamı bekliyordu. İstediği cevabı alamayınca çığlık atarak yataktan kalktı. Kapıya doğru yöneldiği sırada hızla yataktan kalkarak durdurmaya çalıştım.

"Bırak! Bırak beni Tan!" Meyra, çığlık çığlığa bağırırken yarasına dikkat etmeye çalışarak kollarımı sardım.

"Meyra, sakinleş."

Meyra, benim sesimi duyduğu anda hareketleri daha da hız kazandı. "Nasıl sakinleşeyim? Bırak beni!" Meyra'yı zor bela kapıdan uzaklaştırarak yüzünü kendime çevirdim. Dakikalar içinde terden sırılsıklam olmuş yüzünü ellerimin arasına aldım. Hızlı hızlı nefes alıp veriyor, benden kurtulmaya çalışıyordu. "Canımın içi, sakin ol biraz. Bulacaklar."

Meyra, kafasını iki yana sallayarak gözündeki yaşları serbest bıraktı. "Tan," dedi titreyen sesiyle, hala daha sakinleşmiş değildi. "O adamın yanında Melisa. Günlerdir onunla, beni gözünü kırpmadan bıçaklayan adam, ona bir şey yapmaz mı sanıyorsun?"

Söylediklerine bir şey demedim. "Gidelim, bulalım onu. Lütfen. O bana ailemden kalan tek parça. Bir şey olmasın, ona da zarar vermesin." Başımı iki yana sallayarak söylediklerini reddettiğimi belli ettim. "Ya bırak!" dedi yüzünü ellerimin arasından kurtararak. "Bırak ben gideyim o zaman! Duramam ben burada."

Ona hiçbir cevap vermeden odada bulunan hemşire çağırma düğmesine bastım. Meyra, benim uzaklaşmamı fırsat bilerek tekrar kapıya yönelmişti. Hızlıca kolundan tutarak gitmesini engelledim. Bu şekilde onu durdurmak zor ve tehlikeli olsa da çok geçmeden odaya gelen hemşire imdadıma yetişmişti. Koridordan geçen hasta bakıcılardan yardım isteyerek Meyra'yı durdurmuştuk. Hemşire ise sakinleştirici bir iğne yaparak olaya çözüm bulmuştu.

Kedi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin