3.2

6.9K 403 84
                                    

114k okunma olmuşuz :')

Bu arada istediğiniz, dinlemeyi sevdiğiniz şarkılar varsa buraya yazabilirsiniz. Bölüm başlarına eklemeyi düşünüyorum.

🐈

Tan'ın son attığı mesaja cevap vermeme vakit kalmadan çalan telefonla irkildim. Telefon elimden kayıp burnumla buluştuğunda acıyla inleyerek bir elimi acıyan yere götürdüm. Sızlayan burnuma parmaklarımla hafif hafif baskı uyguladığım sırada çalan telefon susmuştu. Ama daha saniye geçmeden tekrar çalmasıyla daha fazla Tan'ı bekletmemek adına boşta kalan elimle telefonu aldım. Ekranı kaydırarak aramayı cevaplandırdım. "Efendim." Elim hala daha burnumda olduğu için sesim boğuk çıkarken kulaklarıma Tan'ın sesi ilişti.

"Meyra, neredesin sen?" dedi merak dolu bir sesle. "Bir şey mi oldu, geç açtın telefonu?"

"Telefon burnuma düştü." dedim yatakta yan dönerek. "O yüzden geç açtım."

"Telefon burnuma düştü derken?" Dediklerimden bir şey anlamamış gibi sormuştu bunu. Haklıydı aslında, biri bana telefon burnuma düştü dese bende aynı şekilde tepki verirdim.

"Yatıyordum seninle mesajlaşırken. Sende birden bire arayınca telefon elimden kaydı." Söylediklerime karşılık güler gibi bir ses geldi hattın diğer ucundan.

"Gülme ya." dedim bir kez daha burnuma dokunurken. Artık nasıl düştüyse acısı geçmemişti henüz. "Acıyor zaten."

"Tamam, gülmüyorum ama eğer çok acıyorsa bir buz falan tut. Bilirim onun acısını."

"Tamam, tutarım." Sessiz kaldık bir süre. Onun nefes alışveriş sesleri kulaklarıma ilişiyordu ve bu durum benim inanılmaz şekilde hoşuma gidiyordu. Onu sevdiğimi fark ettiğim ilk an, aylar sonra birlikte olacaksınız deseler inanmazdım. Güler geçerdim. 

Ama olmuştu. Hatta ilk önce gelip kendi söylemişti, elimi tutup bir daha bırakmak istemediğini söylemişti.

"Meyra." Tan'ın az öncekine göre biraz daha ciddi çıkan sesiyle bir miktar gerildim. "Okula neden gelmedin?" Sorduğu soruyla sabah olanlar tekrar tekrar aklıma doluşurken sessiz bir şekilde derin derin nefesler aldım. Ona şimdilik bunlardan bahsetme gibi bir niyetim yoktu. O yüzden istemeyerek de olsa yalan söyleyecektim.

"Melisa'yla yolda oyalandık biraz. Evden çıkmadan önce de geç kalmıştım zaten, gelmedim o yüzden."

"Bir derse geç kalınca bari hiç gelmeyeyim dedin yani?"

"Evet," dedim yataktan doğrulurken. Ayaklarımı yere sarkıtarak panduflarımı giydim. "Öyle oldu biraz."

"Tamam," dedi o da dediklerime karşılık. "İnanmadım ama tamam. Üstelemeyeceğim. Elbet öğrenirim." Son dediklerini ilk cümlesine göre biraz daha kısık sesle söylemişti ama duymuştum.

"Şey..." Çekingenlikle başladığım konuşmama yutkunarak devam etmeye çalıştım. Ona karşı yalan söylediğim için her bir tarafımı utangaçlık kuşatmıştı. "Kapatıyorum ben, konuşuruz daha sonra."

Son söylediklerimden sonra saniyeler içinde konuşmamız sonlanırken ayağa kalktım. Telefonumu eşofmanın fermuarlı cebine attım. Kapıyı açıp odadan çıktığımda içeriden bir şeylerin yere düşme sesi geliyordu. Yavaş yavaş sesin geldiği yöne ilerledim, salonun kapısının önünde durarak içeri baktığım sırada Matmazel'in patileriyle bir şeyleri yere devirdiğini gördüm. Yavaş yavaş ilerliyor ve gözüne kestirdiği her şeyi yere atıyordu.

Onu izlediğim saniyeler sonunda beni fark ettiğinde patisini attığı son şeyi de yere iterek televizyon ünitesinin üstünden yere atladı. Gözlerimin içine bakarak miyavladıktan sonra kuyruğunu sallaya sallaya salondan çıktı.

Kedi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin