[TAMAMLANDI] Soğuk ve sigara kokan nefesi karanlık sorgu odasında yüzüme çarptığını hissediyorum. Bu karanlık odada yüz hatlarını incelemeye çalışırken kalbimin içinde fırtınalar kopuyor. Bu adam bana lisedeki birini anımsatıyor.
Küfür, argo, kendin...
Yatağıma kıvrılmıştım. Sabahtan beri aynı pozisyonda -arada hareket ederek vücudumun uyuşmasına engel olarak- öylece duruyordum. Kül tablası nerdeyse taşacak durumdaydı. İçimdeki sıkıntıya içime çektiğim duman iyi geliyordu.
Ya da onunla ilgilenince unutuyorum. Bilmiyorum.
Aklıma kazınan anılar. Ne uyumama, ne başkalarıyla konuşmama, ne de yemek yememe izin veriyordu.
Babamın sözleri kulağımda düzenli olarak yankılanıyordu.
Ve aklımda tek isim vardı.
Jisung
Gözlerimi her kapattığımda çehresi geliyordu önüme.
Gülüşü, öpüşü, yaşadığıma bin kez şükür ettiğim anılarımız...
Beni ve hayatımı bitiren her şey. Aynı zamanda bu güne kadar her şeyim olarak tanımladığım, kalbimi ortadan ikiye ayıran herşey.
Han Jisung ve ona olan aşkım.
Belki de eski aşkım demeliyim. Kızıyorum herkese 'onunla neden görüşüyorsunuz?' diye.
Onu seviyorum dediğim her anda parmağından çıkarmaya kıyamadığı yüzüğü yüzüme fırlatışı geliyor. Nefretim bazı duygularımın önüne geçiyor.
Bundan nefret ediyorum.
Sigaralardan, içki şişelerinden, şiirlerden... Her şeyden nefret ediyorum.