•Jeongin•
Gözlerimi açtığımda güneş odamın içine girmeye başlamıştı. Yatağımdan doğrulup banyoya gittim. Günlük rutinlerimi yapıp tekrar odama döndüm.
Üstüme siyah kot pantolon ve bordo boğazlı bir kazak geçirip aşağı doğru yol aldım. Kahvaltı masası kurulmaya başlamıştı.
"Günaydın küçük tilki." arkamdan gelen Minho abim sırtımı sıvazlayıp kendini koltuğa bıraktı.
"Günaydın~" yanına gidip oturdum.
"Günaydınlar." babam güler yüzünden ödün vermiyordu, oda salondaki tekli koltuğuna oturdu. "Felix ve Chae nerde?"
"Odasındadır. Jeongin çık hem abine hem kardeşine bak." dedi annem mutfaktan geliyordu.
"Tabii."
Koşar adımlarla merdivenlerden yukarı çıktım. Chaeryeong'un odası daha yakın olduğu için ilk ona uğradım. Kapısını tıklayıp bana işaret vermesini bekledim. Beklediğim işaret gelince içeri girdim.
"Kahvaltı nerdeyse ha-" ders çalışıyordu. "Sabah sabah mı?"
"Evet sabah sabah. Hemen geliyorum." beni odadan -kısmen- kovdu.
Sonra adımlarımı Felix abimin odasına çevirdim. Onun odasına direk daldım. Çünkü insan ettiğini bulur.
"Elindeki telefonu hemen bırak ve kahvaltıya in!"
Yüzünü ekşitti. "Siktir git."
"Hayır."
"Geliyorum tamam mı?"
"Telefonu bırakta gel. Evlenince bıkacaksın merak etme."
"Hayır bıkamayacağım."
Kapısını kapatıp aşağı indim. Minho abim, annem ve babam masaya çoktan oturmuştu. Yerimi aldım, ağzıma bir tane zeytin attım.
Annemin gözleri yuvalarından çıktı. "Jeong! Kardeşlerini bekle bebeğim."
"Geliyorlarmış beklemeye gerek yok."
Babam tatlıca gülümsedi "Ye sen boşver."
Annem ellerini 'pes ettim' anlamında kaldırdı. Chaeryeong sessizce yerine oturdu. Aklı doluydu.
"Sanada günaydın Chae." tabağıyla oynamaya başladı Minho abim.
Babam Chaeryeong'un saçını okşamaya başladı. "Uğraşma şu kızımla."
"İnsan sevdiğiyle uğraşırmış." sahte gülümsemesini yerleştirdi Minho abim.
"Günaydın çok sevgili ailem." Felix abim hoplaya zıplaya geliyordu.
"Günaydın~" gülümsedim.
"Chae~ durgunsun bebeğim." dedi Felix abim yerine geçerken.
"Fark etmedim."
Aile tamamlanınca herkes tabağını doldurmaya başladı. Konuyu babam açtı. "Felix diksiyon kursu nasıl gidiyor?"
Ağzını eliyle kapattı Felix abim. "Mükemmel!"
"İlk program ne zaman tatlım?" annem güzel sözleriyle masayı süslüyordu.
Ağzındaki lokma bitince ellerini birleştirdi Felix abim. "2 gün sonra, çok iyi olacak."
"Ona ne şüphe." Minho abim kıkırdadı.
"Benim size iletmek istediğim birşey var. Hattâ iki şey." babamın yüzü asıldı.
"Nedir?" dedim.
"Önümüzde birkaç ihale var onlar bittikten sonra biraz bahçe evinde zaman geçirmeyi arzuluyorum."
"Bunu biliyorum babacığım, ben yüzünü astıran şeyi öğrenmek isterim." dedi Minho abim.
"Jisung'la görüşmek istiyorum."
Abimin gülen yüzü birden soldu. Yutkundu. "Ciddi değilsinizdir umarım babacım."
"Ciddiyim Minho. En azından bir hukukumuz oldu."
"Korkunç." Minho abim gözlerini kapattı.
"İzin ver. Lütfen, konuşmak istiyorum." babam ısrarlarında karralıydı.
"İstediğinizi yapın babacığım. Zaten tek ben görüşmüyorum. Hepiniz istemesinizde her halükarda görüşüyorsunuz. Felix düşünmüştür nişanına çağırmayı." ayağa kalktı. "Bugün kanala gelmeyeceğimi belirteyim."
Hızla merdivenlere doğru yöneldi. Kapının hızla çarpılma sesi aşağı kadar gelmişti.
Babam derince bir nefes aldı. "O çocuk gibi davranıyor."
_______________________;)
Kendinize iyi bakın <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sorgu Odası | SeungIn ✓
Fanfiction[TAMAMLANDI] Soğuk ve sigara kokan nefesi karanlık sorgu odasında yüzüme çarptığını hissediyorum. Bu karanlık odada yüz hatlarını incelemeye çalışırken kalbimin içinde fırtınalar kopuyor. Bu adam bana lisedeki birini anımsatıyor. Küfür, argo, kendin...