VI ~|İlk Haber|~

374 32 15
                                    

•Jeongin•

Ev bayram yerine dönmüştü. Tüm aile, -Minho abim dışında- salonda televizyonun karşısında bekliyorduk. Felix abımı ilk sunuculuğuydu, ondan çok biz heyecanlıydık. 

Ana haberin başlamasına yaklaşık 15 dakika vardı. Aklım Minho abimdeydi, babama küçük bakışlar atıp merdivenleri işaret ediyordum. Cevap vermiyordu, bu beni ekstra üzüyordu. 

Nihayet annem durumun farkına varıp babamın kulağına birşeyler fısıldadı. Babam biraz düşündükten sonra bana döndü. 

"Jeongin abine baksan."

"Tabii ki." diye yanıt verip merdivenleri hızla çıktım. Odadının kapısını tıkladım ve beklediğim işaret gelince girdim. 

Odanın içinde ağır sigara kokusu vardı. Kül tablası doluydu. Etkilendiği belliydi, üstelik Chaeryeong'un getirdiği yemeğe de dokunmamıştı. Yatağında uzanmış bekliyordu. 

Balkonun kapısını açtım. "Abi Felix abimin sunduğu haberi izleyeceğiz de... Gelir misin?"

Yataktan doğruldu, şiş gözleriyle bana baktı. "Gelirim."

Gardrobunun kapağını açtım. Elime gelen kahverengi kazağı ve siyah pantolonu yatağının üzerine bıraktım. "Yüzünü yıka, sonra bunları giy. İstersen giyme, başka birşey giy. Haberler bitince de beraber dışarı çıkarız. Olmaz mı?"

Ayağa kalktı. Sendeledi. "Sonra düşünelim Jeongin."

"Tamam." diyip dışarı çıkıp salona indim. Geleceğini belli etmek için gözlerimi kırptım anneme ve Chaeryeong'a doğru. Sonra koltuktaki eski yerimi aldım.

Minho abim gelip Chaeryeong'un yanına oturdu. 

"Nasılsın oğlum?" dedi annem Minho abime doğru. 

"İyiyim anneciğim." yalan söylediği gözlerinden belli oluyordu. 

Sponsor reklamı girdiğine göre artık başlıyabilirdi. Ailenin gözü televizyondaydı. Felix abimin gözleri parlıyordu. 

"Hepinize mutlu akşamlar. Ben Lee Felix, ilk haberimiz Seul'de yaşanan bir hırsızlık olayı. Silahlarıyla girdikleri markette terör estirdiler, işte kamera kayıtlarına yansıyan o görüntüler..."

Babamın gözleri dolmuştu, annem en büyük gülümsemesini sunuyordu. Ben ve Chaeryeong kahkahalar atıyorduk. Minho abim bize gözleriyle susmamızı söylüyordu, içten içe oda gülüyordu. 

°°°

Canlı yayınında bitimi sayende Minho abim tekrar odasına gitmeye hazırlanıyordu. "Abi~" dedim kısık bir sesle. 

"Buyur." dedi gözlerini bana dikti. 

"Biraz yürüyelim mi? Biraz nefes alırız banada değişiklik olur. Chae'de gelir. Değil mi Chae?"

"G-gelirim isterseniz." bir bana bir abime baktı. 

"Tamam mâdem, hazırlanın o hâlde." koltuğa yaslandı. 

Chaeryeong hızılı adımlarla odasına gitti bende peşinden gidip odama geldim. Beyaz bir gömlek üstüne siyah kazak ve siyah kot pantolon giydim. Saçlarımı düzeltip paltomu alıp aşağı indim.

Chaeryeong'un üstünde krem rengi sweet ve altında da krem kot pantolon vardı kapşonlu ceketini elinde tutuyordu. 

"Hazırsanız gidelim." dedi abim kapıyı göstererek. 

"Hazırız." dedik ikimizde. 

Kapıya yönelip dışarı çıktık. Havanın soğukluğu nefesimizin buharlaşmasından belli oluyordu. Biraz yürüyüp siteden çıktık. Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. 

Biraz daha yürüdükten sonra bi markete denk geldik. Abim marketi süzdü. "Birşey ister misiniz?"

Chaeryeong kafasını olumsuz anlamda salladı. Bende gerek olmadığını belli ettim. Markete hızlıca girdi, 10 dakika sonra poşetin içinde birkaç abur cubur paketi ve sigara vardı. Neden girdiğini daha yeni kavrayabilmiştim. 

Paketten bir sigara çıkarıp dudaklarının arasına yerleştirdi. Poşeti bana uzattı, aldığımda eliyle siper etti çakmağı ateşleyip sigarayı yaktı. İçine çekip dumanı püskürdü havaya. 

Yolu işaret etti devam ettik yürümeye. 

"Abi Jisung neden bu kadar seni etkiliyor?" Chaeryeong içinde tuttuğu canavarı salıvermişti dışarı. "Bitmiş bi evlilik için bu kadar üzülmen yanlış. Sana zarar veriyor hem kalbine hem bedenine."

"Chae~ onun için üzülmüyorum, anılarımız için içim yanıyor."

"Bu yangını zehir içerek söndüremezsin."

Ben sadece Chaeryeong'un dediklerini onaylıyordum. 

"En azından iyi hissettiriyor. Kısa süreli olsada iyi hissettiriyor."

"Bu yalana üçümüzde inanmadık abi. Jisung bu kadar acıtıyor mu? Merak ediyorum, o oğlan sana ne yapmış olabilir diye düşünüyorum. Abi sen hayatını belirleyecek şeyleri bile umursamazdın. Onun senden gidişini neden bu kadar umursuyorsun." Chaeryeong ateş saçıyordu. 

"Ondan nefret ediyorum."

"İnanmadık." 

"Bakın. Bir insan düşünün varlığına binlerce kez şükür ettiğiniz hayat arkadaşınız. Olmayan birşey yüzünde sizi ortada bırakıp gidiyor. Sonra bir şekilde atlatmaya çalışıyorsunuz bazı şeyleri. O adamla görüşmek için sizden izin alınıyor. Nefret etmez misiniz yani? Keşke biraz da benim açımdan baksanız bazı şeylere, anlamaya çalışsanız."

"Bizi bu durum yeterince üzmüyor mu sanıyorsun? Sende bizi anlamaya çalış. Her Jisung'un adını duyduğunda gözlerimizin önünde eriyorsun farkında mısın?"

Sigara izmaritini yere attı ve ezdi. "Chaeryeong inan bana senin kadar bende kendime acıyorum."

"Sana acıdığımı söylemedim."

"Acıyorsun ama."

"Hayır hayır. Yanlış düşünüyorsun."

"Acıyorsunuz bana. Kızmıyorum çünkü bende kendime acıyorum." Gözleri dolmaya başladı. "Nefes bile alamıyorum, ne sevebiliyorum ne nefret edebiliyorum. Ölemiyorum bile."

__________________________:(

Biraz Minho acı çekecek. 

Kendinize iyi bakın <3

Kendinize iyi bakın <3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Sorgu Odası | SeungIn ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin