•Chaeryeong•
Lise hayatım boyunca tek istediğim, -aslında tüm hayatım boyunca istediğim- çaresiz hasta bebeklere umut olabilmekti. Artık çalışmaktan bıktığım anda sanki etinden et kopartılıyormuş gibi ağlayan küçük çocuklar aklıma geldi. O an kalemi tekrar alıp çalıştım. Gözlerim bozuldu, uykusuzluktan ölecekmiş gibi hissettim, yemek yemedim. Sadece onları düşündüm... Ama insanlar para, şan veya şöhret için bu kadar çabaladığımı düşündü. Ve hep yanıldılar.
Bir aşka ihtiyaç duymadım, ben sadece işime aşk duymak istedim. Sevgi istediğimde beni sarıp sarmalayan düşlerim ve ailem vardı. Ailem benim önüme engel değil, o engelleri yolumdan daima çeken insanlar olmuşlardı. Bu benim büyük şanslarımdan biriydi.
Yine o düşlere kapıldığım bir gündü. Sadece önümdeki test kitabında ne kadar doğru yapabileceğimi düşünüyordum. Kalemle tek tek çizdiğim kelimeleri anlamakta güçlük çekiyordum. Tekrar tekrar okumak fayda etmiyordu.
Kapım hafifçe tıklandı. Girilmesi için işaret verdim. Siyah saçlarını gördüğüm anda Felix abimin olduğunu anladım. Gözleri parlıyordu. "Ah Chaer, biz Hyunjin'le bir yerlere içmeye gideceğiz de... Bize eşlik eder misin?"
Önüme gelen kızıl tutamları arkaya attım. "Çalışıyorum."
"Chaer! Sadece mola, hem değişiklik olur senin içinde." içeri gelip yatağıma oturdu. "Rica ediyorum."
"O zaman bana biraz izin vermelisin."
"Öyle olsun." çıktıktan sonra kapıyı ardından kapattım.
Gardırobuma yönelip kapağını açtım. Siyah kotlardan birini aldım ve üstüme siyah uzun tişörtlerden bir tane seçip hızlıca giyindim. Üstümdeki pijamaları çıkarmak bile daha iyi hissettirmişti. Arada temiz hava almak iyi gelebilirdi.
Merdivenlerden aşağı indiğimde, Felix abim Hyunjin oppa'nın omzuna kafasını koymuş. O ise kafasını Felix abimin kafasına koymuş. Gerçekten ikisinin aşkı özenilmeyecek gibi değildi.
"Çıkalım mı?" dedim yanlarına yaklaşarak.
"Hadi." ikisi aynı anda ayağa kalktı.
Beraber evden çıkıp, Hyunjin oppa'nın arabasına ilerledik. Hepimiz arabaya bindiğimizde gideceğimiz yere -büyük ihtimalle bara- yol almaya başladık.
"Bugün nasıldım? Çok kekelediğimi hissettim." Felix abim kafasını cama yaslamış dışarıyı izliyordu.
"Mükemmeldin." dedi Hyunjin oppa. Gözünü yoldan ayırıp Felix abime küçük, kaçamak bir bakış attı.
Felix abim, Hyunjin oppa'nın boştaki elini tuttu. "Teşekkür ederim bi'tanem."
Hyunjin oppa elini tutan eli dudaklarına götürdü. Küçük bir öpücük bırakınca Felix abim ona karşılık vermek için yanağını öptü.
"Gideceğimiz yere ne kadar var?" diye sordum.
"Sıkıldın değil mi?" diye sordu Hyunjin oppa. "10-15 dakika. Çok uzak bir yer değil."
"Ben Chaer'de seni görüyorum." dedi Felix abim sırıtarak. "Oda senin gibi işkolik olacak."
"Ben işkolik değilim... Sadece geleceğimiz için çalışıyorum."
"Katılıyorum." diye yanıtladım.
"Geleceğiniz bile sizin olabilmek için bu kadar çalışmadı. Arada bir aileniz olduğunu hatırlasanız iyi olabilir."
"Ailemiz olduğunu hatırlıyoruz, hatta hiç aklımızdan çıkarmıyoruz, aynı zamanda sizin için çalışıyoruz."
"Katılıyorum." dedi Hyunjin oppa sözlerimin üzerine.
Ellerini teslim olur gibi yukarı kaldırdı. "Pes ediyorum!"
"Çak." diyerek elini uzattı. Ellerimiz çakıştığında arabanın içine tok bir ses oluştu.
Hyunjin oppa arabayı durdurdu. İndiğimde beni kocaman bir kapı karşıladı. Renkli led ışıklarla süslenen güzel bir binaydı. Hep beraber içeri girdik.
Anında konfetiler patladı, ve güçlü sesler duyuldu. "İyiki doğdun Chaer!"
Gözlerim şaşkınlıkla büyüdü. Nerdeyse herkes buradaydı. Seungmin oppa, Jeongin abim, annem, Minho abim, Jisung oppa, Chan ve Changbin oppa, bir kaç okul arkadaşım.
Annem elindeki pastayı bana tuttu. "Chaer dilek." dedi Chan oppa.
Ellerimi birleştirdim ve gözlerimi kapattım, dileğimi düşündüm. Birini istiyorum beni hep mutlu edecek, beni tüm kalbiyle sevecek birini istiyorum.
Gözlerimi açtım. Herkes mutlu gözleri bana bakıyordu.
"Ah şimdi gecenin ikinci sürprizine gelmek istiyorum." dedi Minho abim. "Ah bir saniye." çözülmüş ayakkabısını baktı ve diz çöktü. Avcunun içine bir şey aldığını farkettim. Jisung oppa'ya döndü. Ve elindeki kutuyu açtı. İçinde bir alyans vardı! "Benimle evlenir misin Han Jisung?"
"Nereden çıktı bu şimdi?" kaşları çatıktı. Minho abimse onu böyle görmeyi beklemiyordu. Uzun bir sessizlik oluştu. Jisung oppa birden dudaklarını araladı. "Tabiki evet!"
Minho abim derin bir nefes verdi. Yüzüğü kutudan çıkarıp Jisung oppa'nın parmağına taktı. İkisi birlikte sıkıca sarıldılar.
"Nasıl evlilik teklifi fikiri ama? Tabiki evet çünkü benim fikrim." dedi Seungmin oppa. Jeongin abim kıkırdadı.
"Hadi pastayı kes." dedi Minho abim bana gülümseyerek bakıyordu.
Pastayı kesmek için bıçağı aldım ve bir dilim kestim. "Unutmadığınız için, burada olduğunuz için hepinize çok teşekkür ederim." pastadan ağzıma bir lokma attım.
"Beğendin mi bebeğim?" dedi annem.
"Hemde nasıl!"
"Hep birlikte nice mutlu günlere..."
________________________:)
Ve final, hepinize çok teşekkür ediyorum. Kendinize iyi bakın <33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sorgu Odası | SeungIn ✓
Fanfiction[TAMAMLANDI] Soğuk ve sigara kokan nefesi karanlık sorgu odasında yüzüme çarptığını hissediyorum. Bu karanlık odada yüz hatlarını incelemeye çalışırken kalbimin içinde fırtınalar kopuyor. Bu adam bana lisedeki birini anımsatıyor. Küfür, argo, kendin...