“Sevdiğimiz zaman, aşk o kadar büyüktür ki bir bütün olarak içimize sığmaz; sevdiğimiz insana doğru yayılır, onda kendisini durduran, başlangıç noktasına geri dönmeye zorlayan bir yüzey bulur; işte karşımızdakinin hisleri dediğimiz şey, kendi sevgimizin çarpıp geri dönüşüdür; bizi gidişten daha fazla etkilemesinin, büyülemesinin sebebiyse, kendimizden çıktığını fark etmeyişimizdir.”
Aile dediğimiz kavramı, bir çatı altında yaşayan topluluk olarak görmek ne kadar doğru bilemiyordum. Biz hiç aile olmamıştık mesela. Şanlı ailesi, hiçbir zaman bir aile olmamıştı. Dışarıdan çekirdek 'aile' dedikleri o yapı hiç olmamıştık. Kimse kimseye nasılsın, ne düşünüyorsun ya da ihtiyacın var mı diye sormazdı. Babamın bizi yok saydığını bile düşünürdüm.O evde sadece annem ve ablam vardı benim için. Evet babasız büyümemiştim, bir halam bile vardı o ailenin içinde. Ama onlarda hiçbir zaman benim ya da annemin bir yeri olmamıştı. Biz hep dış kapının mandalıydık. Ve babam en sonunda ablamı evlendirerek servetine servet katacaktı. Ben evlendim..
Ama ona hiçbir şey olmamıştı, üstüne üstlük evin küçük kızı diyerek daha fazlasını istemişti. Onun adına utanıyordum. Evet babamdı felan ama paragöz herifin teki olması her şeyi bozuyordu.
Ferit'in kollarından destek alarak gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Kulağıma uğultular doluyordu ama ayırt edemiyordum. Anılar zihnime nüfuz ederken toparlanmaya çalıştım. Babamın vurduğu her yer hala sızlıyordu.
Ferit'in kollarını sıkıca sıkıp ayakta kalmaya çalışıp gözlerimi açtım. Babam, annem ve ablam buradaydı. Baş dönmem yavaş yavaş giderken, bir yandan dışarıdaki sesleri de ayırt etmeye başlamıştım. Bakışlarımı Ferit'e çevirdim. Korkmuş gözüküyordu. Ona bakıp tebessüm ettim. Gözlerimi 'iyiyim' dercesine kapatıp açtım. Yüzündeki rahatlama kendini belli ederken, ben de babama bakıyordum.
"İyi misin ablam?" Suna ablam, hızla yanıma geldi.
Suna ablam, evdeki diğer en büyük destekçimdi. Annemden sonra sadece ona güvenirdim. Her işi beraber yapar, gizlimiz saklımız olmazdı. Aslında burda şu an Ferit'in kollarından onun olması gerekirken, Ferit'in kahve dökülme kaosundan beni istemesi ile yerleri değiştirmiştik. Ablam çok üzülmüştü ama babam hepimizi susturmuştu.
"İyiyim," dedim. Boğazım kurumuştu. Gücümü toplayıp masaya yöneldim. Ferit'te kollarımdan tutuyor, bana destek oluyordu. Ablam hızla masadaki suyu bana uzattı. Ellerim titriyordu. Ferit'i kaşlarını çatmış, ellerime bakarken yakaladım. Birden neden bu hale geldiğimi sorguluyor olmalıydı.
Babamla aramıza mesafeler de girse, birkaç metre de uzağımda olsa böyle olacaktı. Bana yaptığı her şeyi zihnimin derinliklerindeki korkularım böyle dışarı vuracaktı. Utanıyordum bu kadar aciz olmaktan.
Suyu içtikten sonra kendime gelebilmiştim ki, yine de babama ve anneme olan saygımdan dolayı Ferit'ten ayrıldım. Ferit'in gözleri, her an bayılacakmışım gibi üzerimdeydi. Ona güven veren bir gülümseme yollayıp babamın yanına gittim. Yüzüne kısa bir bakış atıp ellerine uzandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Letavitsa | Yalı Çapkını
FanfictionWattpadFanficsTR Türk Dizisi Dünyası okuma listesinde! İki eliyle kulaklarını kapatmış, "Susun artık." diyordu. Odasında tek başınaydı, konuşan kimse yoktu. Hep bir konuşanı olsun istiyordu fakat içindeki ses bu çağrıya "Ne dilediğine dikkat et," de...