Kader beni bu fırtınanın ortasına atmakla bana karşı çok acımasızca davranmış oldu. Çok şeyler istedim ve çok işlere giriştim, ancak dünyanın üstüne esen fırtına, beni ve yapmak istediklerimi alıp götürdü.
Bazen sevmek kelimesi insan için korkutucu olabilir. İnsan bilmediği şeylerden korkar, bilmediği yerler, bilmediği insanlar; bilmediği duygular... Sevmek, çoğu insan için bilinmezliktir. Sevginin ne getireceğini kimse bilemez. İnsanlar severek, kendilerinden çokça taviz vermek zorunda kalır. Ama sevginin hissettirdiği o heyecan, o sonsuzluk hissi... Çoğu şeye değer belki de.
İnsan vazgeçtiklerinden çok kazandıklarına odaklı bir varlıktır. Kazanmayı yeğler çoğu zaman. Kazanamadan kaybetmek, yenilişin semboludur. Vazgeçmek ise, zayıfların işidir.
Ferit ile kaç saat böyle susarak oturduğumuzu bilmiyordum. Ama susarak anlaştığımızı anlamıştım. Kırgın, kızgın ve daha bir çok duyguyu içinde barındıran şu küçük zamanda, çoğu şeyi düşünmeye fırsatım olmuştu.
Onu affedersem, ona güvenebilsem; belki ikimizde eksik yanımızı tamamlayabilirdik. Ya da hata yapacak da olabilirdim. Ama insanlar hataları ile öğrenirlerdi çoğu şeyi.
Derin bir nefes alıp bu uzun sessizliği bozmak istedim. Ferit'in kaçamak bakışlarını yakalıyordum. Ayağa kalkıp yanındaki boş sedire oturdum. Terasta bir yerden salıncak, iki tane tek kişilik sedir sandalye ve ortada küçük bir masa vardı. Ferit tek kişilik sandalyede oturuyordu. Ona yakın olan diğer sandalyeye yerleştim.
"Yüzleşmek için geldiysen, geç kaldın." dedi sakince. Eminim ki o da burada saatlerce otururken düşünüp tartmıştı.
"Öyle yapmak için geldim, sorunlardan kaçamazsın." dedim. Bakışlarını denizden çekmeden dinledi beni.
"Sabahtan beri ses etmeyen sensin, pes etmeyip sana özür dilemediğim için mi şimdi konuşmaya karar verdin?" dedi. Kafamı hafifçe sağa sola salladım. Stresten parmaklarım ile oynuyordum. Ferit'in ne tepki vereceğini, ne diyeceğini biliyordum artık.
"Hayır, zaman tanımak istedim sana." dedim.
"Yine kızlara giderim diye korkmadın mı?" dedi kinaye ile. Gözlerimi devirip bakışlarımı yüzüne sabitledim. Uzamış sakalları, gözlerine gölge düşüren kirpikleri ile çok yakışıklı gözüküyordu. Kirpiklerine dokunmak istedim o an. Sonra kendimi dizginleyip odaklandım.
"Hayır, gitmeyeceğini biliyorum." dedim. Şaşırmıştı. Kafasını bana çevirip gözlerimin içine baktı. Göz bebekleri titriyordu. Ağzımın içinden çıkacak her bir kelimeye düşkün olduğunu biliyordum. O da bana bir şeyler hissediyor olabilir miydi?
"O, ne demek?" dedi tökezleyerek. Yutkundu. Ellerimi uzatıp elini tuttum. Bakışları önce ellerime sonra bana dönmüştü. Hala şaşkın olduğunu görebiliyordum ama gizlemeyi iyi beceriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Letavitsa | Yalı Çapkını
FanfictionWattpadFanficsTR Türk Dizisi Dünyası okuma listesinde! İki eliyle kulaklarını kapatmış, "Susun artık." diyordu. Odasında tek başınaydı, konuşan kimse yoktu. Hep bir konuşanı olsun istiyordu fakat içindeki ses bu çağrıya "Ne dilediğine dikkat et," de...