Bölüm - 15 -

2.4K 103 14
                                    

"Eskiden derdim ki; insanın başına gelebilecek en kötü şey bir gün yapayalnız kalmasıdır. Öğrendim ki; hayatta insanın başına gelebilecek en kötü şey yapayalnız hissetmesine neden olan insanlarla yaşamasıdır."

                                                -Goethe

                                                -Goethe

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ferit Korhan'ın güncesinden...

Hayat sadece en iyi okullarda eğitim alıp, soylu bir aileye mensup olmak mıydı? Geçici hefesler için, insanları harcamak mıydı? Küçükken anne, baba hatta dede sevgisi beklemek çocukluk muydu? Çok mu saftım? Çok mu şımarıktım?

Soyadımı taşımanın ağırlığı bana çok küçük yaşlarda yük olmuştu. Korhan soyadı, abimin aksine bana küçükken zor geliyordu. En iyi okullarda okumak, başarını hep diri tutmak, ödüller, madalyalar; ders notları, okul birinciliği... Bunlar hep dedemin benden beklediği şeylerdi. Oysa abim öyle değildi.

Abim küçükken, çalışmaya merakı olmayan, soyadı sayesinde bütün kızları tavlamaya çalışan, -benim aksime- dedeme uzak olan biriydi. Annemin, babamın hatta dedemin bile bana olan ilgisinin farkındaydım. Abim benden birkaç yaş büyük olmasına rağmen, üstümdeki ilgiyi, şefkati, merhameti hep kıskanan biriydi.

Ben ailenin hep söz dinleyeni, en sevileni ya da en başarılısı olmak için çabalamıştım. Küçükken, dedemin sözünden çıkmaz, annemi kırmaz, babamı üzmezdim. Tabi zamanla bunlar geçti.

Annem beni yurt dışına gönderme fikrini ortaya atınca, herkes bana yüklenmeye başlamıştı. Annemin aklına benim soktuğumu, gözümün dışarılarda olduğunu asla bu soyadı taşımaya layık olmadığımı bağıra bağıra dedem yüzüme vurmuş, yemek masasında ağzına geleni söylemişti. Annem her ne kadar inkar etse de dedem asla inanmamıştı.

O günden sonra, yurt dışına okumaya gittiğimde, dedemin abime şirkette çalışması için yetki verdiği, işten çekildiği ve bütün işi abim ile babama verdiğini öğrenmiştim. Ağrıma gitmişti. Ben küçükken, abimden daha başarılı, saygılı ve düşünceli olmama rağmen, şirkete o geçmişti.

O zamanlardan sonra bir daha eskisi gibi olmadım. Asla şefkatimi, sevgimi, saygımı hak ettikleri gibi vermedim. Onlar sadece eğitimim için el olan, soyadımı verip saygınlık veren insanlardı. Hak edene, asla hak ettiğini vermeyen, içten içe kin besleyen aileydi.

Aile demişken, Korhanlar bana asla aile olmamıştı.

Annemin babam ile isteyerek evlendiğini ama babamın eskiden hovarda olup, annemi sevmediğini biliyordum. Dedem, asla yüzümüze gülen, bizi taktir eden biri değildi. Genelde kahyası Latif efendi ile tebriklerini iletir, bizi hediyelere boğar ve öylece sustururdu.

Bu küçükken hoşuma gider yadırgamazdım. Ama insan, saygı duyduğu, sevip saydığı kişinin başını okşamasını isterdi.

Bende öyleydim. Dedemden çok sevgi bekledim. İlgi istedim. Dedem için karne günleri harici bu evde fazlalık gibi bir şeydik benim için. Çünkü aksini asla kanıtlamamıştı.

Letavitsa | Yalı Çapkını Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin