Kendimi kocaman gökyüzünde, bembeyaz bulutların arasında sıkışmış bir kuş gibi hissediyorum. Nasıl olur da pamuk gibi bulutlar bu denli canımı acıtabilir, bilmiyorum. Nasıl katlanıyorum diye düşündükçe, gök gülmüyor yüzüme, öyle bir gürlüyor ki içime ağlıyorum. Kuşlar kadar yalnızım gökyüzü karardığında, etraf tenhalaştığında. Yine karardı bak gök, düşünüyorum. Düşündükçe içime dönüyorum. Burası dışarıdan da karanlık.
Küçük bir kıvılcım bulsam içimi aydınlığa kavuşturacak ateşi yakabilirim biliyorum. Aralıyorum gözlerimi, korku dolu gözlerle kuş olduğumu unutup beni sıkıştıran bulutlar çekilirse yere çakılacakmışım gibi etrafı seyrediyorum. Canımı acıtandan canım daha fazla acır mı acaba diye kaçamıyorum. Acabalarla yaşayıp bilinmezliklerde süzülüyorum.
Benim de kanatlarım var ama kırık. Belki de gidecek yerim yok. Ben de uçmayı seviyorum ama rüzgarın savurduğu yere değil. Belki de bir yere ait hissetmiyorum. Ben de güneşin doğuşunu cıvıl cıvıl seslerle kutlamak istiyorum ama sesimi duyuramıyorum. Belki de kulağı bende olan yok. Ben de sıcakkanlıyım ama buz tutmuş kalplere. Belki de iklimimin uymadığı kalplere ısınmaya çalışıyorum.
Kuşlardan emsal veriyorum ama kendilerine yuva yaparlarken ben daha hissettiğim duyguların arkasında durup onları kendimde barındıramıyorum. Öyle bir döngü ki sarıp sarmalıyor her tarafımı.Sarılmaya bu kadar muhtaçken yeni hatalarıma sarılıyorum, fark edemiyorum. Düşlerini yanına alıp uçan kuşların peşinden uçup gitti düşlerim. Bense uçuşunu izledim, gidemedim. Ama giderken izlerini bıraktılar gökyüzünde, silinmedi daha.
Belki de gök ondan gürleyip korkutuyor beni arada. Yağmur yağdırmıyor bulutlarından. Aslında onlar da istemiyor düşlerimin izlerinin silinmesini. Yine her şeyi yanlış anladığımı fark ediyorum. Bulutlar öyle sıkıyordu ki beni geriye uçacağımı, kaçacağımı bildiklerinden. Ardımda kırgınlık bırakmazsam kolay kolay kırılmam biliyorum.
-Seyran Korhan
Hayatın verdiği sorumluluklar vardı omuzlarımıza. Her insanın belki de bakmak zorunda olduğu bir ailesi, bir eşi ya da çocukları vardı. Çoğu insanın gitmesi gereken işi, bitirmesi gereken dersleri, satması gereken bir ürünü vardı. İnsanların sorumlulukları olurdu. Bu sorumluluklar diri tutardı bizleri. Aklımızı kaçırmamızı engelleyen birkaç şeyden biriydi.
Ferit'in arkasından hızla odaya girdim. Sinirlenmişti. Hızla bavulu açıp içine ne var ne yoksa tepiyordu. Kolunu tuttum. Bakışlarını bana çevirdi.
"Ferit, sakinleş istersen." dedim. Kaşları havaya kalktı.
"Seni düpedüz tehdit etti bu sakinliğin neden anlamıyorum!" dedi kolunu benden kurtarıp, elbiselere yöneldi. Yatağın üstüne bir bavul daha açtı. "Yardım et ve kıyafetlerini doldur," dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Letavitsa | Yalı Çapkını
FanfictionWattpadFanficsTR Türk Dizisi Dünyası okuma listesinde! İki eliyle kulaklarını kapatmış, "Susun artık." diyordu. Odasında tek başınaydı, konuşan kimse yoktu. Hep bir konuşanı olsun istiyordu fakat içindeki ses bu çağrıya "Ne dilediğine dikkat et," de...