Bölüm 1 | Geçmişin Anahtarı

1.5K 110 442
                                    

Hikayede geçen kişiler Osmanlı tarihinden esinlenerek oluşturulmuş tarihi fantastik bir kurgudur. Gerçek kişilerle ilgisi yoktur. İlk bölümler günümüzde geçmekte olup diğer bölümler geçmişte geçecektir.

25 Mayıs 2022

Boğazımdaki kuruluk yutkunmama neden olup boğazımı acıtırken gözkapaklarımın gözlerime ağır geldiğini fark ettim. Gözlerime vuran gün ışığı gözlerimi kamaştırıyor,  gözlerimi açmakta zorluk çekiyordum. Gözkapaklarım ise açılmamak için direniyor, adeta benimle savaş veriyordu. Ayrıca burnuma gelen bu koku burnumu ve genzimi yakarken kendimi gözlerimi açmaya zorladım.

Vücudumdaki her bir kemik ağrıyor, beynim resmen zonkluyordu. En sonunda gözlerimi görmeme yetecek kadar açtığımda tekrar yutkunarak etrafıma göz gezdirdim. Tanıdık gelen bu kokuyla nerede olduğumu anlamam uzun sürmedi. Bir hastane odasındaydım.

İçimi aniden derin korku kaplarken buraya neden, nasıl ve ne zaman geldiğimi hatırlamaya çalıştım. Gözümün önünden aniden bir film şeridi gibi görüntüler geçerken zorlukla aldığım nefes boğazıma takıldı ve nefes almamı engelledi. "Mirza," diye fısıldadım kendimin bile zor duyacağı bir sesle. Sesimin dışarı çıktığından, sadece içimden geçirmediğimden bile emin değildim.

"Olamaz," diye seslendim yine boğazımdaki kuruluk gittikçe boğazımı acıtırken.

Yağmur ve korna seslerinin benim çığlıklarıma karıştığı sesler kulaklarımı doldururken gözlerimin önüne gelen görüntülerle aynı çığlığı şu an atmak istedim.

Bir anda yataktan kalkmak için kendimi zorlamaya başladım. Bedenim adeta bana isyan ediyor, gözyaşlarımla bulanıklaşan gözlerim görüşümü engelliyordu. O gün içimi saran kötü hissin aynı tanıdık hissini şu an hissetmem kalbimin teklemesine neden oldu.

Yatakta oturur pozisyona geçip bacaklarımı yataktan sarkıttığımda başımın dönmesini görmezden geldim. Şu an tek düşündüğüm şey o'ydu, bana ne olduğu ne olacağı umurumda değildi. Dönen odanın içinde kapıyı bulup bir an evvel çıkmam gerekiyor ve içimde yer eden bu derin korkuyu onu görerek yok etmem gerekiyordu.

Birden kapının açılmasıyla yine üstünde beyaz kıyafetler olan hemşire olduğunu anladığım kadın bana doğru koşarken heyecanla soludu. "Yeni uyandınız, kalkmamanız lazım. Yatın lütfen." Kollarımdan tutup zorlukla kalktığım yatağa beni tekrar yatırmaya çalıştı.

"Kalkmam lazım, Mirza, onu görmem lazım. O iyi mi?" Yatmamak için direnirken odadan içeri bu sefer tanıdık bir sima girdi.

"Kızım..." koşarak yanıma gelip uyandığıma inanmak istercesine omzumdan tutmaya başladığında samimiyetsizliğini görmezden geldim. "Çok şükür, sonunda uyandın." Yüzünde gülümsemeyle bana bakarken elini yanağıma götürdü.

"Yatmanız lazım." Dedi hemşire tekrardan. "Yatmak istemiyorum. Mirza'yı görmek istiyorum." diye bağırdım boğazımın acısını görmezden gelirken.

"Anne beni ona götür, o iyi değil mi?" en zor anında herkesten medet umardı insan.

"Kızım sakin ol, yeni uyandın. İyi değilsin. Çok zor bir ameliyat geçirdin."

"Ne ameliyat geçirdiğim umurumda değil." diye bağırdım çırpınırken. Bir taraftan hemşirenin kollarımı tutan ellerinden kurtulmaya çalışıyordum. Onu görmediğim sürece yaşadığım için şükredemezdim. Kalbimin acısını görmezden gelemezdim.

Gözlerimden yaşlar akarken kötü şeyler olduğunu hisseden bedenim aksini ispat etmek istercesine çırpınıyor bir an evvel odadan çıkıp onun yanına gitmek için yalvarıyordu.

Hükm-ü KaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin