7. Bölüm

1.8K 251 70
                                    

"Beni alandan arayacak kadar mı özledin? Daha gitmemişsin bile." Nilüfer telefonu kulağı ve omzu arasına sıkıştırmış, bir yandan yetiştirdiği sunuma bakarken, bir yandan da Çisil'le konuşuyordu.

Çisil her zamankinden daha keyifli bir şekilde kıkır kıkır güldü. Bir de mutlulukla iç geçirdi. "Uçağımın kalkmasına daha kırk beş dakika var ve Görkem'le az önce ikinci güvenliğin orada ayrıldık. O yüzden bir süre bana maruz kalabilirsin."

"Hmm... benden sıkılıp Instagram'a sarana kadar sana maruz kalabilirim yani?"

"Aşk olsun! Ama evet, biraz öyle..."

Nilüfer sırıttı. Çisil'in bu huyunu seviyordu işte. Bu tavrı dürüst ve eğlenceli buluyordu. "Nasılsın? Sesin iyi geliyor. İzmir'e gittiğin için keyiflisin diyebilir miyiz?"

"Duydum ki orada bu hafta sonu hava on sekiz, on dokuz derece falan olacakmış. Aralık için korkutucu ama benim için güzel bir durum! Daha doğrusu bizim için! Ama asıl mutluluk nedenim bu değil. Başka bir şey var."

Çisil öyle bir kikirdedi ki ancak yeniyetme bir kız böyle kikirdeyebilirdi. Nilüfer bu gülüş karşısında kıllanırken "N'oldu?" dedi.

"Bizimki sonunda düzeldi! Tam da tahmin ettiğim gibi arkadaş ortamına sokmak yaradı. Salı akşamı senden çıktıktan sonra, muhteşem ötesi dakikalar yaşayıp, son zamanların en huzurlu uykusunu yaşadım."

Nilüfer'in gülümsemesi yavaşça yüzünde solarken telefonu eliyle sıkıca tuttu. Oturuşu dikleşti. Çisil de sesi iyice keyifli bir hal alırken devam etti. "Resmen kendimi kaybediyordum Nünü! Çok güzeldi. Öncesinde o kadar kızgındım ki buraya geldiğimde onu aramamayı bile düşünüyordum ama bu sabah kendimi tutamayıp onu da davet ettim. Çok son dakika olduğu için ayarlayabilirsem gelirim dedi. Bir şey diyemedim ama gelsin çok istiyorum. O yüzden yarın bir şekilde iş çıkışı gelirken Görkem'i de yanına katıp getirebilir misin?"

Nilüfer nutku tutulmuş bir halde öylece duruyordu. Çisil'in son cümlesindeki soruyu ancak son anda anlayabildi. Hızlıca bu teklifi reddetmenin yollarını aradı. Ararken "Imm, aaa" gibi garip sesler çıkardı. En nihayetinde mantıklı bir şey bulamayınca "Bilemedim ki, bir konuşuruz," diye geveledi. Sonra tereddütle "Tamam iyi bir tip ama senin olmadığın bir ortamda beş altı saat boyunca bir arabada beraber yolculuk yapma fikri biraz beni gerdi," dedi. Bu iyi bir bahane sayılabilirdi.

Çisil bir kahkaha attı. "Nünü adam gayet sosyal bir tip, et yiyen bir yamyam değil, korkma. Sohbet edecek bir ton şey bulursunuz. Ayrıca sen şehirlerarası yolda hızlı kullanıyorsun, bence dört buçuk saate gelmiş olursunuz siz."

Nilüfer iyice köşeye sıkıştığını hissetti. Zaten birlikte olduklarının—üstelik de muhteşem bir deneyim olduğu beyan edilmişti—bilgisini henüz sindirememişken kendisinden böyle bir şey talep edilmesi onu geriyordu. O Görkem'i üstünden atmaya çalıştıkça evren onu geri fırlatıyordu adeta.

"Neyse Görkem'in durumu da kesin değil zaten. Bunu teklifimi ona da yapacağım, belki uçakla falan gelmek ister o. Haber veririm sana." Çisil bir süre duraksayıp devam etti. "Ay Nünü ya! Resmen bence Ender'den kıskandı. Ender'le o kadar sohbet muhabbet kakara kikiri derken gaza geldi. Ben hep bir tık ondan daha sosyal bir tip oldum. Amerika'dayken de ben onun arkadaşlarıyla çok daha hızlı kaynaştım mesela, onun kaynaşması için hep zaman gerekti. Bence o gece de bunun gazına geldi. Kendini hatırladı."

Nilüfer tereddütle alt dudağını kemiriyordu. "Peki neden o günden sonra durağanlaştığıyla ilgili bir açıklama yaptı mı?" diye sordu.

"Yok. Bir şey demedi. Şimdilik sormadım da. Belki gelirse oradayken sorarım. Cumartesi meyhaneye falan gideriz Kordon'da!.. Kız çok güzel olur! Gerçi o gelmese de biz gideriz."

YAŞANMAMIŞ YILLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin