25. Bölüm

1.8K 248 88
                                    

Nilüfer kuaförden çıkmış eve doğru yürüyordu. Sevmediği bir akşam olacaktı çünkü bu gece yine yalnızdı. Anneannesi Celaliye'deydi, Görkem'se Amerika'da...

Havanın sıcak olduğu günler gelmişti artık. Güzel zamanlardı. Hayatında ilk kez bir bahar mevsiminde sevgilisi olmuştu Nilüfer'in. Baharda neden aşk yaşamanın başka olduğunu sonunda yaşayarak deneyimlemişti. Yazı yaşamak içinse sabırsızlanmıştı aslında. Onların yazı, maalesef kelebeğin bir günü gibi olacaktı. Sonunun ne olacağı belliydi. Ve o kelebek ancak adam akıllı bir daha sonraki yaz tekrar kozasından çıkacaktı.

"On ay nasıl geçecek sensiz? Seninle olmaya o kadar alıştım ki, sensizlikte ne yaparım bilmiyorum," diye mırıldandı kendi kendine. Şimdi bile sadece iki haftalığına Amerika'ya gitmiş olmasına rağmen deli gibi özlüyordu onu. Sözleşmişlerdi, geldiğinde Celaliye'ye gidecekler, üç dört gün anneannesiyle beraber kalacaklar ve güzel bir tatil yapmış olacaklardı. Işıl ablası şimdiden izin vermişti buna. Ama Celaliye'ye geçmeden önce, Görkem bir iki gece burada, Ziverbey'deki evde onunla beraber kalacaktı.

Anneannesi gittiğinden beri sık sık geliyordu ve geceleri çoğunlukla kalıyordu. Her gece olmasa da, bazı geceler bazı şeyler olmuştu... Ve Nilüfer şu an bunu bile özlediğine, istediğine inanamıyordu. Demek sonunda Selinlere, Ceydalara, Sinemlere dönüşmüştü. Kızların neden bu konuda bu kadar üstüne geldiklerini artık daha iyi anlıyordu.

Sevişmek çok güzel bir şeydi. Üstelik bir de bunu Görkem'le yapıyor olmak daha da mükemmeldi! O yüzden şimdi 'bir an önce gelse de biz de örtünün altına girip saatlerce çıkmasak' diye hayaller kuruyordu.

Ağır ağır eve yürürken yemeğini kuaförde yediği için biraz içi rahattı. En azından yemek yapmakla falan uğraşmayacaktı. Tek sevmediği kısım, Görkem hayatına girdiğinden beri o evde yalnız kalmayı sevmiyordu. Anneannesi Nilüfer geldiğinden beridir hep gidiyordu Celaliye'ye. Her yazını orada geçiriyordu. Aslında Nilüfer de yazın çalışmasın, yanına gelsin istiyordu ama Nilüfer de Işıl ablasına çok alışmıştı. Yaz düğünler anlamında da hareketli bir sezondu. Onu bırakmak istemiyordu. Yoksa Celaliye'de de çalışacak iş bulurdu Nilüfer. Yazlık iş mutlaka olurdu. Ama düzeni bozası yoktu. Hem artık yetişkin de bir kızdı. Zaten yedi sekiz yaşında bile evde yalnız kalmayı becerebilen bir çocuk olmuştu o. Bu yaşta hayli hayli kalabiliyordu. Sadece Görkem varken yalnızlık biraz zulüm geliyordu artık.

Apartmanın kapısına yaklaştığında önünde bekleyen tanıdık, pahalı marka arabayı görünce adımları yavaşladı. Bu Cenk abisinin her zaman kullandığı araba değil, Görkemlerin garajında zaman zaman gördüğü diğer bir Mercedes jipti.

İyice yavaşlayan adımları aracın arka kısımlarına yaklaştığında durunca, arabanın ön kapısı da o sırada açıldı. Şoför koltuğundan inen Orhun Bey, bir anda Nilüfer'in gözüne olduğundan da büyük göründü. Hafif kilolu, heybetli bir adamdı Orhun Bey. Görkem boyunu posunu ondan almıştı. Üstünde yazın bu ılık akşamüstü havasına rağmen ceketiyle kravatıyla tam tekmil bir takım vardı. Orhun Bey'i kravatsız hiç görmemişti zaten. Gerçi Orhun Bey'i topu topu on kere anca görmüştü on aydır.

Orhun Bey her zamanki o ifadesiz suratıyla hızlı adımlarla gelip Nilüfer'in önünde durdu. Nilüfer o yaklaştıkça iyice kaldırım taşları arasında küçülüp yok olduğunu hissetti. Küt küt atan kalbini sakinleştirmeye çalışarak başını kaldırıp kocaman olmuş mavi gözleriyle adama baktı.

"Lafı fazla uzatmayacağım, zaten seninle ben aynı dili biraz bile konuşmuyoruz ufaklık." Orhun Bey'in sesi yüksek değildi. Kontrollü ve sertti.

Nilüfer bir şey diyemedi. Çaresizce Orhun Bey'e bakmaya devam etti.

"Bu lüzumsuz muhabbetiniz olması gerekenden çok daha uzun sürdü. Normalde bu konulara kıyısından köşesinden bulaşmayı sevmem, Görkem'in kiminle düşüp kalktığı umurumda olmaz, genç adam sonuçta, aklı da bir karış havada, her şeye heves ediyor. Oldum olası maymun iştahlı oldu bu çocuk ama. Annesinin marifetidir. Bu kez de yeni iştahı sen oldun sandım, lakin beklediğimden uzun sürdü. Yeni şeylere heves etmiştir dedim, gençlikte olur böyle şeyler dedim ama senin gibi nefesi bile kokan basit, sefil küçük bir kızla on aydır beraber olması asla kabul edilebilir bir şey değil. Üstelik o küçük akıllarınızla ne işler çevirdiğinizin de farkındayım. Allah'tan prezervatifi buldum da anladım neler karıştırdığınızı. Umarım kullanmadan da o haltları yiyecek akılsızlığı göstermemişsinizdir?"

YAŞANMAMIŞ YILLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin