Birazcık yüzleri güldürecek o bölüm geldi :D
Görkem diğer uzun kanepede karşısında ayaklarını boylu boyunca uzatarak oturmuş, ciddiyetle bilgisayarına bakıyordu. Arada iki tane toplantımsı bir şeyler yapmıştı. Onun iş arkadaşları bu saatlerde çalışıyor oldukları için Görkem bu duruma alışkın gibi duruyordu. Ve Nilüfer tüm bu süreçlerde engel olamadığı bir hayranlıkla izlemişti onu. Elinden geldiğince bunu Görkem'e çaktırmamaya çalışmıştı ama onun ara ara fark ettiğinden şüpheleniyordu. Öylece yarı uzanır vaziyette otururken bile müthiş kontrollü bir yönetici gibi dahil olmuştu toplantılara. Hayranlık duymamak imkansızdı. O kadar havalı görünüyordu ki! Çisil ona bir toplantıda vurulduğunu söylemişti bir keresinde laf arasında. Görkem'i görünce Çisil'e ekstra bir hak vermişti.
"Söz birazdan kapatacağım, az kaldı işim," dedi Görkem bakışlarını bir saniye bile ekrandan ayırmadan. Nilüfer bir anda utanarak gözlerini elindeki telefonuna geri indirdi. O da eve gelip Gandalf'ı gezdirip Görkem'le bir şeyler yedikten sonra bir saat kadar daha sunuma bakmış, ardından da Candy Crush oynamaya geçmişti.
"Yok canım, oyun oynuyorum ben... öyle uzun uzun telefona bakınca gözümü dinlendireyim diye kaldırdım." Keşke bir de sesi inandırıcı olsaydı.
Görkem eğlenerek tebessüm etti. Hala bakışları bilgisayar ekranındaydı. "Gözlerini dinlendirebildiysem ne mutlu bana," dedi imayla.
Nilüfer sessizliğini korudu. Şekerlerini patlatmaya devam ederken dizlerini kendisine doğru çekerek koltukta Gandalf'a daha çok yer açtı. Beyefendi şu an koltuğun büyük bir kısmında sırtüstü uyumakla meşguldü.
Canları bitip oyunu kapamak zorunda kaldığında saati fark etti. "Sen otele dönmeyeceksin sanırım?" dedi çekingen ve kısık bir sesle Görkem'e doğru.
Görkem bu kez kafasını kaldırıp Nilüfer'e baktı. "Dönmeyi planlamıyordum. Dönmeli miyim?" diye sordu.
"Kalmak istiyorsan kalabilirsin tabii ki, ben misafirperver bir insanım. Ama eminim ki otel buradan çok daha konforludur."
Görkem son kez bilgisayarında bir şeyler yaptı ve ekranı indirip koltuğun diğer tarafına bıraktı. Gülümseyerek Nilüfer'e bakarken ayaklarını yere indirdi. "Eğer gitmemi istiyorsan söyleyebilirsin. Alınmam demeyeceğim, alınırım. Ama bu yüzden sana kızmam."
Sorun da tam olarak buydu. Nilüfer gitmesini istemiyordu. Görkem'in kendi kendine gitmeyi istemesini istiyordu. Böylelikle daha iyi hissedebilirdi.
"Bilmiyorum. Fakat belirtmeliyim ki ben sabah işe gideceğim. Ve bunun için sekizde kalkıyorum."
Görkem anlayışla başını sallarken ayaklandı. "Ben de sabahları spora gidiyordum. Seni ofise bırakır oradan otele spora geçerim. Olmaz mı?"
"Pekala," diye yanıt verdi Nilüfer biraz gergince. O da yavaşça ayaklanınca Gandalf dönerek hemen uyandı. Görkem gidip onu sevdi.
"Hafta sonu ne yapacağız?" diye sordu Gandalf'ın başını kaşırken.
"Nasıl ne yapacağız?" dedi Nilüfer.
Görkem dik dik ona baktı. "Bilmezden gelmekle uğraşma Nilü. İkimiz de cumartesi günü doğum günüm olduğunu biliyoruz. Ve ben tabii ki seninle olmak ve seninle kutlamak istiyorum." Kısa bir duraklamadan sonra mırıldanarak ekledi. "Ayrıca bu kez doğru yapmam gereken şeyler var." Nilüfer tam ne dediğini duyamamıştı bile.
"Ben sahiden bilmiyorum... Çisil'in planları olduğu için ben o kısmı hiç düşünmedim bile. Sonra o plan da yatınca... bu hafta işler de yoğundu. Özür dilerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞANMAMIŞ YILLAR
RomanceNilüfer için hayat hiç kolay değildi. Otuz beş yıllık ömrü boyunca sadece Görkem'le olduğu on ay boyunca mutlu olabilmişti. Hepi topu on ay. Ne öncesinde yüzü gülmüştü, ne de sonrasında. Görkem için de durum aynıydı. Nilüfer'i tanıyana kadar mutluym...