18. Bölüm

1.8K 224 65
                                    

Nilüfer camlı toplantı odasında Çisil'in ruh gibi oturduğunu görüyordu. Kendi kulağında hala kulaklıkları vardı ve hattın öbür ucunda Görkem vardı. Görkem sabah koşusuna çıkmıştı ve Nilüfer de birazdan işten çıkacaktı. Sabah saatlerinde Görkem yatmadan önce iki saat konuşmuşlar, sonra o uyuyup uyanmış, o arada da Nilüfer çalışmış ve iki tane iş görüşmesi yapmıştı. Şimdi de uyanınca tekrar aramıştı.

Hattın öbür ucunda sürekli tempolu ve sesli nefes alıp vermesi ona başka anları hatırlatıyor, Nilüfer'in biraz asabını bozuyordu.

"Bu kız iyi görünmüyor. Dünden beri bir şey var bunda," dedi Nilüfer bakışları hala Çisil'deyken.

"Kimde?" diye sordu Görkem koşarken.

"Çisil. Garip bir durgunluk var. İki gündür yüzü asık, asla gülmüyor. İşten başka bir şey var gibi geliyor."

"Söyledi mi sana bir şey dün ya da bugün?"

"Yok, az konuşabildik zaten. Deli gibi toplantıda. Dün akşam Kürşat'la yemekteyken o da demişti bir garip bu kız diye. Onun da gözüne çarpmış."

"Dün akşam Kürşat'la yemek mi?"

Nilüfer birkaç saniye sessizce kaldı. "Evet?" dedi gergince.

"Nasıl bir yemek?"

Nilüfer gözlerini devirerek inadına yapar gibi "Mum ışığında romantik bir akşam yemeği Naci! Boğaz manzaralı teras restorana gittik beraber," dedi sinirle.

Görkem'in düzenli nefes alışverişleri biraz hoflama gibi çıktı ağzından.

"Ya rakıya gittik! Kadıköy'de sapsalaş bir yerdi. Dün Kürşat'a durumu söyledim çünkü. Akıl danışmam gerekiyordu ve danışmazsam çatlayacaktım. Ayrıca şu Alman firmasının genel merkezi için de fikir sordum. İyi de oldu çünkü kendisi çok kafamı açtı. Çok feci bir şekilde aldatılmış biri olarak bir hayli konuyla ilgili fikir verdi kendisi."

"Ne dedi?" dedi Görkem merakla.

"Beraber karşınıza alın konuşun dedi. Bu durumun farklı olduğunu, anlayışla karşılanması gereken bir şey olduğunu belirtiyor."

"İyi demiş. Bence de bunu diyorum sana. Geldiğimde hafta sonu falan konuşalım işte. Tüm detayları anlatalım."

"Bence en sonki detayı hemen vermeyelim de, kızcağız kalp krizinden ölmesin. Şimdilik öncesini ve şu an hala birbirimize aşık olduğumuzu söylesek yeter."

"Er ya da geç öğrenmeyecek mi? Evlendiğini ne kadar saklayabilirsin? Senden olmasa birinden duyar çünkü."

Bu sefer Nilüfer hofladı. "Tamam yeter kondisyonunu bozma daha. Düzgün düzgün koş sen."

Görkem güldü. "Sıkıntı yok. Birazdan eve geçeceğim zaten. Hazırlanıp bankaya geçeceğim."

"Kaçta açılıyor bankalar?"

"Dokuzda. Umarım işim kısa sürer. Ne kadar kısa o kadar iyi."

Nilüfer dudak büzdü. "Hemen geleceğim diye ambale oldun... Hep benim yüzümden."

"Asla değil! Ben de hemen gelebilmek için dakikaları sayıyorum. İki dakika bıraktım, kaşla göz arasında Kürşatlarla bilmem nelerle yemeğe çıkmışsın bile. Bu akşam da Ender'le çık, tam olsun."

Nilüfer bu akşam Ender'in Cankız'la beraber yemeğe geleceğini söyleyemedi. "Sen niye kıskançlık ediyorsun asla anlayamayacağım. Neyse, sen bilirsin."

"Tamam... özür dilerim... haklısın."

Nilüfer keyifle gülümsedi. "O zaman seni şimdilik azat ediyorum ve ben de işlerimi toparlayıp eve geçiyorum. Bankadaki işin bitince yine ararsın, olur mu? Saat kaç olursa olsun ara."

YAŞANMAMIŞ YILLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin