BÖLÜM BİR

23.4K 883 107
                                    

Deniz Tuna'nın ağzından

"LANET OLSUN! ESKERLER YERİMİZİ BULMUŞ. ARAMIZDA HAİN VARDIR."
dedi ağzı yüzü eciş bücüş olan avanak suratlı Şehmus. Büyük planı suya düşmüş ve bundan dolayı kendini yırtarcasında bağırıyordu.

''Hamid hemen onu bana bul.''
dedi bana hitaben. O arada ben Deniz Tuna. Askerim. Bir kız olamama rağmen bu avanak beni erkek sanıyordu. Tam cevap verecek iken yoğun bir mermi yağmuru başladı. Aşağı yukarı 8 aydır bu anı bekliyordum. Görevimin son günüydü.
Kaçmaya çalışıyordum ki koluma bir şey geldiğini hissettim. Acı dahil hiçbir duygu hissedemiyorum. Ama bir şey dokununca falan farkediyordum. Vurulmuştum. Bunun üzerine koluma bakarak göz devirdim. Bizim Şehmus da bacağından vurulmuş sürünüyordu. Maalesef bu adamın öldürme emri yoktu. Zaten herif bir türlü ölmüyordu. Tam bir hamam böceği. Mecbur canlı teslim edilecekti. Hızlıca belgeleri alıp içime koydum. Artık ifşa olma vaktiydi. Sanki kaçmaya çalışıyormuş gibi hafif eğilerek çıktım yerimden. Tabi beni gören birisi komutanına doğru bağırarak.

" KOMUTANIM KAÇMAYA CALIŞIYOR.'' dedi.

''HEMEN YAKALA CANLI GETİR İŞ GÖREBİLİR.''
dedi komutan kendine bağıran askere hitaben. Hemen hızımı arttırdım. Sonuçta son günümdü. Biraz oyun fena olmazdı. Bunu gören asker bacağıma sıktı. İlk tökezlesem de sonra geri dikleştim. Ama yavaşlamıştım. Asker hemen kolumdan tutup enseme silahın namusunu dayadı.

''Sakın aptalca bir hareket yapma.''

dedi dişlerinin arasından. Yüzümdeki puşi yüzünden bir erkeğe benziyordum. Muhtemelen beni erkek sanmıştı. Zaten uzun boylu ve kısa saçlıydım. Yavaşça askere doğru dönüp ona baktım. 185 boylarında benden kısa birisiydi. Olduğum yerde dikleştim. İlk olarak afallasa da sonra tekrar ciddiye bürüdü yüzündeki ifadeyi.

''Yürü.''
diyerek beni ilerlemeye devam ediyordu tabi bunun yanı sıra kolumdaki yaraya ve ensemde namluyla enseme baskı yapıyordu. Gelen helikopter sesiyle o yöne döndüm. Gururla baktım helikoptere ve askerlere. Yani sanırım gururdu bu his.

Helikopter karaya temas eder etmez beni ve avanağımızı helikoptere fırlatırcasına fırlattı. Normalde birçok kişi bu yaralar karşısında baş baş bağırır ve ağlardı. Tıpkı Şehmus'un bayıldığı gibi bayılabilirlerdi de. Ama bende hiçbir his yoktu. Sadece bacağım ağırlaştırılmış ve gözlerim sönükleşmişti. Askerlerin de helikoptere binmesi ile hepsini gözlerimle hızlıca taradım. Bir tane asker çaktırmadan çalışsa da kolundan kan akıyordu. Muhtemelen yakın temasla olan bir şeydi. Bıçak yarası gibi duruyordu. Onun haricinde başka kimsede bir şey yoktu.

''Planınızı neydi ve kimsin sen?''
Dedi komutanları olduğunu düşündüm kişi tükürürcesine bana hitaben. Bayık bayık baktım ona. O sırada yanımdaki asker sertçe suratındaki puşiyi çıkardı. Yüz hatalarım bayağı belirgin ve çene kasımın bol olmasına rağmen bir kadın olduğum anlaşilabilirdi. Yani çok anlaşılmazdı ama bazı askerler anlamıştı. Suratında bariz bir afallama olmuş ama sonra ciddileşmişlerdi.

''En kenardaki askeriniz''
dedim ve soluklandım. Komutanları kaşlarını çatarak bana baktı.

'' Sol kolunda bıçak yarası var. Bence müdahale edin derim.'' dedim. Bunun üzerine komutanları kafasını hızla o askere çevirdi.

''Serdar neden söylemedin oğlum yaralı var mı diye sorduğumuzda?'' Dedi sertçe

''Komutanım ufak bir bıçak sıyrığı pek bir sıkıntı yok diye şey etmedim.''
dedi çekingen bir üslupla. Komutan Serdar'dan gözlerini çekip yanımda oturan askere hitaben.

''Barış koluna bak Serdar'ın '' dedi bıkmışlıkla. Sonra gözlerini tekrar bana çevirdi. Bacağımda ve kolumdaki yarayı görünce tekrar kaşlarını çattı.

''Kolumdaki sadece sıyırıp geçti ama bacağımda ilerde.'' Dedim sanki iğne batmış ve geçmiş dermişim gibi.

''Neden yüzünde canının acıdığına dair bir ifade göremiyorum?'' Dedi. Sırıttım yani boş bir sırıtmaydi.

''Acı hissetmem ben komutan.'' Dedim. Bunun üzerine gözlerini devirdi. Telsizden gelen birkaç cızırtı üzerine Fırat albayın sesi duyuldu. İstemsizce yerimde dikleştim. Komutanları bunu farketmiş ve anlamak istercesine suratıma bakmıştı. Bu gün yakalanacağımı biliyordum. Bu timi beni almaları için göndermişti albay.

''Deniz tekmil ver'' dedi sertçe. Yerimde daha da diklenip konuştum.

''KIDEMLİ ÜSTEGMEN DENİZ TUNA DOLUNAY/ KAHRAMAN MARAŞ / EMRET KOMUTANIM!'' dedim sertçe.

''DURUM BİLGİSİ ASKER!'' dedi albay benim konuşmamın üzerine. Kafa sallayıp konuşmama devam ettim.

''BELGELER ELİMDE GÖREV BAŞARI İLE TAMAMLANMIŞTIR KOMUTANIM!'' dedim albayın emri üzerine.

''AFERİN ASKER!''

''SAĞOL!'' dedim. Herkesin şaşkın bakışlarını üzerimde hissediyordum.

''Yüzbaşı.'' Dedi komutanlarına hitaben.

''YÜZBAŞI DEMİR ASLANER SİVAS EMREDİN KOMUTANIM.'' Dedi kulakları çınlasın gür sesi ile.

''Durum bilgisi asker.'' Dedi albay sakince.

''ŞEHMUS ELİMİZDE SERDAR YARALI HARİCİNDE GÖREV BAŞARI İLE TAMAMLANMIŞTIR KOMUTANIM'' dedi.

''Aferin asker.'' Dedi bu sefer albay yüzbaşıya hitaben.

___________________________________________

BÖYLECE İLK BÖLÜM BİTERRRR.
UMARIM BEĞENMIŞSİNİZDİR. İLK KİTABIM OLDUĞU İÇİN HATALARIM OLABİLİR. ELİMDEN GELDİĞİNCE ONLARI DÜZELTMEYE ÇALIŞACAĞIM.

HEH O ARADA SEVİLİYORSUUUUNUUUUZ. UNUTMAN BUNU. TAMAM MI GUZULARIM. BİR DE BEĞENİRSENİZ LUFFAN YILDIZA BASINIZ GUZZULAR

Dolunayın UğultusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin