BÖLÜM ON

15.5K 728 77
                                    

EVVET GUZZULAR YAZAR ÇILDIRDI.
BU GÜN ATTIĞIM ÜÇÜNCÜ BÖLÜMLEN KARŞINIZDA DURİREM
-------------------------------------------------------------

''Fakat şöyle bir durum var ki kızınızın alekstimi hastalığı var. Bu zamana kadar yaşaması bile büyük bir mucize. Şimdilik kızınızın durumu stabil. Tekrardan geçmiş olsun.'' Dedi ve koridorun sonundaki odasına adımladı.

Sarbey ailesi kızının iyi olduğuna sevinmiş fakat hastalığına da üzülmüştü. Bu bilgileri duyan Mert tuvalete gidiyorum bahanesi ile yanlarından ayrıldı.

''Alo.'' Dedi kendisini sürekli arayıp genç kızın bilgilerini vermesi  isteyen kişiye doğru. Aksi taktirde ailesine zarar vermekten çekinmeyeceğini kesin bir biçimde dile getirmişti.

''Alo.'' Diye cevap verdi telefonun öbür tarafından gelen robotik ses.

''Şu anlık durumu iyi ama bir hastalığı varmış. Alzhemir mi neydi tam hatırlamıyorum.'' Dedi  . Telefonun başındaki adam bunu duyunca hiddetlendi.

''BENİMLE DALGA GEÇEBİLECEĞİNİ Mİ SANIYORSUN O KÜÇÜK BEYNİN İLE? ALZHEMİR OLAN BİR KİŞİYİ NASIL ASKER YAPSINLAR!?'' Dedi. Bu sırada kızın asker olduğunu da ağzından kaçırmıştı. Bu kız onun abisini öldürmüş ve örgütlerini çökertmişti.

Ablasının asker olduğunu duyan Mert şaşkınlıkla baktı telefona. Az çok anlamaya başlamıştı neden bilgi istediklerini.

Mert ilk bu kızın sevgilisidir ve o yüzden bilgi istiyordur diye düşünüp cevap vermişti. Ama ablası askerdi. Bu işte bir bit yeniği vardı. Sadece fazla ön yargılı davranmış ve kızın aleyhine olabilecek her şeyi yapmaya çalışmıştı.

''Sakın kimseye söylemiyorsun bu olanları yoksa işin biter.'' Dedi tane tane telefonun başındaki adam. Hemen ardından da Mert'in yüzüne kapattı telefonu.

Çocuk birden pişman olmuştu bu yaptığına. Dolu gözlerle karşısındaki aynaya baktı. Böyle biri değildi o. Nasıl böyle bir bataklığa battığını düşünüyordu.

...

Nihal hanım tam oturduğu yerden kalkmış kızının yanına gidecekken çalan telefonu ile duraksadı.

Aslan oğlum arıyor.

Sertçe yutkundu. Bu olanlardan burada olanlar hariç kimsenin haberi yoktu.

''Alo.'' Dedi buruk bir ses ile.

''Anne duyduklarım doğru mu?'' Diye tek tek sordu Aslan. Bu sorunun üzerine sertçe yutkundu Nihal hanım.

''Oğ-''

''ANNE DOĞRU MU DEDİM'' dedi Nihal hanımın cümlesini tamamlanmasına izin vermeden.

''Evet doğru ama-'' telefonun başındaki adam sertçe saçını karıştırıp tekrar annesinin sözünü kesti.

''AMA NE ANNE AMA NE HASTANE BİLGİLERİNDEN Mİ ÖGRENMEK ZORUNDAYIM BEN BUNLARI YA? KİMLER BİLMİYOR?'' Diye bağırdı.

''Şe-''

''KİMLER BILMIYOR DEDİM.'' Dedi bağırarak fakat ağzından tane tane çıkan kelimeler ile.

''Doruk abin İlteriş abin ve sen.'' Dedi suçlu çıkan sesi ile Nihal hanım. Tam Aslan bir şey daha diyecekti ki kızının kıpırdandığını gören Nihal hanım

''Uyanıyor sonra ararım.'' Dedi ve oğlunun suratına kapattı.

Aslan kaşlarını çatmış bir şekilde baktı telefona. Uyanıyor demişti annesi. Sahi bir şey mi olmuştu da uyanıyordu.
Sinirle bağırıp masasının üzerindeki şeyleri eli ile yere süpürdü. Ardından en erken bilet ne zaman diye bakınmaya başladı. Bir an önce gidip kızın kim olduğunu öğrenmek zorunda hissediyordu kendini.

...

''Nihal hanım bakın gerçekten çok iyiyim. Hem canım falan da yanmıyor. Lütfen beni rahat bırakın.'' Dedi ağzına uçak geldi diyerek yemek sokmaya çalışan Nihal hanıma.

''AA olur mu öyle şey bebeğim. Hem sen yemezsen Kaan yer. Değil mi Kaan.'' Dedi kendisine garip garip bakan oğluna karşı. Gerçi odadaki herkes ona garip garip bakıyordu ama bu onun umurunda bile değildi. En sonunda dayanamayarak elindeki kaşığı bıraktı Nihal hanım.

''Aman be ne haliniz varsa görün.  Ben kantine gidiyorum.'' Diyerek kapıdan çıktı. Adeta bir çocuk gibi davranıyordu.

Nihal hanımın odadan çıkması ile herkesin rahat bir nefes verdi. Selim kafasını birden kıza çevirip

''Mesleğin ne de sürekli yara alıyorsun?'' Diye sordu. Kız derin bir nefes verdi. Artık bunu söyleyebilirdi. Herhangi bir sorun teşkil etmiyordu. Ya da o öyle sanıyordu.

''Ben-'' cümlesini içeriye giren doktor ile yarım bırakmak zorunda kalmıştı.

''Evvet bakıyorum ki hastamız uyanmış. Şimdilik bir sorun yok. Yarın taburcu olabilirsiniz. Bu gün buradasınız.'' Bu sırada hemşire serumunu değiştiriyordu.

Kızın göz kapakları ağırlaştı birden. Vücudu yorulmuştu. Biraz kestirsem hiç fena olmaz diye düşündü. Sanki Mehmet bey bunu duymuş gibi.

''Hadi çıkın artık kardeşiniz de rahat rahat uyusun.'' Dedi . Bunun üstüne herkes çıkmıştı odadan.

...

Aslan hava alanına gelmiş ve ailesinin şu anda olduğu yere gidiyordu. Hastaneye girer girmez kafeteryada oturan annesi çarptı gözüne.

Nihal hanım kahvesini yudumlarken melül melül etrafa bakıyordu. İçindeki ses ile kafasını kapıya çevirdi. Gördüğü oğlu ile içtiği kahve boğazında kalmış ve öksürmeye başlamıştı. Annesinin bu halini gören Aslan bıkmışlıkla göz devirdi ve annesinin yanına girmeye başladı.
Nihal hanım ona doğru gelen oğlu ile yerinden kalkmış ve yüzüne sahte bit gülümseme yerleştirmişti.

''Hoş geldin beb-'' elini kaldırarak annesinin lafını kesti Aslan.

''Boş lafa lüzum yok.'' Dedi annesini kırıp kırmayacağını umursamadan. Nihal hanımın gözleri dolmuştu.

''O nerde?'' Diye sordu umursamaz bir tavır ile.

''Önce bir şeyler yesydin oğlum. Yol yorgunusundur sen şimdi. Gel.'' Diyerek oğlunun kolundan çekiştirdi Nihal hanım . Ya da çekiştirdiğini sandı. Aslan hışımla kolunu annesinin elinden kurtardı.

''Sana o nerde diye sordum.'' Dedi az öncekine oranla yüksek çıkan sesi ile.
''126 numaralı o-'' annesinin sözünü tamamlamasına izin  vermeden merdivenlere yöneldi. Odanın kapısında gördüğü babası ve kardeşleri ile duraksadı.

''BİLİYORDUNUZ VE SÖYLEMEDİNİZ.'' Dedi etraftaki gözleri umursamadan.

''Sakin ol.'' Dedi Kaan etraftakileri işaret ederek.

''NE SAKİN OLMASINDAN BAHSEDİYORSUN SEN.'' Dedi. Tam biraz daha konuşacakken gördüğü surat ile yerinde sendeledi.

___________________________________________

GUZZULAR BU GÜN KISA KISA ÜÇ BÖLUM ATTIM.

UMARIM BEĞENİRSİİZ. BEĞENİRSENİZ EĞEREM YORUM YAPIP YILDIZ TUŞUNA BASMAYI VE ÇOK SEVİLDİĞİNİZİ UNUTMANN

Dolunayın UğultusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin