Dolmuşa el yapan müşteriyi almak için durdum. Aynı zamanda da cebimdeki telefonu çıkartıp duraktan Ekrem abiyi çaldırdım.
"Ekrem abi ayıp olmuyor mu artık? bir değil iki değil her zaman aynısını yapıyorsun"
"Ne yapmışım lan ben?" diye kükredi şerefsiz herif hem suçlu hem de güçlüydü
"Abi dalga mı geçiyorsun sen? ne zaman önümden gitsen erketeye yatıyorsun bütün müşteriyi alıyorsun. biz orospu çocuğu muyuz abi dolmuşu bomboş götürüyorum." sinirle konuşurken müsait bir yerde lafıyla dolmuşun kapısını açtım.
"Bir daha aynısı olursa şikayet ederim abi uzaklaş şimdi canımı sıkma benim" diyerek cevap vermesini dahi beklemeden suratına kapattım. insanlar böyleydi işte alttan aldığınız her vakit sizin hakkınızı gasp etmekten gram çekinmiyorlardı.
Dolmuştaki son müşteriyi de indirdikten sonra bir sigara yakıp elimi camdan dışarıya çıkarttım. aynı anda da radyodan Ankaralı Namık açtım. Günün bütün stresini almaya birebirdi şerefsizim
Dolmuşu özgürün kafesine sürerken bir yandan da keyifle şarkıyı söylüyordum.
Dar geldi sana Ankara EEEYY
Şaziye'de kaçmış Osman'a AAALLAAAH
Çek çek dünyanın kahrını da vur vur rakı bira şaraba
Bütün sokak Ankaralı Namıkla inlerken özgürün utanç dolu suratı kafenin kapısında gözüktü. Suratıma sanki buraya gelmemem için yalvarıyor gibi baktığı için daha da keyiflenmiştim. Dolmuşu park edip dolmuştan indim. Aynı keyifle elimdeki tesbihi sallaya sallaya kafeye yöneldim. kapının önündeki özgür ona doğru geldiğimi görünce hızlıca içeriye girdi. sırıtarak onu takip ederken cam kenarında gözükmemek için kitap okuyor numarası yapan kayayı gördüm.
"Ayıp olmuyo mu kardeşim? ben senin entellektüel psikopatlığından utanıyor muyum hiç"
Kafasını hafifçe kitaptan kaldırıp
"Tanışıyor muyuz beyefendi"dedi.
"Bilmem eğer tanışmasaydık asansörde geçirdiğin anları bilmezdim gibi"
"Tamam sus allahın belası sus" diyip kendi kendine homurdandı "vurun kahbeye zaten anasını satayım hepiniz vurun"
Özgür ellerinde kahvelerle yanımıza gelince sıkıntılı bir soluk verdim. "anlat bakalım ben neden şu an değerli vaktimi evde geçirmek yerine buradayım."
"Aman kardeşim allah korusun yanlışlıkla bir yararın falan dokunur. hemen git evine" diyerek elindeki kahveleri masaya bıraktı. kaya kahveden bir yudum alırken "anlat bakalım dedi, başımıza ne belalar açacaksın dinlemek çok istiyorum"
Kaya ve özgürle uzun süredir arkadaştık. bu arkadaşlığın değişmez kurallarından biri ise kayanın en mantıklımız olmasıydı. iyi bir yazar aynı zamanda iyi bir edebiyatçıydı? ya da ne zıkkımsa onu pek anladığımı söyleyemeyeceğim. Özgür ise başımın belası, elimde olsa ümüğünü sıkmak için can attığım dostumdu. o da öğretmenlik okumuş ama Türkiye şartlarından bir bok olmayacağını anlayınca kafe açmıştı. iyi de yapmıştı pastaları çok güzel şerefsizin.
"Şimdi bu yandaki adam var ya benim bundan kurtulmam lazım."
Kayayla aynı anda masada öne doğru geldik "sebep?" "neden?"
"Ne demek neden ya adam benim sicilime oynadı sicilime." suyundan bir yudum aldı ve hararetli şekilde anlatmaya başladı
"Ben ilk başta dedim ki ulan özgür bomba ol patla yak galerisini ama sonradan tak etti mapuslara düşmek için çok genç olduğum."
"Eee yani ne yapacağız?" diye sordu kaya
Özgür sırıtarak bize bakınca "Hiç bana öyle bakma orospu çocuğu ben de gencim" dedim
"Plan yapacağız kardeşim. ilmek ilmek işleyeceğim onu bir bakmışsın kendi isteğiyle tıpış tıpış gidiyor." dedi gülerek kahvesinden bir yudum aldı ve anlatmaya devam etti
"Şimdi beni iyi dinleyin..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şahsına Münhasır (B×B)
General FictionYarı Texting ve BXB kurgudur. "Kardeşim bu saatte dolmuş mu kalır çalışmıyorum in arabadan" diye bağırdı radyodan sesini duyurmaya çalışırken. Can havliyle "BAS GAZA" Dedim son sesimle. "Evet ismail yk bas gaza kardeşim şimdi iner misin arabamdan" ...