Özgür sabah erkenden kafesini açmış. Rutin işlerini halletmiş, masalardan birisine oturup çaktırmadan yandaki galeriyi kesiyordu. O adamda farklı bir şeyler olduğundan emindi ve bunu ortaya çıkartmak için elinden ne geliyorsa yapmaya da hazırdı. Yavaşça kahvesini yudumlarken aynı zamanda aklına gelen fikirle sırıtmaya başladı.
kafenin çalışanına seslenirken bir yandan da ceketini giyindi.
"Kardeşim kafe sana emanet benim halletmem gereken birkaç iş var" dediğinde genç çocuk aynı saniyede kafasını sallayıp "Eyvallah abi" dedi.
Keyifle sallana sallana kafeden çıkarken aynı dakikalarda arabasından inen ahmeti görmek keyfini yerine getirmişti. sırıtarak yanına adımlayıp yüksek sesle
"Nabeer komşum" dediğinde ahmet suratını buruşturdu.
"Hayırdır, ne bu neşe? bu sefer de paspas suyunu galerinin camlarına mı boca ettin yoksa"
"Aşk olsun komşum ben öyle bir insan mıyım?"
"Evet" tamam haklısın öyle bir insanım.
"Neyse ya keyfimi kaçıramayacağım, çekil önümden" dediğimde suratıma garip bir ifadeyle bakıyordu. Malmışım gibi..
Gerekli olan eşyaları aldıktan sonra kafeye geri döndüm ve hain planımı uygulamak için havanın kararmasını bekledim.
Grup sohbeti
STREÇLİ SADAGATLİ
Özgür: Bu kardeşiniz bu gece bomba olup patlıyor
Kuzey: Bensiz çiğköfte yemeye mi gittiniz lan
Kaya: İçimden bir ses bu patlamanın çiğköfte kaynaklı olmadığını söylüyor.
ama ne yapacaksın demeye de korktuğum için
afiyet olsun demekle yetinmek istiyorum
afiyet olsun yiğidim
Kuzey: Çiğköfte yemediniz yani
Kaya: Taktı çiğköfteye aq ya
yemedik kardeşim
Özgür: Ya ondan mı bahsediyorum ya
planımı uygulamaya başlıyorum bugün
Kuzey: Hangi plan
Özgür: Siz beni götünüzle mi dinliyosunuz?
ÖSYU planı işte
ÖFKELENDİR SİNİRLENDİR YILDIR UZAKLAŞTIR
Kaya: Ve kendini öldürt
bayıldım bu plana
Kuzey: Ne yapacaksın peki
karakollardan toplayacaksak söyle hiç uyumayayım uykum derin kalırsın orda bok parçası gibi
Özgür: Rahat olun kardeşiniz tereyağından kıl çeker gibi halledicek
kaya: İçim nasıl rahatladı anlatamam
Telefonu kapatıp kenara koydum. hava iyice kararmış ahmet de galeriyi kapatmıştı. sırt çantamı tekrardan kontrol edip sırtıma geçirdim ve kapüşonlumu kapattım. Kafeden çıkıp galerinin bahçesine girmek için uzun demirlikleri tırmandım. Demirliklerin götüme girmediğinden emin olup bahçeye indiğimde etrafı kolaçan ettim. Arabalarla dolu bahçenin arka tarafında kalan beyaz duvarı görünce sırıtmam genişledi. Çantamı omuzlarımdan çıkartıp içerisini açtım ve sprey boyalardan bir tanesini elime aldım.
"Şimdi sıçtım ağzına" diye mırıldanırken bir yandan ya sözleri duvara yazmaya başladım.
Tam yazdığım yazıya uzaktan bakmak için geri geri gidiyordum ki, sırtım sert bir cüsseye çarptı. Çarpmanın şokunu yaşayamadan kedi gibi ensemden tutulmamla neye uğradığımı şaşırmam bir oldu. Birinin ağzımdan tutması ile başıma çuval geçirmesi aynı saniyeleri bulurken çığlık bile atamadan kafama gelen darbe ile allahıma kavuşmuştum.
Kafamın ağrısından gözlerimi bile açmakta zorluk çekiyordum. en sonunda gözlerimi açtığımda hâlâ göremediğimi fark ettim. Ne yaşadığıma dair içsel bir tartışma yaşarken dışarıdan gelen seslerle pür dikkat kesildim.
"Serkan, Ahmet abiyi ara çabuk gelsin" kim gelsin kim gelsin yoo yoo yoo
"Tamam şahin abi arıyorum şimdi" dedi ve telefonda birkaç yere tuşladı. resmen celladımı çağırıyordu şerefsiz.
"Alo ahmet abi galerinin bahçesinde bir adam yakaladık. kapüşonlu bir şey duvara bir şeyler yazıyordu. " hayır hayır ben değilim gelmesin
"Abi bu çocuk Mahirin adamlarından birisi olabilir mi? biz paketledik çocuğu seni bekliyoruz abi" gerçekten de paketlediler hareket edemiyorum yemin ederim. Acaba ölü taklidi yapsam ne olur. gerçi o kadar uzun süre nefesimi tutamam ki
"Tamam abi bekliyoruz biz" dedi ve telefonu kapattı. Onlar kendi aralarında sohbet ederken ben gerginlikten götümü sıkıyordum. ulan bir de utanmadan tereyağından kıl çeker gibi halledeceğim demiştim. adam birazdan beni tereyağı yapıp ekmeğe sürmese iyiydi.
Uzun bir bekleyişin ardından kapının açılma sesiyle son duamı da ettim. hızlı adımlarla buraya doğru gelen adamı hissedebiliyordum. Tam önümde durduğunda yanındaki iki adamla konuşmaya başladı.
"Ne yazmış bu orospu evladı duvara?" tamam normalde sensin orospu evladı diye çığırırdım ama şu an sesi dünyanın en gergin sesi olduğu için içime çekildim iyice. Sanki hiç ses çıkartmasam benim varlığımı unuturlarmış gibiydi.
"Abi 'Burdan da engelle içinde kalmasın' yazmış" dediğinde hatırı sayılır bir sessizlik oldu.
"Ne alaka anasını satayım. Mahir benim nişanlım mı? Bana niye trip atsın" dediğinde kaşlarımı çattım. ne alaka şimdi ben sanki senin nişanlınım hayret bir şey ya diyerek içimde homurdanırken elini kafama getirip hızlıca çuvalı çıkarttı.
Beni gördüğünde masum durduğunu düşünerek başımı yana eğip suratına baktım. Sinirli bir nefes verip suratını avuçladı. Yanındaki adamlara dönüp "kardeşim bundan sonrası bende" deyip suratıma sinirli bir şekilde yeniden baktığında sıçtığımı iliklerime kadar hissettim.
"Eyvallah abi" dediklerinde yalnız olmamızın verdiği gerginlikle gülümsedim.
Ağzımdaki bantı hızlıca çektiğinde "Yavaş lan yavaş tavuk mu yoluyosun?" diye yükselip sonradan olduğum durum aklıma gelince sustum.
"Şimdi sana sadece bir kere soracağım." dedi ve parmağındaki yüzüğü bir tur çevirdi.
"Bunu yapmandaki amaç neydi?" Tam konuşacaktım ki sesim götüme kaçtığı için öksürmem gerekti.
"Çünkü beni engellemiştin?" diye büyük bir ciddiyetle cevap verdiğimde
"Ha sen de dedin ki ben de o zaman gideyim ahmetin duvarına 'buradan da engelle içinde kalmasın' yazayım öyle mi?" diye sorduğunda başımı salladım
"Aynen öyle" dedim asla geri vites yapmadan. Ama keşke yapsaydım. Bunu anlamam güzel bir dayak yiyince aklıma gelmiş olsa da gururumla evime dönmenin neşesi vardı üzerimde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şahsına Münhasır (B×B)
General FictionYarı Texting ve BXB kurgudur. "Kardeşim bu saatte dolmuş mu kalır çalışmıyorum in arabadan" diye bağırdı radyodan sesini duyurmaya çalışırken. Can havliyle "BAS GAZA" Dedim son sesimle. "Evet ismail yk bas gaza kardeşim şimdi iner misin arabamdan" ...