Ahmet - Özgür
Özgür: Neden böyle bir şey yaptın ki
Ahmet: Anlamadım ne yapmışım?
Özgür: Gerçekten böyle mi davranacaksın?
Tamam zamanında çok çocukca davrandım kabul ediyorum
Ama bunu yapmana gerek yoktu
Ahmet: Bir de ne yaptığımı söylesen tadından yenmezdi
Ayrıca çocukça davrandığını kabul etmen bile bir şey
Sevindim.
Özgür: Kafenin önündeki saksıları kırmana gerek yoktu
Gerçekten çok seviyordum o çiçekleri
Ama haklısın biliyor musun
Gerçekten de aptalım ben
Ahmet: Ne çiçeğinden bahsediyorsun özgür?
Sence ben sinirini çiçeklerden çıkaracak bir adam mıyım
Özgür: Sence ben geri zekalı birisi miyim?
Kameraları kontrol ettim Ahmet
Geçen gün galeride beni yakalayan adamlar yapmış
Bütün çiçeklerimi paramparça etmişler
Kendin gelmeye tenezzül bile etmemişsin
Adamlarını yollatmışsın
Ahmet: Ben kimseyi yollatmadım
Özgür: Her neyse bundan sonra iki esnaf gibi olalım
Merhaba merhaba
Daha fazla seninle münakaşaya girmek istemiyorum
Özgür offline
Ahmet: Özgür ben yapmadım (19:02)
Ben böyle bir şey yapmam ki (19:03)
Ahmet oturduğu koltuktan sinirle fırlayıp salonun içerisinde birkaç tur atarken elleriyle yüzünü sıvazlıyordu. Canını sıkan, kanına dokunan bir şey vardı ve bu duygunun sebebinin kendisinin suçlu bulunmasıyla ilgili olmadığından son derece emindi. Son bir kez daha mesajları açıp baştan sona göz gezdirdi. Kendine bile itiraf etmekte zorlansa da Özgürün bu denli kırgın konuşması canını sıkmıştı. Her ne olursa olsun özgürün onunla her zaman kavga etmesi, sinirli sinirli konuşması gerekirdi. Şimdi böyle bir gerçekle yüz yüze gelince ne yapacağını şaşırmıştı.
Her sabah çiçekleriyle konuşup gülerek onları sulayan çocuk gözlerinin önüne geldiğinde aynı anda sinirden telefona nasıl asıldığını bilmiyordu.
Rehbere girip tanıdık numarayı tuşladı.
"Şahin, Serkana da haber ver 20 dakikaya galeride olun" Son derece sinirli çıkan sesiyle şahin bir an duraksasa da aklıdaki soruyu sormaktan geri kalmadı.
"Abi hayırdır bir sorun mu var"
"İkiletme lan beni" Gürlercesine söylediği cümleyle telefonu kapatırken eğilip sehpadan arabasının anahtarını aldı. Bir yandan söyleniyor bir yandan da evden çıkıyordu.
Galerinin önüne geldiğinde arabasını park etmeden bahçenin ortasında bırakıp galerinin arka tarafına doğru yürümeye başladı. Deponun kapısını sertçe açarken içeride onu bekleyen iki çift meraklı gözle karşı karşıya geldi. Bir yandan bağırıyor bir yandan da üstlerine doğru hızlı adımlar atıyordu.
"LAN SİZ KENDİNİZİ NE ZANNEDİYORSUNUZ OROSPU ÇOCUKLARI" şahinin yakalarından tutup duvara sertçe vurdu.
"SİZ KİMSİNİZ Kİ BÖYLE BİR ŞEY YAPIYORSUNUZ" Bir yandan şahinin boynunu sıkıyor diğer yandan da serkanla göz teması kuruyordu.
"Abi ne yaptık ki kurbanın olayım"
"Ulan orospu evlatları kim size gidin de çocuğun çiçeklerinin anasını sikin dedi lan" Derin bir nefes aldı. Etrafında delirmiş gibi dönerken bir yandan da parmağındaki yüzüğü döndürüyordu.
"Abi şerefsiz herif duvarı mahvetmişti biz de küçük bir ders vermek istedik" dedi serkan. Ahmet saniyesinde suratına kitlendiğinde sıçtığını anlamıştı.
"Ne dedin sen?" Dünyanın en sakin çıkan ses tonlamasıyla konuştu. Ama bu sakinlik iki saniye bile sürmemiş bir anda kendini adamın üzerinde bulmuştu.
"Sen kime şerefsiz dedin lan" Bir yandan yumruk atıyor bir yandan da suratına kükrüyordu.
"Abi kurbanın olayım bırak çocuğu" şahinin bağırmaları eşliğinde serkanı haşat ederken ne bir ses duymuş ne de en ufak bir acıma hissetmişti. Kulağında şerefsiz herif sözü yankılanıyor bu da her yumruğu bir öncekinden daha sert atmasına sebep oluyordu.
Serkanın kanlar içinde kalmış gövdesinin üzerinden kalkıp şahine yöneldi. Tek eliyle çenesini tutup suratına bakmasını sağladı.
"Şu piçi de al siktir ol git." eliyle bir kere daha çenesini sarstığında şahin ahmetin gözlerine bakmıştı.
"Bir daha sizi görürsem andım olsun ki sizi gebertirim"
Şahin onaylarcasına kafasını sallayıp yerde yatan çocuğun bedenine yöneldi. Tek hamleyle kolunun altından geçip belinden tuttu ve onu deponun dışına doğru sürükledi.
Aynı zaman diliminde Ahmet cebinden çıkardığı sigarayı yakmış deri koltuğa oturmuştu. Elindeki sigarayı ağzına koyup cebindeki telefonu çıkarttı. Bir süre özgürün profil fotoğrafına baktıktan sonra sohbet kısmına tıklayıp mesaj bıraktı.
Ahmet: Hallettim (22:36)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şahsına Münhasır (B×B)
General FictionYarı Texting ve BXB kurgudur. "Kardeşim bu saatte dolmuş mu kalır çalışmıyorum in arabadan" diye bağırdı radyodan sesini duyurmaya çalışırken. Can havliyle "BAS GAZA" Dedim son sesimle. "Evet ismail yk bas gaza kardeşim şimdi iner misin arabamdan" ...