Kayanın ağzından
"Soğanlı mı olsun soğansız mı?" kayanın mırıldanmasıyla eda sinirli bir şekilde soluk verdi. Evin yedek anahtarlarını komodinin üzerine bırakıp yatağın başında dikilmeye başladı.
"Kaya uyan artık" bir yandan dürtükleyip bir yandan da seslenmeye devam etti
"Ben de soğansız seviyorum"
"Ya bir insan nasıl rüyasında menemen tartışması yapabilir ya" Seslenerek bir yol kat edemeyeceğini anlayınca mutfağa doğru yöneldi. musluğu açıp bir bardak su doldurdu ve kayanın başına geri döndü.
"Son kez söylüyorum bunu kaya uyan artık" içinden üçe kadar sayıp bir hareketlenme olmadığını görünce buz gibi suyu kafasından aşağıya döktü.
Yerinden sıçrayarak uyanan kayaya sırıtarak baktı eda. "Günaydın"
"Ne yapıyorsun allah aşkına ya seslensen uyanırdım zaten"
"Ne uyanması ya bıraksam uykunda kahvaltı yapmaya başlayacaktın. Gece bir şeyler yemedin mi?" kaya kafasını olumsuz anlamda iki yana salladığında eda derin bir soluk verdi. Eda, kayanın menajerinden çok ablası gibiydi. Hem geleceğiyle hem de sağlığıyla ilgilenir yemek yemeyi aksattığında azarlamaktan çekinmezdi.
"Hemen hazırlan zaten yeterince geç kaldık yolda bir şeyler atıştırırsın" diyen edaya boş boş baktı kaya
"Neye hazırlanıyorum tam olarak?"
"Ne demek neye hazırlanıyorum kaya? sen beni çıldırtmak mı istiyorsun?" Eline telefonu alıp galeriye girdi. aylar öncesinden herkese duyurdukları afişi gösterdi
"Bana sakın kendi imza gününü unuttuğunu söyleme!? kaç kere hatırlattım"
"İyi de 12'sindeydi o "
"Hayır 2'sindeydi yani bugün" Duyduklarıyla daha da şoka uğrayan kayayı görünce daha fazla dayanamadı. "sen duşa gir ben de kahveni hazırlıyorum hızlı ol hemen çıkmamız lazım" dedi. Anında onu onaylayıp koşarak banyoya giren kayaya bakarken bir süre nerede hata yaptığını düşünmeden de edemedi.
---------
"Sevgilerimle Nazlıya" kitabın ön kapağına imzamı da eklerken önümdeki kadına gülümsedim.
"En sevdiğin karakter kimdi?" Bu hayatta en sevdiğim şeylerden birisi de okuyucularımla sohbet etmekti. Ortalama 2 saattir hem kitap imzalıyor hem de sohbet ediyordum ve bu bana aşırı huzur veriyordu. Her okuyucumun kitabım hakkında farklı yorumları olması da beni daha çok yazmaya cezbediyordu.Bir süre daha bu böyle devam ederken karşı masada oturup beni izleyen edanın bağırış sesini duydum. Bağırtısı tam kulağıma ulaşamamışken sırtımda hissettiğim ağrıyla gözlerimi sıkıca yumdum. Herkes bir anda başıma üşüşürken kimse telaşlanmasın diye acımı gizlemeye çalışıyordum.
"Sakin olun tamam iyiyim ben bir şeyim yok"
"Ne demek bir şeyim yok bu nasıl bir sorumsuzluk? Demirler başına gelseydi ne yapmayı planlıyordunuz?" diye bağırarak otel görevlilerine baktı.
Edaya uzatmamasını istediğim birkaç kaş göz işareti yaptığımda gergin bir şekilde suratımı süzdü ve kabataslak bir şekilde vücudumu kontrol edip ciddi bir şeyim olmadığını anladığında sinirle ayağa kalktı. tanımadığım birkaç kişiyle bir şeyler konuştu ve bir anda kalabalık dağılmaya başladı. anlaşılan imza gününün sonuna gelmiştik.
Herkes dağılmış ben de edanın otel personelleriyle konuşmasının bitirmesini bekliyor aynı zamanda da olanları özgür ve kuzeye anlatıyordum. Bir süre sonra önümde dikilen edayla kafamı telefonumdan kaldırdım ve konuşmasını bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şahsına Münhasır (B×B)
General FictionYarı Texting ve BXB kurgudur. "Kardeşim bu saatte dolmuş mu kalır çalışmıyorum in arabadan" diye bağırdı radyodan sesini duyurmaya çalışırken. Can havliyle "BAS GAZA" Dedim son sesimle. "Evet ismail yk bas gaza kardeşim şimdi iner misin arabamdan" ...