Kurban olurum

512 47 2
                                    

Saat gece yarısına gelirken bir yandan oturduğumuz yuvarlak masanın üzerindeki çerezlerden üç beş ağzıma atıyor bir yandan da saatlerdir sessizliği paylaştığım arkadaşlarımı inceliyordum. 

Herkesin sizi dinlediği bir dünyada önemli olan sizinle sessizliğinizi paylaşacak dostlarınızın olmasıydı.

Özgürün derin bir nefes alıp oturduğu yerde doğrulmasıyla ona döndüm. Saatlerdir sessiz sessiz düşünüyordu. Konunun ne olduğunun farkında olduğumuz için o konuşana kadar sessizce birlikte oturmayı seçmiştik.

"Her şeyi mahvettim" Saatlerdir konuşmamanın getirdiği çatallaşmış ses tonuyla konuştuğunda ikimiz de ona yöneldik.

"Nefret ediyordur şimdi benden"

"Sanmıyorum"

"Günlerdir işe bile uğramıyor. Belli ki yüzümü bile görmek istemiyor" 

"Belki de görmeye dayanamıyordur." Kurduğum cümleyle ikisi de bana bakarken sandalyemi kısa bir hareketle masaya daha da çok yaklaştırdım.

"O ne demek kuzey?"

"Çünkü seviyor seni" 

"Nefret etmek bu kadar kolay değil zaten çıkar kafandan bunları" Kayayı onaylarken bir yandan da Özgüre bakıyordum.

"Ne yapacağım ben şimdi?"

"Ya Özgür bak bir şey demek istemiyorum ama daha fazla dayanamayacağım kardeşim"

Özgür söyle anlamında kafasını salladığında derin bir iç çektim.

"Senin bize açıldığın gün sen demedin mi ben bu adamı çok seviyorum diye?"

"Dedim"

"O zaman sevgine sahip çık. Bu dünyadaki tek eşcinsel çift siz değilsiniz"

"Tamam korkuyorsun anlıyorum ama bu sevginin önüne geçmemeli abi" Kaya beni onayladığında onun konuşmaya başlamasıyla sırtımı sandalyeye geri yasladım.

"Şu an mutsuz oluruz diye endişeleniyorsun, korkuyorsun ama eğer korkularını bastırmazsan ileride çok pişman olursun" Özgür elleriyle yüzünü sıvazlarken bir yandan da onaylar bir biçimde kafasını sallıyordu.

"İleride bir gün Ahmet'in yanında başka birisini görmeye dayanabilecek misin?"

"Hayır" Saniyesinde cevap verirken aynı anda kaşları da sonuna kadar çatılmıştı.

"O zaman kendine gel artık"

Herkes yeniden eski haline dönmüş, düşüncelere dalmıştı. Bomboş kafenin içerisinde cebimdeki telefonun sesi yankılanırken elimdeki çayı masaya bırakıp telefonu cebimden çıkarttım.

Denizin görüntülü aramasına ilk şaşırsam da sonrasında yüzümde ufak bir gülümseme oluşmuştu.

"Hayırdır ne sırıtıyorsun?"

"Müstakbel manitam arıyor"

"Bu bana inat mı yapıyor ya" Özgürün dediğine gülerken bir yandan da oturduğum yerden kalktım. 

"Arka odadayım ben sevdiceğimi bekletmeyeyim" 

Yolun yarısında telefonun kapanmasıyla odaya daha hızlı adımlarla ilerledim. Kendimi koltuğa bıraktığımda bir yandan da bildirimlere bakıyordum.

Denizi arayıp çıkan ekrandan saçlarımı düzelttim. Telefon kapanmadan son çalışta açtığında ekranımda beliren dağınık saçlı çocukla gülümsedim.

Beni gördüğünde ilk gülümsese de suratından gergin olduğu belli oluyordu. Üzerine giyindiği beyaz tişörtün yakasıyla oynamaya başladı.

"Telefonu kapattıktan sonra fırlatıp kaçtın mı açman neden bu kadar uzun sürdü"

Hafifçe gülümsediğinde yanağında çıkan gamzeye gözlerim kaydı. Bu çocuk insan falan değildi.

"Yemek koyuyordum bir yandan kendime"

"Neden yemedin bu saate kadar gülüm?"

Kurduğum cümleyle anlık olarak duraksadığında suratımdaki sırıtış arttı.

"Ne oldu?"

"Mesajlaşıyorken sorun olmuyordu da şimdi bir garip geldi." Derin bir nefes alırken bir yandan da kafamı koltuğa yasladım.

"Rahatsız mı oldun?"

"Pek değil"

"Sorun yok o zaman"

"Klinikten geç çıktım bugün o yüzden yeni yiyorum. Sen de tüm gün mesajlarıma bakmayınca endişelendim. O yüzden aradım."

"İyi yapmışsın. Bizim çocuklarlaydım bakamadım pek. Neden endişelendin ki sen benim için bakayım?" Sorduğum soruyla beni iyice süzdüğünde suratımda kocaman bir sırıtış vardı.

"Senin için olduğunu kim söyledi? Başkaları için endişeleniyorum ben ne yapacağın hiç belli olmuyor" 

Sırıtışım yavaş yavaş solarken istemeden de olsa suratım tripli bir hal almıştı.

"Aşk olsun ya...Ben de gelmişim diyorum ki Denizim beni merak etmiş aramış ahhh ahhh"

"Ama yok ben kimim ki"

Şok olmuş gözlerle ekrana bakarken ben bile yaptığım hareketlere şaşırıyordum. Karizmayı falan sallamış beyim de beyim olmuştum bir anda.

"Abart kuzey"

"İyi tamam be"

"Sen neredesin? Orası senin evin değil"

"Arkadaşımın kafesindeyim oturuyoruz hâlâ""

"Ha baştan desene tutmayayım ben seni"

"Yoo iyi geldi seninle konuşmak özlemişim"

"Git artık tamam"

"Öpüyorum"

"Görüşürüz"

"Deniz öpüyorum"

"Tamam tamam ben de öpüyorum git"

Sırıtırken bir anda telefonu suratıma kapatmasıyla kahkaha atmıştım.

"Kurban olurum"







Şahsına Münhasır (B×B)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin