Kuzey'in bakış açısından
Kuzey: Aşağıdayım insene
Deniz: Ne
Niye ki
Kuzey: Bir göreyim işte ne olacak in hadi
Telefonu cebime geri sokuştururken bir yandan da ağaca yaslandım. Apartmanın içindeki sensörlü ışık yandığında hafif doğrulup dış kapının açılmasını bekledim.
Üzerindeki pijamalarla alel acele aşağıya inen denizi gördüğümde istemsiz olarak yüz kaslarım gevşemişti.
Ellerini pijamasının cebine sokup meraklı bir şekilde bana doğru yürürken ben de birkaç adım ona yaklaşmıştım.
Gözleriyle beni tarayıp bir yandan da bütün merakının yansıdığı sesiyle konuşmaya başladı.
"Kuzey?"
"Gülüm"
"Bir problem yok değil mi?"
"Var aslında"
"Ne oldu ki"
Sorduğu soru karşısında hatırı sayılır bir süre beklediğimde kelimelerin ağzımdan süslü cümlelerle çıkamayacağını anlamıştım. En iyisi dümdüz bir şekilde hislerimi ifade etmekti.
"Kalbim ilk baştakinden farklı atıyor" Bir anda kurduğum cümleyle ilk afallasa da sonrasında kaşlarını çattı.
"O ne demek"
Kısa bir sessizlik olduğunda benden önce yeniden konuşmaya başlamıştı.
"Sevmiyor musun artık"
Tereddütle sorduğu soruya bakarken yaptığım tek şey hızlıca kafamı iki yana sallamak olmuştu.
"Artık sana ilgi duymuyorum
Çünkü daha fazlası var"
Karşımdaki çocuk hiçbir şey demezken ıssız sokakta etrafı kolaçan ettim. İnsanlar her ne kadar umurumda olmasa bile artık sadece kendim için düşünemezdim. Burası onun mahallesiydi ve ben onu zora sokabilecek her türlü davranıştan uzak durmaya yemin etmiştim.
Issız mahallede hiç kimseyi görememenin verdiği cesaretle denizin serçe parmağına tutundum.
"Sanırım artık benden kurtulamayacaksın Deniz"
Gözlerindeki garip bakışla bir süre beni süzerken hiçbir cevap vermemişti. Sustuğu her saniye kendimi kötü hissetmeye başlarken belki de beni başından beri ciddiye almamıştı diye geçiriyordum içimden.
"Neyse ben gideyim o zaman Allaha emanet ol"
Arkamı dönüp yürümeye başladığım anda kollarıma tutunan titrek ellerle adımlarım durdu. Hiçbir şey demeden beni çekiştirmeye başlayan adamla birlikte apartmana doğru yürümeye başladım.
Apartmanın kapısının açılmasıyla birlikte Denizin tüm ciddiyetiyle bana bakması bir olmuştu.
"Yeniden söyle"
"Anlamadım"
"Kuzey yeniden söyle diyorum"
"Burada mı reddediceksin"
"Kuzey!"
Gözlerim bir süre yüzünde dolanırken içimin ferahlığıyla ağzımdan döküldü cümlelerim
"Seni seviyorum dedim.
Hatta sana aşığım diyorum deniz"
Dudaklarımın üzerine konan titrek nefesle bu sefer afallayan bendim. Gözlerim gözlerini bulurken, utangaç bir şekilde bana bakan Denizin ellerini yanaklarımda hissediyordum.
Başımı iyice ona yanaştırırken burnumu burnuna kondurmuş, hızlı hızlı alıp verdiği nefes seslerinde yaşama isteğimi buluyordum. Çektiğim her nefesin onun kokusu olduğunu bilmek ellerimin titremesine sebep oluyordu.
Sensörlü ışık sönmüş uzun süre öyle kalmanın verdiği keyifle gözlerimiz kamaşmıştı.
İlk adımı atıp dudaklarımı dudaklarına değdirdiğimde birden ışıklar yandı. Tıpkı Denizin hayatıma girdiği ilk günden bu yana içimi aydınlatması gibi...
Şefkatle yanaştığım dudaklar beni destekler biçimde karşılık vermeye başladığında ikimiz de özlemle öpüşüyorduk.
Ellerim ellerini okşarken gözlerinden süzülen yaşların dudaklarıma akmasıyla gözlerimi araladım. Hafifçe ondan ayrıldığımda ellerim bir daha bırakmamaya yemin etmiş gibi sıkıca ellerindeydi.
"Niye akıttın incilerini?" Sesim ne ara bu kadar boğuklaşmıştı bilmesem de devam etim.
"Bilmiyorum kalbim çok fena atıyor"
"Kurban olurum oğlum senin kalbine"
Omuzlarından tutup kendime çektiğim adama sarıldığımda her şey bitmişti. Bütün dünya bizim için durmuş, zaman akmayı bırakmıştı.
Ben ise ömrüm boyunca bulamadığım huzuru bir adamın boyun girintisinde bulmuştum.
Bu bölüme aşık olduğumu belirtmeden geçemiyorum anlık dkzmskzmsö
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şahsına Münhasır (B×B)
General FictionYarı Texting ve BXB kurgudur. "Kardeşim bu saatte dolmuş mu kalır çalışmıyorum in arabadan" diye bağırdı radyodan sesini duyurmaya çalışırken. Can havliyle "BAS GAZA" Dedim son sesimle. "Evet ismail yk bas gaza kardeşim şimdi iner misin arabamdan" ...