"Son bir fotoğraf çektirebilir miyiz?"
"Tabi ki"
İmza gününün sonuna gelmenin verdiği yorgunlukla son birkaç okurumla daha fotoğraf çekinirken aklımda olan tek şey karnımın gurultusuydu.
"Teşekkür ederiz"
"Ben teşekkür ederim. Eve dikkatli dönün" Birkaç sarılmanın sonunda yanımdan ayrıldıklarında edayı bulmak için etrafa bakındım.
Bana koşarak gelen edayı görmemle kaşlarım çatılsa da çok fazla sorgulamadım. Büyük ihtimal yine ortalığı birbirine katmıştı.
"Benim acil çıkmam lazım var mı benlik bir şey?"
"Ne bileyim eda sanki ben senin asistanınım"
"Yok o zaman kaçtım ben öptüm bay" Konuşması bitmeden bağırarak koşmasıyla arkasından bakakalmıştım. Etrafımdan gerçekten aklı başında hiç kimse yoktu.
Karnımın yeniden guruldamasıyla asansörlerin önüne doğru ilerledim. Asansörün kapısının açılmasıyla Halil'i karşımda görmem bir olmuştu.
"Resmen dejavu oldum" Halil'in kurduğu cümleye gülerken yanına doğru ilerleyip durdum.
"Merak etme bu sefer sövmeyeceğim sana"
"İçim rahatladı." ikimiz de gülerken aklıma gelen şeyle bir anda ona döndüm.
"Halil meşgul müsün?
"Neden sordun?"
"Beni şu an kahveyle geçiştiremezsin düşüp bayılacağım açlıktan" Son derece ciddi söylediğim için ilk gözleriyle hasar tespiti yapmaya çalışsa da görünürde bir şey bulamayınca yeniden gözlerime yöneldi.
"Ne yemek istersin?"
"Makarna"
"Tamamdır kaya bey hemen ilgileniyorum" Gülerek söylediği şeye karşılık omuzuna hafifçe geçirdiğimde ben de gülüyordum.
Asansörün durmasıyla uzun koridorda ilerlemeye başladık. Etrafta çalışanlara ait masalar ve meraklı gözlerle bize bakan çalışanlar vardı. Koridorun sonundaki odaya geldiğimizde içeriye girdik.
Bizim arkamızdan odaya giren hoş görünümlü kadınla ona döndüm.
"Halil bey hoş geldiniz efendim. Arzu ettiğiniz bir şey var mıydı?"
"Hoş bulduk Merve. Teşekkürler ben hallederim"
Onlar konuşurken kendimi boş bulduğum koltuğa attım. Uzun süre oturmak belimi aşırı derecede ağrıtıyordu.
Halil birkaç tuşa tıklarken bir yandan da bana seslendi.
"Makarnayı neli istersin?
"Domates soslu"
"İçecek"
"Kola"
Kısaca sipariş verdiğinde gelip yanımdaki koltuğa oturdu. Anlık olarak bu kadar yakınıma oturması beni germişti. Kendisi her ne kadar hatırlamasa da beni öpmüştü ve bu durum istemsiz olarak aklıma farklı şeyleri sokuyordu.
"Eee nasıl geçti?"
"Güzeldi ama oturmaktan belim ağrıyor şu an"
Kaşları çatılırken mal gibi suratına bakmaya devam ediyordum. Yapma kaya hayal gücünün hiç sırası değil yapma lütfen
"Neren ağrıyor masaj yapayım mı?"
"Yok ya o kadar da değil"
"Olsun ne olacak? hem arkadaşız biz artık" Arkadaşına soktuğum
Anlık gelen sinirle oturduğum yerden kalkıp pantolonumun içerisindeki gömleği çıkarttım. Gözlerinin içerisine baka baka teker teker düğmelerimi çözüp gömleği çıkarttığımda ellerimdeki gömleği masanın üzerine bırakıp sırtım ona dönecek şekilde oturdum.
"Acıtma ama arkadaşım"
Birkaç saniye hiçbir şey yapmasa da sonunda elleri tenime değdiğinde bütün tüylerim diken diken olmuştu.
"Orası çok ağrıyor"
"Uzan istersen"
"Hiç güven vermiyorsun. Uzanıyorum"
Olduğum yere uzandığımda o da koltuğun yanına çökmüş ellerini belimin üzerinde gezdiriyordu.
"Sende de ne marifetler varmış he halil"
"Sihirli parmaklar" Dediği şeye gülerken bir anda aklıma gelen şeyle kaşlarım çatıldı.
"Eee yapıyor musun böyle bütün arkadaşlarına?"
"Yok ilk kez oluyor"
Kurduğu cümleyle keyfim yerine gelirken kapının açılmasıyla ikimiz de o tarafa döndük.
"Çok özür dilerim efendim kusura bakmayın çıkıyorum" Gelen kadının panikle dışarı çıkmasıyla gözlerim sonuna kadar büyümüştü.
"NE SANDI Kİ O"
"Sakin ol bir şey olmaz"
"NASIL SAKİN OLAYIM HER GÜN BASILMIYORUM Kİ?"
"Basıldık mı biz şimdi?"
"Basılmadık mı?"
"Basılmışız"
"HALİL BANA KELİME OYUNU YAPMA"
Halil'in gülmesiyle iyice canım sıkılırken bir yandan da gömleğimi giyiniyordum.
"Gülüyor bir de ya deli mi ne"
Bütün düğmelerimi iliklediğimde yavaş yavaş yanıma yürüyen adama doğru baktım. Dibime kadar girdiğinde suratına suratına ben bu hikayenin sonunu biliyorum diye bağırmak istiyordum.
Aramızda çok az mesafe bıraktığında elleri gömleğimin yaka kısmına doğru yöneldi. Teker teker düğmelerimi açtığında ne yapacağımı bilemez bir şekilde suratına bakıyordum.
"Ne yapıyorsun lan?"
"Ne yapıyormuşum ki?"
Sırıtarak söylediği cümlelerle kafam bulanırken ağzım açık bir şekilde ona bakmak dışında bir şey yapamıyordum.
"Yanlış iliklemişsin"
Sessiz bir tonda konuşması kanımı kaynatırken hiçbir şey demedim. Açtığı düğmeleri düzgün bir şekilde geri iliklediğinde geri çekildi. Uzaklaşmasıyla derin bir nefes aldığımda artık açlıktan değil de şuursuzluktan bayılacaktım.
"Eyvallah"
Dediğim şeye gülse de üstelemedim. Koltuğa oturup yemeğimin gelmesini bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şahsına Münhasır (B×B)
General FictionYarı Texting ve BXB kurgudur. "Kardeşim bu saatte dolmuş mu kalır çalışmıyorum in arabadan" diye bağırdı radyodan sesini duyurmaya çalışırken. Can havliyle "BAS GAZA" Dedim son sesimle. "Evet ismail yk bas gaza kardeşim şimdi iner misin arabamdan" ...