"Gelmiyor ulan gelmiyor ya"
Bilgisayarın başına oturduğumdan bu yana yedinci kez kahve almak için mutfağa gidiyordum.
"İlham perisi mi bıraktı bunlar bende ya resmen bütün entel kişiliğimi sömürdüler geriye kalanla da mal gibi yaşıyorum"
Bir yandan homurdanıp bir yandan da bardağıma kahve dolduruyorken içeriden duyulan telefonun çalma sesiyle sinirlerim iyice bozulmuştu.
"Zaten bir bok yazamıyorum bu saatte kim arıyor anasını satayım ya"
Çalışma odasına girdiğimde masanın üzerindeki telefonu elime aldım. Ekranda yazan halil ismini beklemediğim için merakla telefonu açtım.
"Alo kaya merhaba rüzgar ben." içimden ne alaka diye geçirsem de gayet normal bir şekilde cevap verdim.
"Rüzgar, Bir sorun mu var?"
"Aslında evet. Ya ben seni gece gece rahatsız ettiğim için çok özür dilerim ama halil'i gelip alabilir misin?"
"Neden?"
"Biraz fazla kaçırmış. Ben de çalıştığım için onu eve bırakamıyorum"
"Sevgilini eve götürmemi mi istiyorsun yani?"
"Ne sevgilisi ya?" ne demek ne sevgilisi ya
"Haaa evet o mevzu. Evet evet zahmet olmazsa sevgilimi eve götürebilir misin?"
Ne kadar gevşek insanlar bunlar anasını satayım ya. Ben sarhoş sevgilimi başkasına emanet edeceğim öyle mi? yok daha neler diyerek kendi kendime düşünürken rüzgara cevap vermeyi ihmal etmedim.
"Tamamdır. Çıkıyorum şimdi evden" Dediğimde bir yandan da elimdeki kahveyi mutfak tezgahına geri koymuştum.
İkinci defa geldiğim barın içerisine girerken bu sefer içimde alışılmışlığın verdiği rahatlık vardı. Uzun koridordan içeriye girdiğimde gözlerimler etrafı taradım. Bar taburesinde kafasını masaya yaslayıp sızan adamı gördüğümde derin bir nefes verdim.
"Geri zekalı bok var sanki bu kadar içiyorsun"
Hızlı adımlarla yanına yürüdüğümde rüzgar da bakış açıma girmişti.
"Selam"
"Selam"
"Çok teşekkür ederim ya. Ben götürürdüm ama bir türlü izin alamadım. Senden de bahsediyordu arada sana haber vermek geldi aklıma"
Gevşek herife bak bir de sevgilisine benden bahsediyor anasını satayım. Ben nasıl bir ahir zamana düştüm ya
"Önemli değil elime yapışmaz ya"
Söylediğim cümlenin saçmalığıyla suratımı buruştururken hiç geri vites yapmadım.
"Eyvallah kardeşim"
Halil'in yanına oturup ilk bir dürtüklesem de hafif homurtular dışında hiçbir yaşam belirtisi göstermediği için derin bir nefes verdim.
"Kalksana ya bok vardı di mi bu kadar içtin"
"ALOOO"
"Allah bunun hesabını sorar"
Kolunu kaldırıp altına girdiğimde bir yandan da belinden tutuyordum.
"Kaç kilosun lan sen hiç de göstermiyorsun"
Barın çıkışına doğru yürürken bir yandan düşmesin diye sıkıca tutuyor bir yandan da bel fıtığı olmamak için dua ediyordum.
Arabanın yanına geldiğimizde Halil'in belinden sıkıca tutup, diğer elimi cebime atıp anahtarı çıkarttım. Arabanın kapısını açıp yavaşça koltuğa oturttum. Kapısını kapattığımda yavaşça doğruldum ve ellerimi belime götürüp derin bir nefes aldım.
Arabaya bindiğimde bir yandan kemerimi bağlıyor bir yandan da arabayı çalıştırıyordum.
"Kemerini bağla"
Hiçbir ses gelmeyince hatırladığım gerçekle suratımı sıvazladım.
Halil'in kemerini bağlamak için ona yaklaştığımda burnuma gelen içki kokusuyla suratımı buruşturdum.
"Bok gibi kokuyorsun"
Ana caddeye çıktığımızda bir yandan halili dürtüklüyor bir yandan da arabayı sürüyordum.
"Halil"
"hı"
"Halil"
"hııığ"
"Hay ben senin"
"Evini tarif edebilir misin?"
"hığ"
"EVİNİ DİYORUM TARİF EDEBİLİR MİSİN?
"Neden bağırıyosun ki"
"Evini tarif et hadi seni eve bırakacağım"
"Bilmiyorum ki"
"Ne demek bilmiyorum?"
"Ankara'da oturuyorum"
"HAY BEN SENİN YA" Derin bir of çekip sigara paketini torpidodan çıkarttım.
"Bize gidiyoruz o zaman"
Evin önüne geldiğimizde aynı şekilde Halil'i kucaklayıp asansörün önüne kadar taşıdım. Asansöre bindiğimizde hafif sendelemesine rağmen uyanık olmasının verdiği sevinç vardı üzerimde. Belim kopmuştu belim
"Burası neresi"
"Ankara"
"Ohaa ben de orada yaşıyorum" Bir yandan kapının kilidini açıyor bir yandan da halile gülüyordum.
"Hadi yaa"
"Evet benim de evim var"
Koluna girip salona doğru sürükledim. Koltuğa oturturken bir yandan da onunla çocukla konuşurmuş gibi konuşuyordum.
"Sen şimdi burada bekle ben sana yastık yorgan getireceğim tamam mı?"
Onaylar bir biçimde kafasını salladığında suratının şekline gülmeden edememiştim.
İçeriden yastıkları getirdiğimde salonda halili bulamadığım için etrafa bakındım. Açık pencereyi görmemle bir tık endişelenmem arttığı için evde bağırmaya başladım.
"HALİL"
"HALİL NERDESİN?"
Banyonun kapısının açılmasıyla eli yüzü su içinde olan halil bana sorgulayan bakışlarla bakıyordu.
"Ay kendini camdan attın sandım. Ödüm koptu"
"Atmadım"
"Teşekkürler"
"Neden"
"Suçlu damgası yedirmediğin için"
Alık gibi suratıma bakan çocukla dışımdan seslice "amaaan" dedim
"Boş ver gel hadi yat artık"
Elinden tutup onu sürüklüyorken bir anda diğer eliyle bileğimi tutmasıyla durdum. İki eliyle bileklerimi sarmış burnumun ucuna kadar girmişti. Bütün yüzü su içinde olan adamın bana doğru yaklaşmasıyla ne olduğunu anlayamadan dudaklarını sıkıca dudaklarıma bastırdı. Dudaklarıma değen ıslak dudakla olduğum yerde kaskatı kesilmiştim.
"İyi geceler"
Hiçbir şey olmamış gibi yanımdan geçip giden oğlana baktığımda hala şok içerisindeydim. Rüzgarı aldatmış olması bir yana beni, öpmesi bir yanaydı.
Ama en çok da böyle bir duruma düştüğüm için kendime üzülmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şahsına Münhasır (B×B)
Ficção GeralYarı Texting ve BXB kurgudur. "Kardeşim bu saatte dolmuş mu kalır çalışmıyorum in arabadan" diye bağırdı radyodan sesini duyurmaya çalışırken. Can havliyle "BAS GAZA" Dedim son sesimle. "Evet ismail yk bas gaza kardeşim şimdi iner misin arabamdan" ...