Kuzeyin ağzından
"Hayır abi diyelim ki kızını isteyen kişi senin çok güvendiğin birisi o zaman ne yapardın peki"
"Yine vermezdim"
"Abi niye vermiyorsun ki" Yavuz çırpınmaya devam ederken hafiften sırıttım. Ortalama 10 dakikadır hakan abinin aklına girmeye çalışıyor yine de hakan abi Nuh deyip peygamber demiyordu.
Çayımdan bir yudum daha alırken sohbet iyice koyulaşmıştı. Pencerenin önüne geçip cebimden sigara paketini çıkarttım. Bir yandan sigarayı yakıp bir yandan da dışarıyı izliyordum.
Kulağıma gelen kedi miyavlama sesi ile kaşlarım istemsiz olarak çatılırken gözlerim sesin geldiği yöne doğru döndü. Duvarın köşesine sinmiş bir şekilde suratıma bakarak miyavlayan kediyi görünce elimdeki sigarayı söndürüp pencereyi kapattım.
Masanın etrafında oturup sohbet eden adamlara bakıp, benden 4 yaş küçük olan sinana el hareketi yapıp yanıma çağırdım.
"Kardeşim seninle bir dışarı çıkalım mı"
"Olur abi bir sorun yok inşallah"
Bir yandan durağın arka tarafına yürüyor bir yandan da sinanla konuşuyordum.
"Yok kardeşim yok arka tarafta kedi gördüm yaralı gibiydi bir bakalım beraber" Onaylar biçimde kafasını salladığı sırada arka tarafa geçmiş kedinin önüne gelmiştik.
Duvarın dibinde sinmiş bir şekilde oturan kedi bizim gelmemizle korktuğunu belli edercesine yan tarafa doğru kaydı.
"Sinan"
"Efendim abi"
"Niye miyavlıyor"
"Bilemedim ki şimdi abi"
"Aç olmasın "
"Olabilir. Küçük bir şeye benziyor sen bekle ben hemen süt alıp geleyim" Deyip giden sinanın gitmesiyle içimdeki şüpheyi gidermek için telefonu elime aldım.
Grup sohbeti
STREÇLİ VE SADAGATLİ
Kuzey: Küçük bir kedi süt içerse ne olur
Kaya: Ne olur?
Kuzey: Soruyom işte aq ne olur
Kaya: O nasıl sorma şekli bilmece soruyorsun sandım amk
Midesini bozar süt hayvanın
Vermemeye çalış eğer başka şansın yoksa da
içerisine bolca su ekle
Kuzey: Ölmez di mi
Kaya: saçmalama aq
Tatmin olduğu cevapla telefonunu geri cebine yerleştirirken bir yandan da elinde sütle gelen sinana bakıyordu. Bir kutu sütü ve plastik tabağı gördüğünde kayanın dedikleriyle içini sıkıntı basmıştı.
"Sinan süte su ekleyelim aslanım" dediğinde sinan onu onaylayıp sütü kedinin önüne koydu.
"Abi benim şimdi dolmuşa çıkmam gerekiyor. Var mı benlik bir şey?"
"Yok kardeşim eyvallah sağ olasın" Deyip gitmesini izledi.
Arkasından gelen şapır şupur sesleri duyunca kediye doğru döndü. Köşede duran taşı çekip üzerine oturdu ve iştahla sütü içmesini izledi.
"Ayı gibi yedin valla hee"
"Bayağı acıkmışsın az daha beklesek durağın kolonlarını kemirecektin demek ki" Bir yandan kediyle konuşuyor bir yandan da kimse görmesin diye etrafına bakınıyordu.
"Neyse reis ben insanlık görevimi yaptım bundan sonrası sen de artık"
Ayağa kalkıp bir tur üstünü sirkeledikten sonra kedinin üzgün çıkan miyavlama sesiyle duraksadı. ilk defa duvarın kenarından ayrılıp ayaklarının dibine gelen kediyle afallamış ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. Bacaklarının etrafında dolanıp sürtünen kediyle içi bir hoş olsa da kedinin kalçasını görmesiyle bütün keyfi aynı anda kaçmıştı.
"Senin sorumluluğunu alamam ben" kedinin suratına bakmasıyla cümlesini devam ettirdi.
"Hiç öyle bakma bana " Birkaç saniye daha suratına bakıp derin bir iç çekti.
"iyi o zaman veterinere gidelim. Sonra sana bir aile buluruz olur mu" Cevap bekler gibi kediyle konuştuğunu fark edince güldü.
"Bekle burada izin alıp geleceğim. Eğer döndüğümde burada olmazsan şansını kaybedersin"
Kedinin suratına son bir kez daha bakıp içeriye yöneldi. Kısaca izin isteyip ceketini üzerine geçirdi. Cebinden telefonunu çıkartıp en yakın veteriner kliniğinin nerede olduğunu kontrol etti.
Kedinin yanına geldiğinde sabahtan beri aklına bile gelmeyen o sorunla karşı karşıya kaldı.
"Nasıl gideceğiz biz seninle?"
"Beni takip etsen olur mu" kediden hiçbir tepki göremeyince derin bir of çekti.
"Poşete girer misin?"
"Zaten başka şansın da yok gibi ama"
Kediyi orada bırakıp hızlıca içeriye girdi ve market poşetinin içerisini boşaltıp poşeti eline aldı. Aynı hızla duraktan çıkarken kedinin yanına geldi.
"Şimdi ben bu poşeti açacağım tamam mı sen de içine gireceksin" Poşeti nazikçe açıp kedinin yanına koyduğunda hiç bu kadar kolay bir şekilde içerisine gireceğini düşünmemişti.
Poşetin içine giren kediyle ilerlerken bir an elindeki poşette hayvan olduğunu unutup poşeti sallaya sallaya gitmeye başlamıştı. İçeriden gelen miyavlama sesiyle aniden duraksayıp poşeti kucağına aldı.
"kusura bakma ya ben seni unuttum bir an"
Arabanın önüne geldiklerinde kediyi nazikçe ön koltuğa oturttu. Kendi de şoför koltuğuna oturduğunda arabayı hareket ettirdi. Bir süre sonra kedinin sesi kesildiğinde merakla ona döndü uyuduğunu görünce derin bir nefes verdi.
Veterinerin önüne gelmiş elinde poşetle içeriye girmişti. Resepsiyondaki kadın ilk başta şaşkınlığını gizleyemese de daha sonrasında kendini toparlayıp konuşmaya başladı.
"Beyefendi kediyi neden poşete koydunuz?"
"Buraya getirebilmek için" Kadın suratına son derece anlamsız şekilde bakınca açıklama yapmak için konuşmaya başladı.
"Sokakta buldum. Kalçasında yara izi vardı ben de o yüzden getirdim" dediğimde anlamış olacak ki başını salladı.
"Buyurun lütfen ilk önce kayıt yapalım"
Birkaç temel bilgiyi doldurduktan sonra gelen soruyla duraksadım.
"Kedinizin ismi nedir?"
"Bilmem ki ona sorun"
"Anlayamadım?"
"İsmi yok hanımefendi dedim ya sokaktan buldum diye?"
"O zaman isimsiz diye kayıt açıyorum" Kafamı onaylarcasına salladım. Neden bilmiyordum ama isimsiz diye kayıt yapılmasına aşırı üzülmüştüm. Elimdeki poşete bakmaya başladığım sırada içeriden çıkan veteriner hekiminin benim ismimi seslenmesiyle kafamı kaldırdım.
"Kuzey tekin?"
Göz göze geldiğimizde ikimizde de belli olur nitelikte şaşkınlık vardı
"İsmail Yk?"
"Bas gaza?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şahsına Münhasır (B×B)
General FictionYarı Texting ve BXB kurgudur. "Kardeşim bu saatte dolmuş mu kalır çalışmıyorum in arabadan" diye bağırdı radyodan sesini duyurmaya çalışırken. Can havliyle "BAS GAZA" Dedim son sesimle. "Evet ismail yk bas gaza kardeşim şimdi iner misin arabamdan" ...