Özgür: Ya abi diyorum ki
Bu gece çıkalım kafaları güzel bi dağıtalım
Ne diyosunuz?
Kuzey: PAVYON!
Kaya: Ben ölmedim daha pavyon falan olmaz
Bir jazz bar buldum geçenlerde blogda
Oraya gidelim
Kuzey: AMA PAVYON
Kaya: HAYIR DEDİM
Kuzey: Sizin eğlence anlayışınıza şıçayım ya
jazz bar ne anasını satayım
Ankarada oturuyorsun sen
2 seçeneğinin olması lazım pavyon ya da gay bar
ki tercihim PAVYONDAN yana olurdu
amına koduğumun entel feridunu seni jazz barmış
akşama işim bitince geçerim yanınıza
Özgür: Alkol varsa mekan fark etmez bana ben şu an sadece içmek istiyorum
Kaya: Gören de aşk acısı çekiyorsun sanacak anasını satayım ya
Kaya yazıyor..
kaya çevrimiçi
Kaya: LAN ÖZGÜR
Kasvetli ara sokakların birisinden daha geçerken elimizdeki konuma son yarım saattir boş boş bakıyorduk. Barlar sokağını talan etmemize rağmen elimizdeki konumu bulamayınca tamamen spontene takılmaya karar vermiş etrafa bakınarak mekanı arıyorduk.
"Kaya burası olmasın?" kafamı telefonumdan kaldırıp jazz bar yazan tabelaya baktım.
"Ulan sonunda anasını satayım ya"
"Kuzey söylenmeyi keser misin artık söz seni karıya götüreceğim kardeşim yeter ki bu gece sus" diyen özgürle onu onayladım. Kapıdaki badigartlara selam verip içeriye geçtiğimizde tam nasıl bu kadar kolay içeriye girebildiğimizi düşünüyordum ki özgür benden önce davranıp bütün şaşkınlığını ortaya serdi.
"Harbi elit yer sanırım baksana abi at gibi 3 erkeği yanında kadın olmadan içeriye aldılar" dediğinde kafamı salladım.
"Herhalde elit yer kardeşim ben buldum burayı unutma" Hafif kıkırdayarak kuzeye baktım.
"Beni birileriyle karıştırma" Cümlem bittiğinde uzun, mavi ışıklı koridor bitmiş müzikli alana giriş yapmıştık. Yüzümdeki sırıtış yavaş yavaş solarken, Adeta 1900'lerden kalmış mahzene benzeyen mekanı süzdüm.
"Gerçekten de hayatımda gördüğüm en elit yer amınakoyim" diyen kuzeye baktığımda o da şok içerisinde etrafta gülüşerek sohbet edip, kahkaha atan erkek sürüsüne bakıyordu.
"Vallahi ne yalan söyleyeyim kaya kırk yıl düşünsem bizi gay bara getireceğini düşünmezdim" diyen özgürle sonunda kendime gelmiştim.
"Yanlış yere girdik herhalde benim mekanın içi fotoğraflarda böyle gözükmüyordu zaten" Son çırpınışlarımı verirken bar taburesinde oturmuş barmenle sohbet eden tanıdık sima ile yerimde kaskatı kesildim.
"Ne alaka lan" kendi kendime söylenmem ile özgür ve kuzey de bana baktı. Sorgulayan bakışlar atmalarına rağmen tek kelime edemeyip öylece bakakalmıştım.
Barın girişinde durup şaşkınlıkla etrafı izleyen üç alık gibi durduğumuz için birkaç bakış bize dönmüş 'ne yapıyor bu geri zekalılar' bakışları atmışlar ve önlerine geri dönmüşlerdi.
"Çık çık çık " bir anda otel müdürünün beni burada görmesini istememekle dolup taşan aklım ne yaptığını bilmez bir şekilde kaçmaya odaklanmıştı.
"Ne oldu birden lan niye betin benzin attı"
"ABİ SORGULAMA ÇIK ÇIK" dediğimde sesim birazcık fazla çıkmış olacak ki yine birkaç bakış bize dönmüştü. Ama bu sefer o bakışların içerisine bir çift sorgulayan müdür bey gözü de katılmıştı.
O anın verdiği adrenalin patlamasından çocukları arkamda bırakıp kaçmaya çalışırken uzun koridora boylu boyunca serilmiş kırmızı halıya takılıp götümün üzerine düşmüştüm. Mahzene kırmızı halıyla girmek kimin fikriydi bilmiyordum ama bu saatten sonra en büyük düşmanım oydu.
"AAAAĞĞHHH" Ağzımdan çıkan çığlığın daha fazla beni deşifre etmesine mi yoksa götümün sızlamasına mı ağlasam bilemediğim için ikisine birden ağlamaya başladım.
Yerde götümü tutup ağlarken kuzey ve özgür transtan yeni çıkmış gibi yanıma koşup kollarımdan tuttu.
"ayy kaldırma dur dur acıyo" ben kıvranırken müdür bey de yanımıza gelmiş herkes gibi bize bakıyordu.
Kuzeyin kendi kendine "çanağı kırdı yemin ederim" demesine daha çok ağlarken utançtan yüzümü kapatıyordum. Özgür bunu anlamış olacak ki sabahtan beri uğruna kıçımı kırdığım cümleyi kurdu.
"Tutun bana kalkıp gidelim"
Yavaşça başımı sallayıp kızarmaktan mosmor olan suratımla müdür beye son kez baktım. Suratında garip bir bakışla bakarken özgürle kuzeyin kollarına yaslanıp mekandan çıktım. Ya da çıkmaya çalıştım.
Halil'in ağzından
Rüzgarın aşk acısını dinlemeye geldiğim barda kıçını tutarak ağlayıp mekandan ayrılan kayayı görmeyi beklemediğim için hayatımın şokunu yaşıyor gibiydim.
"Kimdi o? tanıyor musun" rüzgarın sorusuyla kafamı salladım.
"Hani anlatmıştım ya otelde delinin tekiyle karşılaştım diye oydu işte" dediğimde kafasını salladı.
"Daha önce gördün mü buralarda hiç" dediğimde olumsuz anlamda kafasını salladı.
"Yok zaten biliyorsun buraya gelen kişiler müdavim hep. Birisinin önermesiyle falan gelmiştir. Zaten kendisinin de bulabileceğini zannetmiyorum" dedi bir iki saniye bekleyip aklına bir şey gelmiş gibi hızlıca kafasını kaldırıp sırıttı.
"Sen neden merak ettin ki buraya daha önce gelip gelmediğini" dediğinde dumura uğramıştım.
"Neden merak edeyim rüzgar insan gibi soru soruyorum şurada"
"Tamam kardeşim neden yükseliyorsun sakin ol" alaycı bir şekilde konuştuğunda telefonumu cebime atıp kalktım.
Tezgahın arkasındaki rüzgara sessizce bir süre baktım içsel olarak durumu normalleştirdikten sonra derin bir nefes aldım.
"Rüzgar sen bu çocuğun numarasını bana bulabilir misin?" sıkıntılı bir nefes verdim
"Yani.. kayanın numarasını" elindeki içkiyi yan tarafa uzatıp sırıtarak bana döndü. çok fena dile düşmüştüm biliyordum ama içimden bir ses bu yaptığımın en doğrusu olduğunu söylüyordu.
"Ayıpsın akşama hallederim"
"Eyvallah"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şahsına Münhasır (B×B)
General FictionYarı Texting ve BXB kurgudur. "Kardeşim bu saatte dolmuş mu kalır çalışmıyorum in arabadan" diye bağırdı radyodan sesini duyurmaya çalışırken. Can havliyle "BAS GAZA" Dedim son sesimle. "Evet ismail yk bas gaza kardeşim şimdi iner misin arabamdan" ...