Kaya'nın bakış açısından
"Bence bu eser insanın içindeki yalnızlığın dışa vurumunu simgeliyor"
Yanıma gelen adama döndüğümde Halil'i görmeyi beklememenin verdiği şaşkınlıkla ona bakıyordum.
"Ne işin var senin burada?"
Haddinden yüksek çıkan sesimle etrafı kolaçan ettiğimde göz göze geldiğim insanlara kısa bir baş selamı verip yeniden karşımdaki adama odaklandım.
"Arkadaşımın sergisi. Asıl ben seni gördüğüme şaşırdım"
"Nedenmiş o?"
"Bilmem böyle bir tabloyu incelemen şaşırttı sadece"
"Ben şaşırmadım açıkçası tabloya baktığında gerçekten insanın içindeki yalnızlığı mı görüyorsun?"
"Ne görmeliyim tam olarak?" Kaşları çatık bir şekilde tabloyu inceleyen adama döndüğümde hafifçe gülümsedim.
"Çok basit. İnsanın doğası bu"
"İnsanın doğasında yalnızlık yok mu?"
"Bence insanın doğasında en çok yalnızlık var zaten. Yani kalabalıkların içerisinde kendi benliğinle var olabilmek ya da olamamak. Aslında tüm mesele bundan ibaret"
Kurduğum cümleyle derin bir nefes alırken göz ucumla yeniden halile döndüm.
"Eğer kendi benliğinle var olabilirsen seni sen olduğun için önemseyen, seven ya da seni sen olduğun için sevmeyen, ötekileştiren insanlarla karşılaşırsın. ki bence bu oldukça dürüst bir seçenek
Ama eğer kalabalıkların içerisinde kendi benliğinle var olamazsan dışarıdaki kalabalık seni aciz hissettirir. Kalabalıkların içerisinde yalnız bir başına kalır ya da kalmak istersin.
Yani diyeceğim o ki zaten ikisi de yalnızlıkla ilişkili. Asıl mesele yalnız olmaktan korkmayıp kendin olabilme cesaretini gösterebilecek misin? Yoksa dışarıdaki sürü sesinin halüsinasyonuna kapılıp kendini hak etmediğin bir yalnızlığa mı sürükleyeceksin?"
Bir süre suratıma bakan adam ellerini cebine sokarak tamamen bana döndüğünde kafası karışmış gibiydi.
"Çok büyük bir genelleme bu. Yani insanın bu hayattaki asıl amacının kendini kanıtlamak olduğunu düşünmek delilik gibi geliyor kulağa"
"Bilmem. Öyle mi ?"
"Evet insan gibi karmaşık bir varlığı iki üç seçenekle kısıtlamak doğru gelmiyor"
"İnsanın temelinde ego, benlik bilinci vardır. Yani zaten yaptığımız her şey bir nevi benliğimizi bulmak için değil mi?"
"Benliğini bulduğun için kalabalıklardan soyutlandığını mı söylüyorsun yani?"
"Herkesin çekinceleri vardır Halil."
Cümleme devam etmek üzereyken yanımıza gelen kadınla ikimizin de bakışları ona çevrilmişti. Son derece neşeli bir şekilde Halil'in koluna girmesiyle gözlerim ilk önce birleşen kollarına daha sonrasında da Halil'in gözlerine değmişti.
"Tablo hakkında sohbet mi ediyordunuz?"
İlk önce Halile daha sonra da bana bakarak sorduğu soruya cevap vermek yerine anlık olarak tabloyu kırmak istiyordum.
En sahici gülümsememi dudaklarıma takınırken konuşmaya başladım.
"Sezin hanım gerçekten bayıldım. Bütün eserler şahane duruyor"
"Geldiğiniz için çok mutluyum Kaya bey kitaplarınızı okumak beni her zaman iyi hissettirmiştir."
Tamam belki de o kadar kötü bir kadın değildi.
Birkaç kelime sohbet ardından ikisi kendi arasında gülüşmeye başladığında sessizce yanlarından ayrıldım. Serginin çıkışına doğru yürürken keyfimin kaçtığını iliklerime kadar hissediyordum.
Valenin arabamı getirmesini beklerken adımın seslenilmesiyle arkama döndüm. Şu an en son görmek istediğim insan bile değildi gelen kişi.
"Neden apar topar gittin"
"Neden gitmeyeyim Halil?"
"Bir şey mi oldu?"
"Oldu ya vallahi oldu burama kadar geldi artık"
Ellerimi boyumun hizasına getirirken insanların bize baktığını görmemle Halil'in kolundan tutup otelin arkasına sürükledim.
Artık kendi başıma bu hissi yüklenmek istemiyordum. Söyleyip kurtulmak en iyisiydi. Zaten en kötü ne olabilirdi ki? hiçbir şey.
"Çıkma abi karşıma neden her yerden çıkıyorsun?
Delirdim artık ya yemin ediyorum ki delirdim
Ama sen yediğin bokun farkında bile değilsin"
"Anlamıyorum ki seni bu kadar sinirlendirecek ne yaptım?" Ne bok yediğinden haberi olmadığının kanıtı olan şaşkın gözleri üzerimde dolanırken daha da sinir oluyordum.
"Hatırlamıyorsun lan hatırlamıyorsun kazık kafalı
Hiç aklımda yoktu böyle saçma sapan bir şey
GELDİN GERİZEKALI GİBİ ÖPTÜN BENİ
BÜTÜN BENLİĞİNİ ZORLA SOKTUN ZİHNİME
Şimdi de hiçbir bok hatırlamıyorsun
İçemiyorsan içme lan bir daha
Ya da adam gibi yediğin boku hatırla
Sorumluluk al lan biraz yavşak "
Kurduğum cümlelerle anlık olarak kuş gibi rahatlasam da bir yanım gelecek olan tepkiden aşırı derecede çekiniyordu.
Bir şey demesini bekler bir biçimde ona bakarken arka tarafımızdan gelen video kapatma sesiyle ikimiz de o tarafa dönmüştük.
Panikle kaçan kapüşonlu adamı gördüğümde dizlerimin bağı çözülmüş gibi hissediyordum. Ellerimin titremesine aldırış etmeden adamı işaret ettim.
"Siktir siktir Halil!"
"Halil bir şey yap videoya çekti"
Halil'in anlık olarak girdiği şoktan çıkıp adamın arkasından koşmasıyla kaldırıma çökmem bir olmuştu.
İlk kez kendimi açma cesareti göstermişken içimdeki fırtınayı bütün Türkiye'nin dalga malzemesi yapmasına izin veremezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şahsına Münhasır (B×B)
General FictionYarı Texting ve BXB kurgudur. "Kardeşim bu saatte dolmuş mu kalır çalışmıyorum in arabadan" diye bağırdı radyodan sesini duyurmaya çalışırken. Can havliyle "BAS GAZA" Dedim son sesimle. "Evet ismail yk bas gaza kardeşim şimdi iner misin arabamdan" ...