Aşağı düşerken beni tuttan o ela gözler...
Kalbimdeki sızıntı büyük bir zelzeleye ortaya çıktı. Küçük yaşta büyüyüp büyüdüğümde her şey anlamsızlaştı. Bir anda beni tutup çeken o eller bir daha ansızın karşıma çıktı. Kader de tam böyle bir şeydi.
...
Bu adam neden her yerde?! Bi salsa ya beni! Ailemle bile rahatça kavga ettirmiyor
"Yusuf ağam, dün gece cahilce yaptığı sorumsuzluğun hesabımı soruyorum!" Dedi dedem ama sesi birden azalmıştı!
"Siz kimsiniz ki parmağımda benim yüzüğüm olan birine hesap soruyorsunuz! Benleydi! Sizin benim ve sözlümün namusu hakkında şüpheniz mi vardır?! Bu kıza çıkan sesi keserim Kürşat ağa bilesin!"
Yüzüğün normalde takılı olduğu elimi diğer elimle kapttım. Teyzeme baktım
"Arabada yok." Dedi sessizce
"Özür dilerim ağam" dedi dedem
"Yüsra'ya edilen hakaret bana edilmiş sayarım! Kendinize gelin!" Dedi
Selim geldi yanıma
"Vurduysa söyle de gözümü kırpmadan vuralım" dedi
"Vurmadı"
"Kızım koruma şunu."
"Vallah vurmadı. Ne diye yalan söyleyim? Uzatmayın zaten konuyu! Hadi kapatalım"
"Tokat atacaktı ben önüne geçtim" dedi Beren
"Sana dokundu mu?" Dedi Selim, Beren'e dönerek
"Yok abi"
"Tamam, iyi iseniz sorun yok" dedi
Yusuf bize bakıyordu.
"Sorun var mı Selim ağa?" dedi
"Yoktur!" Dedi Selim
"Tamam, o zaman kızları da al çıkalım"
Nereye lan?
"Banu yukarıda haber vereyim." Dedi Beren
"Selim ben mezarlıktan geliyorum. Hiç halim yok"
"Ağa demiş, sözünün üstüne söz mü söylenir?"
Evet.
"O zaman bekleyin. Odama gideyim bi"
"Git, bekleriz"
Odama çıkıp bej tonlarında bir elbise giyip rimel sürdüm. Ayakkabılarımı değiştirip saçımı at kuyruğu yaptım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kapıyı açtığımda Berenle karşılaştım.
"Oo eniştem beyle gece kaçamağı?" Dedi
"Seni döverim Beren! Yıllarca dövmedim şimdi döverim!"
"Dayak yiyeceğimi bilsem bile ben bunla dalga geçerim"
"Beren! Hoşt ya"
Merdivenler geldiğimde iki kendini ağa ilan eden kişi kapıda dikilmişti.
