...
Hikmet: "Hayır olsun bu gece her şey üst üste geliyor. Allah'ım sen koru! Kızım biliyorum çok üzgünsün ama sana bir şey olmadı ya çok şükür arkadaşın da iyiymiş."
Mahir: "Esma güzelim, kendine gel beni korkutuyorsun."
Esma bir şey demeye fırsat bulamadan, telefonuna gelen yanan evinin görüntülerinin olduğu videoyla beraber daha fazla dayanamadı ve ağlamaya başladı. Mahir ise, hiç düşünmeden ona sarıldı. Aynı görüntüler o anda Yavuz'a da gitmişti.
Süreyya: "Nasıl bir gece yaşıyoruz, neler oluyor böyle her şey üst üste geldi. Ben Helen'i arayacağım." Diyerek,
Süreyya: "Evet, benim Esma iyi değil neler oluyor yangın nasıl çıkmış."
Süreyya: "Anladım, tamam Esma yarın gelecekti zaten ama bu durumda ne olacak şu an bilmiyorum tabii senin kalacak yerin var mı?"
Süreyya: "Tamam anladım, dikkat et kendine haberleşelim tekrar bize de bilgi vermeyi unutma lütfen çok geçmiş olsun."
Hikmet: "Ne olmuş, nasıl olmuş kızım anlatsana?"
Süreyya: "Yeni bir şey yok baba, sabah daha doğru bilgiler verebilirlermiş. Henüz belli değilmiş. Helen arkadaşında kalacak bu gece böyle yani o da çok üzgün." Esma'nın yanına giderek arkadaşına sarılmıştı. "Canım benim, üzülme her şey yoluna girecek."
Esma: "Girmeyecek, evim yandı. Her şey yok oldu. Helen'e bir şey olabilirdi. Bu nasıl bir kâbus Süreyya?"
Süreyya: "Canım, biliyorum çok üzgünsün anlıyorum ama siz iyisiniz Helen iyi sen de ya evdeyken olsaydı ya size bir şey olsaydı. Çok üzgünüm Esma..."
Mahir: "Süreyya doğru söylüyor hayatım biraz daha sakin olmaya çalış. Yarın gidiyoruz zaten her şeyi öğreniriz. Ben yanındayım merak etme!"
Esma: "İyi ki yanımdasın, iyi ki yanımdasınız. Siz olmasaydınız ne yapardım hiç bilmiyorum."
Münevver: "Canım kızım gel buraya, diyerek esmaya sarıldı. Biz buradayız esma her zaman ne gerekiyorsa yapmaya hazırız!"
Hikmet: "Yarın sizinle geliyorum ben de Ahmet bana da bilet al hemen."
Ahmet: "Tamam baba, hemen ayarlıyorum."
Esma: "Gerek yok, Hikmet amca Mahir zaten gelecek, ayrıca sizin de başınızdaki belayı, çözmeniz lazım sana burada ihtiyaç olabilir."
Mahir: "Esma haklı, aslında ben de gitmeyi ertelemeyi düşünüyordum, bu geceden sonra bana ihtiyacınız olabilir diye ama şu an gitmem gerek beni anlıyorsunuz değil mi?"
Ahmet: "Baba Mahir haklı, bu işi çözmemiz lazım. Ben de gidemem kahretsin sıkıştık kaldık burada!"
Süreyya: "Ben giderim. Ben sizinle gelirim canım, seni yalnız bırakmayacağım. İtiraz kabul etmiyorum! Babam yalnız değil, bizimkiler yanında zaten."
Esma: "Olmaz Süreyya, senden aileni bırakmanı isteyemem böyle bir durumda hem de!"
Süreyya: "Sende, bizim ailedensin Esma! Geliyorum dedim. Abi bilet?"
Ahmet: "Tamam canım hallediyorum. Mahir, yarın kaçtaydı uçağınız?"
Mahir: "Saat 2.30 da Süreyya emin misin canım?"
Süreyya: "Evet eminim Mahir abi. Hem benim evi, tamamen kapatmamıştım biliyorsunuz Esma oraya geçebilir."
Hikmet: "Gelsin Mahir, benimde içim daha çok rahat eder."
Herkes çok üzgündü, neler döndüğünü kimse anlayamamıştı. Süreyya'nın da Paris'e gitmesine karar verilmişti. Ahmet biletini almıştı bile ve aynı uçakta yerde bulmuştu. Kimse de uyku namına bir şey kalmamıştı. Herkes odasına çekilmişti. Esma ve Mahir için de misafir odası hazırlanmıştı. Süreyya Yavuz'a acil olarak Paris'e gitmesi gerektiğine dair, olanları da kısaca anlatarak bir mesaj atmıştı. Yavuz, uyumuyordu ama mesaja bilerek cevap vermemişti. Zor geçen bir gecenin sabahında herkes kahvaltı da bir araya gelmişti. Yavuz, sabah Süreyya ile konuşmak için evlerine gelmişti. Yavuz'un bu sabah ziyareti ile evdekiler şaşırmıştı. Ancak Süreyya gece olanlardan bahsettiğini açıklamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE VE SANRI
General FictionHiçbir karşılaşma rastgele değildir. Bazı yollar öylesine kesişmez; onlar, ustalıkla çizilmiş bir kaderin tuzağıdır. Yavuz Selim, soğukkanlı, tehlikeli ve kusursuz bir manipülatör. İstanbul'un yeraltı dünyasında söz sahibi, uluslararası işlerin per...