Yeni bölüm geldi bonjuklar. Bu bölümde bir miktar +18 bulunabilir. Okumak istemeyen atlayabilir. Bilginize sunulur:) Hadi bakalım oy ve yorumlarınızı bekliyorum. *0*0*0
Aslında iki bölüm atacaktım ama kelime sayısı 10k geçtiği için fazla geleceğini düşündüm. bir daha ki bölümde fena dağılacağız şimdiden söyleyebilirm. Bakalım bizi kim toplayacak:((
ILIK GECE
Yemekten sonra, Gökbey ve Süreyya birlikte Gökbey'in evine gitmek üzere yola çıktılar. Arabanın içi, ikisinin de kalplerinde biriken özlemle doluydu. Gökbey, direksiyonu tutarken Süreyya ona doğru hafifçe eğildi, gözleri parlıyordu.
"Seni çok özledim." dedi Süreyya, sesi yumuşak bir melodi gibi geliyordu.
Gökbey, gülümseyerek yanıtladı. "Ben de seni özledim. Bir hafta boyunca aklımda sürekli sen vardın. İşe odaklanmaya çalışmak benim için biraz zorlayıcıydı."
Süreyya, başını hafifçe eğerek, "Bunu duymak çok güzel. Ben de seninle olduğum her anı düşündüm." dedi, hafifçe gülümseyerek.
Gökbey, yanıt olarak gözlerini yolda tutsa da, gülümsemesiyle ne kadar mutlu olduğunu belli ediyordu. "Biliyor musun, Mihre 'nin düğününde beni ilgilendiren tek kısmı seninle dans etmek..."
Süreyya, bu sözlerle kalbinin hızlandığını hissetti. "Gerçekten mi? Seninle dans etmek harika olacak. Belki herkesin gözleri üzerimizde olacak ama benim gözüm sadece senin üzerinde olacak."
Gökbey, onun sözlerini duyunca hafifçe gülümsedi ve bir elini Süreyya'nın eline koydu. "Beni her zaman bu kadar mutlu edebilecek başka biri olmadığını, sen yanımda olduğunda her şeyin daha güzel olduğunu biliyorum."
Süreyya, Gökbey'in elini sıkıca tuttu. "Bunu bilmek güzel. Ama bu kadar yoğun bir hayatı nasıl sürdürebileceğimizi merak ediyorum. Sürekli tehlikelerle doluyuz. Gökbey ben çok üzgünüm daha önce sana yaptıklarım çok düşüncesizeydi ve aptalca davrandım. "
"Sevgilim bunu aşmıştık. Dinle bak,-" derken Süreyya sözünü kesti.
"Hayır sen beni dinle!" dediğinde, Gökbey bakışlarını anlık ona çevirdi. Süreyya devam etmek için derin bir nefes aldı ardından, "bana ne oldu bilmiyorum. Aklımdan ne geçiyordu bilmiyorum. Senin beni alda—" devamını getiremedi. Sustu, sonra tekrar konuşmaya başladı. "Yani bunu yapabileceğini düşünmem affedilir gibi değil. Bu yüzden kendime çok kızgınım sen de öfkelisin biliyorum." dedi, sesi kulağa fazlasıyla üzgün geliyordu.
"Süreyya-"
"Hayır öylesin olmalısın da... Ben sanırım aşırı stres altındayım ve bu stres bu denli saçmalamama neden oldu. Bilmiyorum belki de başka bir şey var ama sana bunu yapmamalıydım. O kadının kim olduğunu bana söylemene rağmen hem de! Yine de onu yanında görmeye tahammül edemedim. Üzgünüm, ben sanırım... Ben kıskançlığımdan deliye döndüm. Çünkü orada ki tavrım ve yaptıklarım hiç benlik değildi ve bu yüzden biraz utanıyorum." dediğinde, Gökbey kahkaha ile gülemeye başladı.
Süreyya ise ona hayretle baktı. "Sen neye gülüyorsun acaba? Ben burada deli gibi çırpınıp kendimi açıklamaya çalışıyorum. Sen gülüyor musun? Çok ayıp!"
"Süreyya, sevgilim, canımın içi, kıskançlıktan gözün döndü demek." dedi, çapkın bir şekilde bakarak ve gülerek.
"Konumuz o değil." dedi, Süreyya sesini bir tık yükselterek.
"Ama nasıl? Sen az önce öyle söyledin."
"Söyledim. Tamam ama esas konumuz o değildi. Gülmesene hala gülüyorsun." dedi, Gökbey' in omuzlarının hafifçe sarsıldığını görerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE VE SANRI
Ficção GeralHiçbir karşılaşma rastgele değildir. Bazı yollar öylesine kesişmez; onlar, ustalıkla çizilmiş bir kaderin tuzağıdır. Yavuz Selim, soğukkanlı, tehlikeli ve kusursuz bir manipülatör. İstanbul'un yeraltı dünyasında söz sahibi, uluslararası işlerin per...