****Merkez
Ekip merkeze dönmüştü. Gökbey, çökertme operasyonu ile ilgili başkana raporunu sunmuş bazı yarım kalan işleri tamamlamak için üzerini bile değiştirmeden toplantı odasına geçmişti.
Zekeriya: ''Hoş geldiniz efendim!''
Gökbey: ''Hoş bulduk Zekeriya, ne durumdayız?''
Zekeriya: ''Yasin, Süreyya ile ilgilendi. Hiçbir şey hatırlamıyormuş. Ekipleri gönderdik bombayı temiz bir şekilde aldılar. Şu an incelemede. Nubar ve diğer ikisi sorgu odasındalar. Nubar, için yurt dışı istihbaratla çoktan iletişime geçildi. Muhtemelen, operasyonun sağlığı açısından orada ölü gösterilecek ama net değil bilgi verecekler. Süreyya'ya verilen ilacın araştırılması için de delilleri topladılar. Onlar da incelemede. Yalıya sızdığınıza dair görüntüler de yok edildi.''
Gökbey: ''Anlaşıldı Zekeriya.''
Bu sırada yüzünü ovuşturuyordu. Her şey çok ani olmuş hızlı bir operasyon gerçekleştirmek zorunda kalmışlardı. Neyse ki operasyon başarılıydı bundan şüphesi olduğundan değildi elbette, yine de kafasını kurcalayan birkaç şey yok değildi. Lenslerinden rahatsız oldu birden onları çıkarmaya bile vakit bulamadan buraya geçmişti. Böyle özel istekleri olmazdı ama ilk defa, Zekeriya'dan odasından lens kutusunu getirmelerini istemişti. O lenslerinden kurtulmaya çalışırken,
Nihat: ''Zor bir operasyondu ha?''
Mustafa: ''Herkes için zor mu bilemem, ama benim için öyleydi abi.''
Yaman: ''Vallahi ben Nubar' da birazcık zeka vardır sanıyordum, ama yanılmışım. Yasin hiç zorlanmadı adamı indirirken!'' Dedi gülerek,
Aziz: ''Bu iltifatını Yasin' e de ilettin mi? Oysaki Süreyya'ya da iltifat etmemiz lazım! Ne de olsa o da, seni indirirken zorlanmadı.'' Yamanla uğraşmak için güzel bir fırsattı asla kaçırmazdı bunu. Gülme sesleri geldi aynı anda!
Yaman:'' Kes lan sesini! Başlarım senin iltifatına şimdi! Süreyya başkaydı izin verdik kıza herhalde!''
Nihat:'' Ben, pek öyle görmedim ama izlediğim görüntülerde de neyse öyle diyorsan paşam!''
Zekeriya: ''Kusura bakma ama yaman, buna daha bir 6 ay daha gülerim ben! Zaten operasyon sırasında Gökbey, sana Süreyya' dan uzak dur dediğinde ipler koptu bende! Hala gülüyordu. Nihat' ta onu destekledi.
Nihat: ''He ben şahidim öyle yapmıştır!''
Yaman: ''Tahminen ne zaman biter bu sıkıcı muhabbetiniz. Konuşacak daha önemli şeyleriniz yok mu abi sizin artık beni bir salın ya!''
Aziz: ''Oğlum ne kızıyorsun? Sen açtın konuyu!''
Yaman: ''Kim açmış sıçtığımın konusunu lan, ben mi açmışım! Yuh sana! Sen iyice yanar döner, oldun Aziz! Hem ben rövanşımı alırım Süreyya' dan siz rahat olun!''
Mustafa: ''Ne rövanşı lan! Sıktırma ayağına bana burada şimdi. O kıza kim dokunmaya kalkarsa vallahi de billahi de beni bulur karşısında! Demedi demeyin de.''
Gökbey:''Mustafa! O zaman sen git hazırlan. Hatırlarsan sana yatta bir şey demiştim. Nubar'ı sen sorgulayacaksın. Ben de izleyeceğim! Göster bakalım marifetlerini!''
Nihat: ''Beyler hazırlanın, güzel bir film izleyeceğiz!''
Mustafa : ''Emredersiniz efendim! Ben üzerimi değiştireyim o zaman, şimdi kan falan olur neme lazım takım güzel.'' Dedi gözleri parıldıyordu,
Yaman: ''Anladık, bu defa öfkeni, kendine değil, Nubar' a kusacaksın!''
Aziz: ''Böylesi daha zevkli olacak inan bana! Efendim biz ne yapıyoruz!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE VE SANRI
Ficción GeneralHiçbir karşılaşma rastgele değildir. Bazı yollar öylesine kesişmez; onlar, ustalıkla çizilmiş bir kaderin tuzağıdır. Yavuz Selim, soğukkanlı, tehlikeli ve kusursuz bir manipülatör. İstanbul'un yeraltı dünyasında söz sahibi, uluslararası işlerin per...