Cem, üzerine boca ettiği babasının pahalı parfümünü koklayıp dururken bunu Ceyda'nın beğenip beğenmeyeceği hakkında düşünüyordu. Üç 'r'li erkek kokan parfüm Cem'e kendini iyi hissettirirken bugün yüzüne güneş kremi de sürmüştü. Hem Ceyda geçenlerde güneş kremi sürmenin herkesin cildi için ne kadar önemli olduğunu söylemiş olduğu hem de Cem artık daha bakımlı olmak istediği için kendine güneş kremi almıştı. Kırık beyaz keten pantolonunun paçalarını katlamıştı ve lacivert kısa converse ayakkabılarını giymişti. Üzerinde bej bir tişört ve ince, lacivert bir gömlek vardı. Asıl detay bileğine taktığı bileklikti çünkü bunu ona Ceyda vermişti. Kalın ipin ortasında sallanan ağacı çok seviyordu Cem. Böyle minimal hediyeler hoşuna giderdi. İlk aldığı zaman o kadar önemsememiş olsa da şu an onun için çok kıymetliydi.
Karşıdan gelen Ceyda'yı gördüğünde saçlarını geriye doğru taradı ve telefonun ekranından kendisine baktı. İyi görünüyordu, her zamanki gibi.
'Ceem!' diye seslenen Ceyda, kalabalık caddede kendini belli ederken Cem de ona el salladı. Kot şort ve beyaz tişört giymişti. Ayağında yazlık ayakkabıları, sırtında kendisi gibi minik çantası vardı.
'Niye koşturup duruyorsun?' dedi Cem yan yana geldiklerinde. Ceyda omuz silkti.
'Ne bileyim, seni görünce heyecanlandım.'
Ceyda aklına ne gelirse çekinmeden söyleyen biriydi ve bu Cem'in hoşuna gidiyordu. Ayrıca kendisine olan ilgisi hâlâ devam ediyor muydu bilmese de Ceyda için herhangi bir arkadaştan öte olduğunu biliyordu.
'Çok sıcak, erimeden yiyelim dondurmalarımızı.' dedi Cem'in koluna girerek. Dün dondurma yemek için anlaşmışlardı. Artık boş vakitlerinde sık sık beraber takılıyorlardı.
Beraber yürümeye başladıklarında Cem bileğini Ceyda'ya doğru uzattı.
'Bak.' dediğinde Ceyda bileği tuttu ve kocaman gülümserken kendi bileğini de kaldırıp Cem'inkinin yanına koydu.
'Ben hep takıyorum.' derken ne kadar heyecanlı olduğunu fark etti Cem. Ceyda bu bilekliklere fazlasıyla değer veriyordu demek ki.
'O zaman ben de takarım hep.' dediğinde, Ceyda şaşkınca ona baktı.
'Takar mısın cidden? Sevdin mi bilekliği?'
'Takarım tabii,' dedi başını sallayarak, 'gayet güzel, hem sen almışsın.'
'Ya, çok sevindim.' diyen Ceyda ona daha fazla sokulduğunda Cem'in içi gittikçe daha hoş oluyordu.
Sonunda dondurmacının önüne geldiklerinde Cem vanilya ve kakaolu alırken Ceyda iki top karamelli aldı ve parasını ödeyip az ilerideki parka doğru yürümeye başladılar.
'Ceyda,' dedi Cem, 'seni kardeşimle tanıştırmak istiyorum.'
'Aileye girmeye hazır mıyım bilmiyorum ya.'
Cem, Ceyda'nın her zamanki haline gülerken başını iki yana salladı.
'Nursima sinemaya gitmeye bayılır, sen de bayılırsın. Sonraki hafta beraber sinemaya gidelim diyorum, sen ne diyorsun?'
'Evlilik teklifi ne zaman, diyorum.'
'İki dakika ciddi olamıyor musun sahiden?' derken göz devirdi Cem. Ceyda omuz silkti, olamıyordu çünkü.
'Gideriz patlamış mısırla zencefilli gazoz da alırız.'
'Nasıl istersen.' dedi Cem. Parka girdiklerinde önlerine çıkan ilk banka oturdular.
'Bileğini uzatsana.' dedi çantasından telefonunu çıkaran Ceyda. Cem bileğini uzatınca Ceyda da kendi bileğini uzattı ve bilekliklerin fotoğrafını çekti.
'İnstagrama mı atacaksın?' diye sordu Cem. Ceyda başını salladı.
'Aytuğ ekli mi sende?'
'Evet.' diyen Ceyda fotoğrafı ayarlıyordu.
'İyi, kesin at o zaman.'
Ceyda onun söylediğine gülerken fotoğrafı paylaşıp arkasına yaslandı.
Akşam olana kadar ikili gezip tozduktan ve son dakika planı olarak yemek yedikten sonra eve geçmek için ayrı otobüslere binerken ikisi de bileklerine bakarak sırıtıyordu.
Yoğun doz Arka Sıradakiler aldım, hiç iyi değilim. Ayrıca Oktay ben senin gördüğün iki sezonluk rüyanın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönül Sayfam Olur Musun? (texting)
Genç KurguBazı aşkların başlangıcı biraz tatsız olabilirdi. Cem, başına bela aldığını düşünüyordu ama Ceyda, bela olamayacak kadar sevimli bir kızdı. 🌝 Bela: Seni bir kere görsem belki rahatlar içim Bela: Yıllar oldu görmedim, belki biraz özledim... Bela: Na...