KALBİN EN DERİNİNDE

24 3 1
                                    

   (TUĞRA'NIN ANLATIMI İLE)

*Bu bölüm tamamen Tuğra'nın anlatımıdır.*

Alev yere düştüğünde İsmail ile bir an göz göze geldik.İsmail'in eli ayağına dolaşırken ben koşup Alev'in başını tuttum, o sırada İsmail hemen ¹*122'yi aradı ben Alev'i uyandırmaya çalışırken ambulans geldi ve kimseyi dinlemeden içeri girdik.Hemşire ablalar Alev'e bakarken ön koltuktan doktor "Geleyim mi Nurdan?" dedi.Hemşire abla hayır anlamında başını sallayıp konuşmaya başladı "Gerek yok bayılmış durumu iyi tansiyonu düşmüş ve kafasını çarpmış ben hallaederim." dedi.Ben derin bir nefes alıp arkama yaslandım ve gözlerimi kapttım.Olanları görmek, duymak istemiyordum.

Kaybetmek ne demek bilmeyen Tuğra Yıldız, kendinden küçük bir bücür kız için kaybetme korkusunu yaşıyor.Ve onu kaybetmemek için içinden dualar ediyor, ona tüm ilklerini yaşatmak için.Karşısında baygın duran kızında onun ilklerini gerçekleştirmesi için.

Ben içimden bu cümleleri geçirip araba ile neden gitmediğini soruyordum kendime.Arabada gitsem sinirden kaza yapardım, şimdide hiç bir şey görüp duymak  istiyorum kötü olma ihtimaline karşı.Bu kulaklar duymak istmeiyordu onun hakkında kötü tek bir şey dahi.

Ben bu düşüncelerin içinde kaybolmuşken hastaneye varmıştık bile, İsmail ile içeri koşturduk.Sonra Alev'i "Acil" yazan kapıdan içeri soktular, bizi içeri alamayacaklarını söylediler.Bizde kapının önünde oturduk.Aradan bir saat kadar geçince Alev'i dışarı çıkardılar ama hala baygındı.Sonra bir doktor yanımıza gelip konuşmaya başladı "Arkadaşınızın durumu iyi fakat sizi odaya almayacağız.Baygınlığından dolayı bazı sorunlar ile karşılaşabilirsiniz.Arkadaşlarla konuşurken kafasını yere çarptığını ve set bir darbe aldığını söylemişsiniz." dedi.Bende başım ile onayladım.İsmail doktorun konuşmasını nasıl devam ettireceğini merak ediyordu.Çünkü yakınlarını kaybetmekten fazlasıyla korkerdı.Ama bir tranvası yok merak etmeyin.Doktor konuşmaya devam etti "Şimdi endişelenmeyin ama tranva sonucu hafızasını geçici olarak kaybedebilir ya da herşeyi tamamen unutabilir.Hastamızın bayılma vakası ile çok kez hastanelere gittiğini öğrendik az önce.Bu yüzden hastanemizin en kıdemli pisikolokunu ayarladım.Kendiside bana bu gibi durumların tıramva sonucu görülebilen birşey olduğunu söyledi.Yani arkadaşınızın bayılma sebebi geçmişi.Ama hafıza kaybı aldığı sert darbe.İkisininde sonucu geçmişine bağlanıyor malesef.Şimdi benim gitmem gereken bir ameliyat var.Geçmiş olsun.Arkadaşınızın odası üst katta 192. oda.Tekrar geçmiş olsun." dedi omzunu sıvazladı ve gitti.Biz İsmail ile koşarak üst kata gittik ve kapı önünde bekledik.

Bir-İki Saat Sonra...

Hemşireler altıncı kez çıktılar odadan!Altıncı kez!Altı kez girip çıkmaları gerekti!En son yanımıza bir hemşire gelip "Artık girebilirsiniz ama sizi iki şey hakkında uyarmam gerek.Öncelikle geçici ya da kalıcı hafıza kaybı yaşayabilir.Zaten biliyorsunuz.Bir diğeri eğer hafızasını kaybetti  ise 'Alev beni hatırladın mı?' gibi sorular sormayın.Yani üstüne gitmeyin.Herşeyi, ağır ağır yavaş yavaş anlatın.Her yaşananı çat diye anlatırsanız yorarsınız.Bu yüzden yavaşça anlatın.Uayndığında en son ne yaşandığını soracağız.Eğer çok önce ise ve temelli ise üzgünüm.Ama temelli olursa bile ne kadar yakın zamanı hatırlarsa o kadar iyi.Ama geçiciyse her şey yaşanan tek bir saniyeye bağlı.O bir saniyeden sonra herşeyi hatırlayacaktır.Şimdiden sakinliğinizi koruyun lütfen." bunları söylerken uyarıcı ve sakin bir ses tonu vardı.Biz içeri girdikten bir iki saniye sonra Alev uyandı doktor ona en son ne olduğunu sorduğunda "En son bu arkadaşım," dedi beni göstererek.Sonra devam etti "Beni ağabeyimin mezarının başına götürüyordu ama üstümdeki kıyafetleri giymemiştim." dedi sonra doktor ona hastanede olduğunu bayıldığını ve o yüzden burda olduğunu söyleyip çıktı.Alev merakla bana baktı "Tuğra yanındaki kim kanka?" İşte korktuğum oldu, sevgili olmadan öncesini hatırlıyordu ve beni arkadaşı zannetmekteydi.Ama beni en mutlu eden şey kaçırıldığını ve yaralarını unutmasıydı.Ama en büyük sorun akşam o yaraları görünce ben ona ne hesap verecektim.Şuan bu hafıza kaybının kalıcı mı geçici mi olmasını dilemeliydim  bilmiyordum.Kalıcı olsa bir dert olmasa bir dert.Bunları düşünürken Alev'in gözlerine denk geldi gözlerim.Sonra sorusunu hatırlayıp hemen cevap verdim,"Şey kanka çok yakın bir arkadaşım senden bahsedince yanlız kalmayayım diye geldi.Adı İsmail." içim acıyarak konuşurken doktor bizim dışarı çıkmamız gerektiğini söyledi.Yarım saat sonra doktor yanımıza geldi hafıza kaybının %80 (yüzde seksen)ihtimal geçici olacağını söyledi.Bir yanım mutluluktan zıplarken bir yanım üzüntüden ağlıyordu.Ne tepki veremeyeceğini bilerek dona kaldım ve doktorun yüzüne sonrasında yere baktım.İsmailde aynısını yaptı.Doktor yanımızdan ayrıldı.

Sabah...

Akşam koltukta otururken uyuya kaldığımızı fark ettim.Doğruluken üstümden bir ceket düştü.Ceket Alev'in ceketiydi.Dışarı çıkarken yanına ne olur ne olmaz diye aldığım uzun ceketi üstümdeydi.İsmail uyuyordu.Sonra ceketi alıp Alev'in kaldığı odaya girdim bana "Günaydın.Çok güzel uyuyordum.Üşüdüğünü düşündüm ceketi omzuna attım.Umarım üşümemişsindir." dedi bana meraklı gözlerle bakıyordu."Teşekkürler.     Üşümedim korkma." dediğimde içi rahatlamış gibi baktı.O an içimden bir parça koptu.Benden hoşlandığını söylediğini bilmiyordu.Hayat hikayesini bildiğimi bilmiyordu.Ben bu konuşmayı içimden geçirirken içeriye bir hemşire girdi kontrolleri yaptı ve başına bir sargı bezi sarıp Alev'i taburcu etti.En son ben İsmail'i uyandırdım ve olanları anlattım.Sonra dışarıya çıktık.İsmail önceden Alev ile tanışmıştı ama Alev bunu hatırlamıyordu.Bu yüzden arabaya bindiğinizde İsmail ve Alev yeniden tanıştı.Bu benim içimi yakarken İsmail'in evine gelmiştik bile.İsmail indi ve ben bizim eve sürdüm."Tuğra bizizm ev burda değil konumunu biliyorsun unuttuysan tarif edeyim ben sana." dedi.Hayır anlamında başımı sallayıp konuşmaya başladım "Benim evime gideceğiz çünkü hastasın hanımefendi ve ben hasta arkadaşlarımı tek bırakmam!" bu cümleyi kurarken sesimde mutluluk tınısı vardı ama içim kan ağlıyordu.Bizim eve ilk geldiği günü bile hatırlamıyordu.Gözlerim dolacaktı ama ben son anda kendimi durdurup kırmızı ışıkta yukarı baktım ve gözlerimi kırpıştırdım.Gözümden firar etmek üzre olan göz yaşını kaşımı siliyormuş gibi hızlıca sildim ve yola devam ettim.Dikiz aynasından Alev'e baktığımda etrafı merak ile karışık heyecan duygusu ile incelediğini gördüm."A-A-Alev şey varmak üzereyiz istediğin bir yemek var mı çalışanlara söyleyelim yapsınlar hemen." dedim.Cümlenin başında aşkım demeyi planlıyordum fakat sonra bunu bilmediği aklıma geldi.Ona anlatıp beynini yormak istemediğim ve  çok yüksek ihtimal ile hatırlayabileceği için bunu zorlaştırmanın manası olmadığını düşündüm.Eve vardığınızda hemen indim Alev'in kapısını açtım onu indirdim ve eve geçtik.Eve girdiğimizde annemlere durumu anlattım ve tekrar tanıştılar.Sınra benim odama gittik çünkü yer yatağı oradaydı zaten saat akşam 05.00 -yani tam beş- olduğu için yemek yiyip Alev'i yatırmayı planlıyordum ne kadar uyursa o kadar iyiydi.Alev benim odamı incelerken şu cümleyi kurdu "Odan beklediğimden normal çıktı." bu cümleye benzer bir cümle kurmuştu ilk evimize geldiğinde bende ona cevap verdim "Nasıl normal a-normal mi bekliyordun ki?" dedim, yüzünde hafif bir sırıtış belirdi ve cümleye girdi."Yoo ben sadece dağınık ve böyle PlayStation fialan bekliyordum ya da bilgisayar.Görmeyince  şaşırdım." dedi.İlk geldiğinde bunlara şaşırmamıştı ama olsun."Şaşırınca çok tatlı oluyorsun." dedim.O bunu arkadaşça bir tavır sanıyordu ama hayır öyle değildi benimki biraz daha flörtleşmekti.

1-112 (yüz on iki) insanların acil durum için aradığı okullarda sadece ambulans için geçen ama yakın zamandan itibaren  ülkecek herhengi acil durum için aranan numara

Aşklarım bu bölüm bu kadar yazabildim özür dilerim.Telefon kısıtlamak var!:( Ama ben size yeni bölümleri elimden geldiğince hızlı atmaya çalışacağım görüşmek dileği ile!
:) 💝💝💝💝💝💝💝💗💕💗💕

İKİ HAYAT AŞKI -ARA VERİLDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin