Tuğra ile hastaneden çıktığımızda hiç bir şey yapmadan direkt eve geçtik.
Ben sadece ellerime baktım.Tuğra yol boyunca şarkı şöylemiş, kırmızı ışıklara yanağımı sıkıp elimi tutup dans etti.Yani Tuğra hareketliydi ve ben de çok sessizdim.Eve vardığımızda zor zor eve yürüdüm.Kolum kırılmamış, çatlamış bu yüzden hızlıca iyileşmişti.Ama ayağım hala kırıktı.Yani 15-26 günüm vardı alçıyı çıkarmamız için.
Tuğra bana kalmadan beni kucağına aldı ve eve götürdü.Zaten ev giriş kattaydı.Tuğra'nın zoru ile onun kucağında eve girdim ve üçlüye kadar götürüldüm.
"Aşkım ne yaptın sen öyle ya?Saatte 194 km ne aşkım Allah aşkın?" dediğinde sırıttım."Ee bir R25 az basmıyor.Bir gün sen spor arabanı sür ben motoru bakalım kim alacak?" dedim."Bence ben alırım." dedi."Ama şöyle düşün r25 benim için hiçbir şey r6 sürersem zor sollarsın." dedim.Başını sanırım anlamında salladı.
"R6 kaç cc aşkım?" Dedi
"Aşkım şöyle ben R25 250 cc.
Ama R6 599 cc.Yani nasıl kaza yaptım hala anlamıyorum." dedim.Sohpetimiz böyle ilerledi.
Ben en son uykum olduğu için yatmaya gittim.Tuğra inatlarıma rağmen kolyukta yattı.Ayağıma ve ya koluma çarpma ihtimali yüzünden çok geriliyordu ve daha fazla zorlamamam için beni yata yatırıp salona gitti.
Olduğum yerde kazık gibi durudm.Ee sıkıcıydı burası!
Telefonu elime aldığımda sosyal medyada takılma kararı aldım.Telefonda takıldıktan sonra
uykumun geldiği kararı ile uyumak için uzandım.Gözlerim sakince kapandı.Sonra kendimi uykunun ellerine bıraktım.Sabah uyandığımda yatağın sağ tarafında oluştuğunu hissettiğim göçük bana bir şey anımsattı.Kokunun tanıdıklığı ile kolumu yanımdaki kili yani Tuğra'nın üstüne attım.Sakince gülüp saçımı okşadı."Oy benim karım beni de mi özlermiş hemen uyanırmıy mış?" diye konuştu."Yoo uyuyorum ben!" diyip dil çıkarıp geri yattım.
"Aşkım şimdi önemli bir konu konuşmamız gerek kalkabilir misin?" dedi Tuğra.Hiç beklemeden anında ayaklandım."Ne oldu?" dediğimde Tuğra derin bir nefes alıp konuştu."Aşkım şimdi babam diyor ki hazır gençen askere git.Ama benim hiçbir fikrim yok.Sana da fikrini sormak istedim." dedi.Sırıtp konuştum."Yani istiyorsan erkenden askere gitmen daha mantıklı.Ama korkuyorum bir yandan.Ee ama vatani görev illa yapacaksın ama şimdi yapmak zorun- OF! İstersen gidebilirsin ben anlamam o işlerden abi e sor!" dedim kendime olan sinir ile.Tuğra sırıtıp konuştu."Abin de git diyor.Zaten alımlara az kalmış.Şimdi yaparsan bir iki aya gidersin dedi." dedi.Başı la onaylayıp konuştum."Tamam sen istiyorsan bana sormak bile düşmez aşkım." dedim.
"Yoo en çok sana düşer ama uzatmayacağım.Tamam akşam yapayım başvuruyu.Ön uyarı ben yokken motoru çok hızlı kullanmak, intihar etmek, zehitlenmek, ayılıp bayılmak falan yok bozuşuruz." dedi.Bir koca karısına neyin uyarısını yapabilir adlı çalışma."E gündelik hayatımda hepsini yaş- aa yaşıyorum evet dikkat ederim." dedim.Tuğra içeri gittiğinde ben de zar zor ayaklanıp makyaj masasının sandalyesine oturdum.Saçlarımı taradım ve tuvalete gittim.Dişimi fırçalayıp çıktım.Tuğra çok büyük ihtimal ile akşam yaparım dediği halde işlemleri şu anda yapıyordu.
Sessizce mutfağa gittim.
Tuğra beni fark etmeden sessizce yanına yürüdüm.Sessizce yanına varıp başında öylece durdum.
Başını kaldırdığında sırıttı.Belimden tutup bacağına oturmamı sağladı.
"Çapkın çapkın sana kimse inanmaz!" dedim ve dudağına küçük bir öpücük bıraktım.15 gün sonra...~
Bu gün alçım çıktı.Doktor çok bastırırsam ve ya çok sert bir rüzgara çıkarsam sızlayacağını söyledi ve beni eve geri yolladı.
Eve geldiğimde Tuğra beni kucağına aldı ve eve öyle soktu.
Akşam saatlerine yaklaştığımız için Tuğra'yı salona yolladıktan sonra kendim mutfağa gittim.Canım mum ışığında bir yemek yemek istiyordu.
Yemek olarak yapmayı planladığım şeylerden biri soslu, tavuklu makarnaydı.Makarnanın suyunu koyduğumda başka ne yapacağımı düşündüm.Sonuçta makarna tek başına olmazdı.Ortaya güzel bir salata yapacaktım.
Dün yaptığım ve soğuması için bıraktığım pudingi dolaptan çıkarttım.Kenara bıraktım ve salatayı yapmaya koyuldum.Marulu doğratken makarnayı suya attım ve karıştırdım.Ardından marula döndüm ve onu doğradım.Marulu kaba koyup havucu rendeledim.Ardından makarnayı biraz daha karıştırıp kapağını kapattım.Havucu da kaba koyduktan sonra domatesi çıkardım.Domatesi güzelce yıkadıktan sonra küp küp doğradım.Domatesi kaba doldurdum ve salatalığı yıkayıp dışını soydum.
Salatalığı ikiye bölüp o iki parçayıda ikiye böldüm.Dört parçayı da yan yana koyup hepsini küp küp doğradım.
Salatalığı bitirip kaba koyduğumda makarnayı aldım ve süzgece koydum.Mor lahanayı aldım ve hızlıca şerit şerit doğradım.Şeritti ikiye üçe bölerek küçük küçük yaptım.Mor lahanayı da kaba koyduktan sonra dolaptan tavuk çıkardım.Demin doğradığım marulun birazını bıraktığım için şükür ettim ve biraz borokoliyi güzelce yıkadım.
Marul, tavuk, brokoli ve şimdi çıkaracağım mantar ile güzel bir sos hazırlayıp makarnaya ekleyeceğim.Mantarıda güzelce yıkadım dışını soydum ve küçük küçük kestim.
Ayırdığım malzemeleri güzelce tavaya koydum ve pişirmeye başladım.Makarnayı tekrar karıştırdım ve hızlıca salataya döndüm.
Salatayı güzelce karıştırdım ve servis tabağına koyup üstüne bir adet nane koydum.Malzemeler zaten hızlı pişecekti.Onlarıda karıştırıp kapaklarını kapadım ve makarnanın altını kapadım.
Malzemeler piştikten sonra makarnaya ekleyip karıştırdım.
Makarnayı şekillendirerek tabağa ekledim ve biraz parmesan peyniri ekledim.
Üstüne süs koymaya üşendim ve masaya koydum.
Pudingin iki halini aldım ve bir döveç aldım.
İçine bisküvi koydum.Bisküviyi biraz kırdım ve elime alıp pudingin üstüne biraz döktüm.
Sonra biraz hindistancevizi ekledim ve tabakların öbür yanına koydum.Maaayı tamamen kurdum ve Tuğra'ya seslendim."Aşkım gel!Sofra hazır!" Dedim.Bir kaç saniye sonra içerden cevap geldi."Geliyorum aşkım!"
dedi.Bir ki dakika sonra mutfağa geldi."Oyy!Karım yine döktürmüş!" dedi ve yanağımı öpüp sofraya oturdu.
"Şimdiden ellerine sağlık güzel karım!" dedi.Gülümsedim.
Ben de çok aç olduğum için sofraya oturdum.Yarım saat sonra...~
"Eline sağlık aşkım" diyen Tuğra sofradan kalktı ve bulaşıklarını makinaya yerleştirdi.Ardından salona gitti.Ben de kendi yemeğim bittiği için kalktım bulaşıkları makinaya koydum.Sofrayı güzelce sildim ve kalktım.
Ben de salona gittim ve Tuğra'nın yanına oturdum.
"Aşkım acaba ben sekreterlik okuyup senin sekreterin mi olsam?" dedim.Tuğra güldü."Hmm.Bilmem.Ama bence öyle çok seksi olursun olmaz.
Hosteslik?Olmaz ayrı kalamam.Hukuk falan.Olmaz çok zor meslek istesen olur ama okul hem uzun hem de karımı yoramam.BULDUM!Sen aşçı ol yemek yerik.Haha!"
dedi.Gülüştük."Aslında ben Güzel Sanatlar okudum.Yani tasarımcı olabilirim.Çünkü grafik tasarımcısı olmak, ne bileyim istemiyorum." dedim.
Tuğra güldü.
"Bence olur.Hatta sen direkt
moda tasarımcısı ol.Senin tarzın iyi.Şartlatını karşılayan bir üniversite okudun.Bence yapabilirsin.Her koşulda karımın arkasındayım!" dedi.Sırıttım."Neyse.Sen kayıtları yapacaktın unutma." dedim."Ha askerlik kaydını sabah yaptım.Abinde yardımcı oldu." dedi.
Başımla onaylayıp önüme döndüm.
Karşıdaki tekliye geçtim
Öylece ikimizde diziye odaklandık.SELEME AŞKLARIMMMM!
Evet bölüm bu kadardı.
İşte bu kadardı yani.
Yapacak konuşma yok kdkzls
Neyseeeeeee hepinizi öpüyorum sonraki bölümde görüşürüz!Oy ve yorum eksik olmasın alınırım, gücenirim.
-şaka bu bir şaka-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ HAYAT AŞKI -ARA VERİLDİ
Novela JuvenilBazı erkekler geç olgunlaşır.Taa ki hayatlarını olşturan şeyi kaybettikleri ya da kaybetmek üzre oldukları ana kadar.İşte ben de tam o anı yazdım. Hikayenin Instagram hesabı: Gizemli2kiz