Abimden bir süre azar işitmiştim.Ama umursamadım.
Bir süre sonra sinir ile ayaklandım.Bir süre yalnızlık istediğimisöyledim.Yenfem abime haklı olduğumu söyledi ve yazlıklarının anahtarının verdi.
Şu an çıkıyorum.
"Alev benim orda bir sürü kıyafetim var.Yazlık, kışlık istediğini seç giy.Her şey var gittiğinde istersen bi toz alabilirsin.Etrafta market, restorant, gece kulübü bile var.İstediğin yere gidersin yengem.Senin yaşında genç çok ailesiyle yaşıyor orda arkadaş edinirsin.Arkadaşlarını çağırabilirsin.Sonra görüşürüz.Hadi bakalımm." dedi ve beni uğurladı.Bir taksi tutup eve gittim.Hayır, Tuğra ile tuttuğumuz eve değil, abimlerin evine.
İçeri girdim.Tertemiz kokuyordu.Huzur kokuyordu ev, mutluluk kokuyordu.Elimi duvarda gezdirdim.Işık tuşunu bulduğumda holün ışığını açtım.Sakince ileri gittim.Neresi bilmiyordum ama sanırım uzun koridorun sonu galiba salondu.Çünkü iki oda vardı.Yanlarında kapısı aralık tuvalet vardı.Yüksek ihtimal yanındaki iki oda yatak odasıydı.
Koridordan devam ettim ve ortaya vardım.Gerçekten geniş bir salon vardı.
Salon mutfağa bağlanıyordu.Mutfak fazla çekiciydi. Geniş bir ada vardı.Siyah ve altın yoğunluklu bir tema vardı mutfakta.Araya bazı bazı beyaz karışmıştı.
Beyaz mutfak için kafiydi.
Adanın dolapları beyazdı.Musluk, bağlantı kapatıcıları, kulplar altın rengiydi.Tezgah, dolaplar, dolap kapakları siyah ve griydi.Dolapların hepsinde cam vardı.Adanın üstünde uzun, siyah cafe ortamını andıran ışıklar ve yüksek tahta tabureler vardı.
Mutfağın bağlandığı salon da beyaz bir L koltuk vardı.
Önünde tahta küçük bir sehpa vardı.Üstünde sade bir vazo içinde yapay bir çiçek vardı.
Fastülye tanesi şeklinde beyaz bir koltuk ve zarif büyük bir televizyon vardı.
Televizyonun sağ tarafında boydan cam vardı.
Perdeleri griydi.Oda kendini tamamlıyordu.Sakince gittim hole.İlk kapıyı açtım.Depoydu.
Umursamadan diğer kapıyı açtım.Karşıma küçük bir koridor çıktı.4 kapı vardı.Işığı açıp kapılar tek tek açtım.
Sırası ile, tuvalet misafir odası, Alev'in odası ve abimlerin odasıydı.Diğer odaların kapılarını kapadım ve misafir odasına girdim.Sadece kıyafet almak için abimlerin odasına girecektim.
Misafir odasına girdim.
Hiçbir şey yapmadan uzandım. Misafir odasındaki yatağa...Biz kendi hayatımıza misafir değil miydik?
Sonuçta bu beden uzun süre böyle kalacak ve petrol olacaktı.Bu döngü sonsuza kadar gidecekti.
Ya biz?
Biz yani canımız ölüp gittiğimizde gidecekti.Ama nereye?Reeankarne mi olacaktık? Cennete ve ya cehenneme mi gidecektik?Yoksa öldüğümüzde sadece ölüp öylece yok mu olcaktık.
Sadece bedenimiz ve bir kaç kişinin yalan göz yaşları...
Belki ruhumuz çizgi filmlerdeki gibi çıkardı ve biz de etrafta dolaşırdık?
Kim bilir ne olacağını?
Biz değil o kesin.
Bize ya da bize emanet edilen bu bedene ne olacaktı?
Bilmiyorum ki...Öldükten sonra ne olacak bilmiyorum.Ama ben heryerde misafir olduğumu biliyorum.Çocukken, ailemin evinde.O ev benim değildi.Annem ve babamındı.Büyüdüğümde? Kaldığım ev abimindi.Hafızasını kaybetmiş, evi olduğundan bahs edilmemiş ve benim öldüğümü zanneden abimin.Abim gerçekten ölmediği için kimse benle miras konuşmamıştı.Ama o acı yüzünden umursamamıştım.
Son zamanlarda?
Tuğra'nın evinde.
Hiç evim olmamıştı.Hiç evim diyebileceğim bir yer yoktu.
Sinirle telefonu aldım.Selma'yı aradım.Selmacık aranıyor...
Çalıyor...
01.00
"Alo!" desim gözümden akan yaş ve titreyen sesim ile Selma'ya."Aşkım ne oldu?Kavga mı ettiniz?Tuğra'ya mı bir şey oldu?Düştün mü?Duygu patlaması mı?Ne oldu bebeğim?Kim üzdü seni aşkım?" dedi.İkinci annem...
"Selma Tuğra beni sevmiyormuş..." dedim nefes almaya çalışıp hıçkırarak. "Saçmalama Alev!Adam benim 8 yılda yapamadığımı yapmış!Sırf evlenme teklif etmek için beni bulmuş sen hala beni sevmiyor diye diretiyorsun!Alınganlığın mı üstünde sanki?" dedi."Selma yürü git!Önümde üstü başı dağnık, kemeri boynunda şarap şişeleri ile kolunda tırnak izilyle dikiliyordu!ARKASINDA RUS KAŞARIN TEKİ VARDI SELMA!SARIŞINDI!ETEĞİ DÜŞMEK ÜZEREYDİ!GÖMLEĞİ KAPALI BİLE DEĞİLDİ!ÜÇ DÜĞME KAPATMIŞ GÖĞÜSLERİ DÖKÜLMESİN DİYE!TOPUKLUYU GİYMİŞ BANTLARI BİLE BAĞLANMAMIŞTI SELMA...
Selma bıktım!Terk edilmekten, bıçak yemekten, köşede unutulmaktan, sokak kedisi gibi davranılmaktan bık-tım!" dedim göğsüme vura vura, hıçkıra hıçkıra, ağlaya ağlaya... "Selma bıktım!" dedim.Selma sessizdi."Alev nerdesin?Konum at." dedi."Hayır!" Dedim.Olmazdı.İntihar edecektim.Böyle olmazdı."Alev konum atacak mısın atmayacak mısın?" dedi."Atmayacağım selma atmıyorum da!" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ HAYAT AŞKI -ARA VERİLDİ
Teen FictionBazı erkekler geç olgunlaşır.Taa ki hayatlarını olşturan şeyi kaybettikleri ya da kaybetmek üzre oldukları ana kadar.İşte ben de tam o anı yazdım. Hikayenin Instagram hesabı: Gizemli2kiz