BİR KELİME

21 2 1
                                    

Sabah Ceylin'in sesi ile uyandım.
"Aşkım kalk sabah oldu." diyerek beni dürttü.Başım ile onaylarak ellerimle dikleştirdim kendimi.Gözlerim ile sandalyemi işaret ettim."Atakan!Alev'i sandalyesine oturtur musun kaslı kol?" dedi Ceylin.Atakan da şarkı mırıldanarak yanımıza geldi."O iş bende!" diyerek beni kucağına aldı.Sonra benle uğraşmak adına beni kucağına aldı ve etrafında döndürdü.Yüzümdeki tebessümle beni indirmesini beklerken bir kaç saniye sonra yavaşça beni sandalyeme oturttu. İki aydır sesime bir şey olur kotkusu ile kendime "Günaydın" ve "İyi geceler" diyerek sesimin iyi olduğuna emin oluyordum.Bu gün artık ağlamayacağım gerçeğine inanarak bizimkilerle konuşacaktım.Çünkü ne bileyim ben.Canım istedi konuşacağım aa.Zaten isteyerek konuşmadığımı hepsi biliyor.Atakan ve Ceylin mutfağa geçerken ben odada kalıp kendime geldim.Kimsenin olmadığına emin olup "Günaydın ben!" dedim.Sonra boğazımı ovuşturdum.İçeriye yavaşça gittim.Herkes salonda sofraya otururken kapıdan sessizce geçtim.

Kimse beni görmeyince konuşmaya başladım  "Günaydın millet!Ne yapıyorsunuz?" dedim.Herkes bana suratında büyük bir gülümseme ile bakarken Atakan, Murat ve Serhat koşarak yanıma geldi ve beni omuzlarına aldılar.Kendimi askere yollanan asker gibi hissedereken bizimkiler marş söylüyordu."Lay lay lay lay lay lay lay lay laay   oooo Aleev!Lay lay lay lay lay lay lay laay oooo Aleev!" diye üç erkek birden zıplayarak marş söylüyordu.Benide kollarında zıplatıyorlardı."Ay tamam tamam durun canım çıktı!" dedim bir yandan gülerek."Emiriniz olur karliçemiz!" dedi Murat.Sonra beni kucağına aldı ve oturmam için sandalyeye oturttu.Hep  birlikte kahvaltı yaparken aynı anda sohpet ediyorduk.

Yemek bir saat sonunda bitince Atakan arabası ile geldiği için beni eve bırakmaya gönüllü oldu.Herkes dağılırken Atakan ve ben Atakan'ın dün mekanın önünde kalan arabasına gidiyorduk.Arabaya vardığımızda Atakan kuşum beni yan koltuğa oturttu.Sonra beni evime kadar bıraktı.Yani binanın önüne bıraktı ben zorla orda Atakan'dan kurtulup eve çıktım.Ve bilin bakalım evde kim var?

Tuğra ve Salih ağabey.

Haha!Yan yana  oturmuş dik dik bana bakıyorlar.Aynı Amerikan filmlerinde kocası eve geç gelince kocasına dik dik bakan kadınlara benziyorlar."Ne dikiliyonuz?Hoşgeldin falan yok mu?Ayrıca nasıl girdiniz eve?Anahtarım siz- ah!Kapıcı da var!" diye söylenirken ikisi birbirine bakıp gülmeye başlamış sonra bana doğru koşmuşlardı.Ben daha ne olduğunu anlamadan ikisi birden beni aralarına almış iki yanağımdan öpüyorlardı.Sonra ikiside anlaşmalı gibi yanımdan ayrılıp biraz daha önüme geldiler ve bana sıkı sıkı sarıldılar.Sanki seferden dönüyom ya!Konuştum sadece arkadaşlar."Benim bebeğim konuştu mu?!" desi Tuğra sevinçle.Sonra Salih ağabey önüme geldi."Kardeşlerin en tatlısı.Yiyim mi şimdi ben seni?Ham!" yapıp omzumu ısısrdı."Ya bacaklarım sakat şimdide kolum kopacak!Zombi gibi gezicem artık!" dedim sonra dilimi dışarı çıkarıp değişik bir yüz yaparak "Ben zombi Alev şimdi sizi yiyeceğim kaçın ızdırabımdan!Vaağ!" diyerek onlara doğru uzandım.Normalde böyle bir sahnede karakterlerin koşoşturarak evde dolaşması gerekir ama nerdee?

Ee dünyanın en kısa bölmü nasıldı?Bence iyiydi!Alev'in konuşması hakkındaki düşünceleriniz neler?Ne düşünmektesiniz?

İKİ HAYAT AŞKI -ARA VERİLDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin