ACININ TA KENDİSİ

27 2 1
                                    

Sabah Tuğra beni alnımdan öptü ve bende doğal olarak uyandım uykulu gözlerle etrafa bakarken Tuğara'nın mutlu sesini işittim "Günaydın aşkım." 'm' harfini uzatarak söyledi normalde böyle şeyleri sevmem ama bu durum hoşuma gitti."Günaydın" dedim esneyerek.Tuğra bana bakarken yanağını öptüm ve kalktım.Gidip elimi yüzümü yıkadıktan sonra aşağıya indim ve kahvaltıyı hazırladım.Evde halen daha kimse yoktu çalışanlar yıllık izindeydi ve Tuğra'nın anne ile babası yurt dışında bir seminerdeydi.Kahvaltıya son olarak içeceği götürdüm ve Tuğra'nın yanındaki genelde annelerin oturduğu en baş sandalyenin sağ tarafındaki sandalyeye oturdum.Bir anda burnum kaşındı ve hapşurdum.Tuğra bana cevap olarak "Benimle yaşa." dedi ve bende 'sende gör' yerine "Emrin olur." dedim.İkimizinde bu romantik ve şiirsel yapısı çok hoşuma gidiyordu çünkü birbirimiz ile ünlülerin, şairlerin
lafları, şiirleri ve şarkılarına atıfta bulunabiliyorduk.Bu durum beni çok mutlu ediyordu.
Hafızam yerine geldiği için yaşadıklarımı biliyordum.Ama şu an mutlu, huzurlu ve en önemlisi birlikteydik.Bu beni daha çok mutlu ediyordu.

Birlikte güzel bir kahvaltı ardından sahilde yürüyüş yapmaya karar verdik.Sahile indiğimizde el ele tutuşarak yürümeye koyulduk.En fazla on adım attığımızda biri beni kolumdan tuttu ve kendine çekti.Sonra gözlerimi bağladı.Ayaklarımla karşılık vermeye çalışsamda adam beni kucağında ağlayan 2 yaşındaki bebeğini taşıyan anneler gibi taşımaya başladı.Ben ne olduğunu yeni yeni anlarken Tuğra peşimden bana bağırıyordu.Ve adamlara bırakın beni diye sinirleniyordu.En son burnuma dayanan bir bez ile -önceden olduğu gibi- ayağımın boşaldığını hissettim.Adamın kolumda yavaşça bilincimi kayıp ederken Tuğra hala bağırıyordu.

Bir saat sonra..

Nerde olduğum hakkında gram fikrim dahi yok aslında.Ama blincim açıldı galiba ve ben bunu öğreneceğim.

Birkaç dakika sonra bilincim tamamen açıldı.Gözlerimi dahi açmadan, "Siz kimsiniz de kimi kaçırıyorsunuz lan siz kimsiniz?Lan sevgilime ne yaptınız anası pis insanlar?Ananızın günahında aldım!" dedim sinirle.Sonra tanıdık bir sesin güldüğünü duydum.Ses yabancı ama bir o kadar tanıdık geliyordu.

"Ah sevgili kızım  eski kişiliğinden hiçbir şey kaybetmemişsin!Aa özledin mi babanı?Özledin bence." dedi.Sonra saçlarım ile oynadı.İğrenerek gözümü açtığımda o eski sarhoş herifden eser kalmadığını gördüm.Bildiğiniz Murat Kahraman bir iş adamı gibi duruyordu çok ama çok garip."Sen... nasıl...(?)" dediğimde güldü."Kızım ağabeyin seni o kadar okuyabilesin diye kaçırdı.Boşa değil.Ama hala Türkçe'n kötü bakıyorumda ha?Yoksa sana cümle kullanmayı öğretmediler mi?" dedi."Cümle kurmak olmasın o?" dediğimde alaycı yüz tavrı sinire dönüştü."Aman ne boksa işte.Kaşınıyorsun sen." diye kızdı bana."Sadede gel!" diye bağırındım."Aa ayıp ettin.Önce insan bir hal hatır sorar aa!" dedi alaycı tavırı ile."Sordum bitti şimdi öt küçük kuş." dedim.Biliyorum bunları demek için çok sOfT bir kızım ama olsun."Amacım şu... Seni alıp biraz güzelleştirmek sonra yine yılların hıncını çıkarıp güzelliğini yok etmek ve en sonunda seni uyuşturucu satıcılarına satmak!Hahaha!Basit değil mi plan.Bencede."

Dört ay sonra

Artık babam "yılların hınıcı" dediği şeyi çıkarmış ve beni patlıcana çevirmişti.Her yerim mor olmuştu arada çilek belirtileri de var.Evet çocukluğumdan beri yaralarım böyle adlandırıyorum.Çünkü eğelenceli.

Babam beni uyuşturucu satan bir çetenin elebaşı ile evlendirmeyi planlıyordu.Ama ben hala Tuğra'yı düşünüyordum.

Düğün gününden önceki gün...

Babam beni adının -yanlış bilmiyorsam-  Salih olduğunu öğrendim çocuk ile evlendirecekti.Şimdi diyeceksiniz ki Alev sen 17 yaşındasın 18 değil.Siz yokken yıl başı geçti ve biz 12 Ocak 2019 günündeyiz.

İKİ HAYAT AŞKI -ARA VERİLDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin