Aman Allah’ım! Bunları duymayı hiç ama hiç beklemiyordum. Ama duymuştum. Bana mecbur olduğu için öyle davrandığına da sevinmiştim. Çünkü benden nefret etmiyordu. Elimi korumalıktan çekip eline götürdüm ve sımsıkı tuttum. “Peki, Tiffy’i ile aranızda ne var?”
“Sana yalan söylemeyeceğim.” Dedi. “O gün sen havaalanına gittiğinde berbat durumdaydım ve o gün gereğinden fazla içtim. Baktığım her yerde sen vardın ve sana deli gibi dokunmak istiyordum. Seni son kez öpmem gerekiyordu. Sana sarılmam ve seni hissetmem. Özellikle yaşadığımız o şeylerden sonra sensiz kalmak bana çok zor geliyordu. Bu yüzden sarhoş olmam gerekiyordu. Danny, beni öyle görünce bana yumruk attı. Çünkü senin giderken söylediğin cümleleri duymamı istedi. Senin bana iletmesini istediğin cümleleri söylediğinde kendimi bir piç kurusu gibi hissettim. Anında ayağa kalktım. Senin yanına gelmem gerekiyordu. Seni görmem gerekiyordu. Ama Danny ve diğerleri beni tuttu. Tutmasalardı ciddi anlamda geliyordum. Bu yüzden beni odama götürdüler. Kapıyı da arkamdan kilitlediler ki böylece çıkamayacaktım. İlk kapıyı kırmaya kalkıştım. Ama sonra kapıyı kıramayacak kadar sarhoş ve uyuşuk olduğumu fark ettiğimde kendimi yüz üstü yatağa attığımda birisine çarptım. Onun kim olduğunu göremeyecek kadar da sarhoştum. Ama maalesef sarhoşken her şeyi hatırlama gibi özelliğim var. Uzanıp ışığı yakmaya çalıştığımda elimi tuttu ve beni çok sevdiğini söyledi. Sen sandım.”
Korkuyla titredim. “Anlatma!” dedim ve ondan uzaklaştım. Ne anlatacağını biliyordum. Korumalığa tutunarak sıçrayarak aradaki mesafeyi daha da açtım. Ama anında beni belimden tutup kendine çekti. “Seth!” dedim titreyen sesimle. “Başkasının sana dokunduğunu bilmek istemiyorum!”
“Dinle, lütfen!” bir elini belimden çekip çenemden nazikçe tuttu. “Sen sandım. Çünkü buna ihtiyacım vardı. Sana!” derken gözleri yine dolmuştu. “Beni sevdiğini söyledikten sonra beni öpmeye çalıştığında hissettiğim şey farklıydı. Senin dudaklarının bıraktığı hissi o dudaklarda alamadım. O yüzden uzanıp ışığı yaktım. Onun olduğunu görünce ise hızla üstünden kalkıp ona bunu neden yaptığını sordum. Ama o beni duymamış gibi davranıyordu. Sarhoş olduğumu biliyordu. Bu yüzden yataktan kalkıp bana dokunmaya başladı.”
“SETH!” dedim acıyla. “Lütfen!”
Yanağımı okşadı. “Bunu sana ben anlatmazsan o bunu seve seve yapacak. Ondan önce benden duymanı istiyorum. İlk dokunuşuna bir şey yapmadım. Ama sonra ondan uzaklaştım.” Gözlerini aşağıya eğdi. “Bana eğer istersem senin gibi davranabileceğini ve seni unutturabileceğini, bunu denemeden kestirip atmamam gerektiğini, deneyerek görmem gerektiğini söyledi. Yoksa ömür boyu acı çekeceğimi, ama senin ben acı çekerken çoktan evlenmiş ve çocuk sahibi olmuş olacağını söyledi. O zaman sarhoştum ve seni deli gibi kıskandım. Canım yanmıştı. Başka biriyle evlenmen düşüncesi beni deli gibi öfkelendirdi! O da bu öfkemi görünce beni tekrar öpmeye başladı. Senin bana veda bile etmeden gittiğini, benim yüzüme bile bakmadığını söyledi.”
“Bunun doğru olmadığını biliyorsun!” diye ağlamaya başladım. “Onun sana dokunmasına, benim bıraktığım izleri silmesine nasıl izin verirsin?”
Acıyla “Sarhoştum!” dedi. “Ve öfkeliydim. Kendime öfkeliydim, sana öfkeliydim!” belimdeki eli sertleşti ve beni anında kendine bastırdı. “İkimize öfkeliydim.” Derken fısıldadı. Kaslarının vücuduma temas eden kısımlarının anında gerildiğini fark ettim. “Sana her şeyden çok öfkeliydim, Derin! Bana âşık olduğun için sana öfkeliydim.”
“Ben sana hiçbir şey yapmadım!” çenemdeki elini yanağımda gezdirip eğildi ve dudaklarını yaşlarımı silmek için kullandı. “Yapma!” diye fısıldadım.
“Senin izlerini silmeye hiç kimsenin gücü yetmez, Dilectione mea!”
“Onunla birlikte oldun mu?”
Anında başını iki yana salladı. Hah, eğer anında bana cevap veriyorsa kesinlikle doğruydu. “Bana o şeyleri söylediğinde öfkelenmiştim. Senden intikam almak için yanıp tutuşuyordum. Ama sonra Tiffy, dudaklarını boynuma indirdiğinde onu ittim. Çünkü senin gibi öpmüyordu!”
Gözlerime şehvetle bakarken benim gözlerimde de aynı bakış olduğunu görmeden de anlayabiliyordum. Tam ona yaklaşıp dudağını öpeceğim sırada terasın kapısı açılınca hemen geri çekildim. Tiffy, deli gibi öfkeye kapılmış bir şekilde kapıdan çıkıp yanımız bir hışımla geldi.
“Her yerde seni aradım!” dedi Seth’e öfkeyle. Ama sonra gözleri Seth’in belimdeki eline indi. O sırada kafam dışında vücudumun ona tamamen yaslı olduğunu fark ettim. Ama umurumda değildi. Gözlerimi Seth’e çevirdim. Ama onunda umurunda değildi. Sanırım bunu ona da göstermek istiyordu. Çünkü ona cevap vermek yerine bana döndü ve çenemdeki eliyle beni çekip öpmeye başladı. Allah’ım! Kalpten ölebilirdim. Dört ay sonra onun dudaklarına kavuşmuştum! Kırık olmayan elimi boynuna doladım. Oda tek eliyle belimi kıracak gibi sardı ve beni kendine çekerken şehvetle nefesler almaya başladı. Vay canına! Ciddi anlamda şuanda kıvama gelmiş durumdaydı. Beni deli gibi özlemişti!
Dudağımı ısırıp, öperken uyuşmasını ve şişmesini umursamıyormuş gibi dakikalarca işini uzun tuttu. Kollarında resmen suya dönüşmüş, hatta buharlaşmıştım. Dudaklarıma “Bunu nasıl olurda unutabilirim!” diye fısıldadı. Kalçası kalçama baskı yaparken gözlerimi açıp gözlerine baktım. Aralık olan gözleri suratımı inceliyordu. “Şuanda durmazsam bu benim için hiç iyi olmayacak. Patlamak üzereyim!” deyince kahkaha atmaya başladım. Evet, benim her şeyi rahatça söyleyen Seth’im geri dönmüştü.
“O halde bırak beni!” dedim. Ama kafasını iki yana sallayıp kalçama daha da baskı yaptı.
“Bırakmak istemiyorum!” dedi ve kesik kesik nefes almaya başladı. Vay canına! Gerçekten zor durumda gibiydi.
“O zaman bırakma!” dedim. Anında küfür savurdu. Kafasını çevirip yana baktı ve Tiffy’nin gitmiş olduğunu gördü. O da benim gibi yeni fark ediyordu. “Seth!” anında bana döndü. “Beni bu kadar arzuladığını bilmiyordum.”
“Şuanda bir saniyeliğine bedenime girme gibi bir şansın olsaydı bu kelimenin ne kadar basit durduğunu anlardın.” Elimi bilerek boynundan göğsüne indirdim ve dişlerini sıkıp nefesini engelledi. Durmadım. Elimi karnına doğru kaydırıp pantolonuna indirdiğimde bir küfür daha savurdu. Beni ani bir hareketle ama dikkat ederken sandalyeye oturttu ve ellerini ensesinde bağlayıp volta atmaya başladı. Şuanda ne yaptığını anlıyordum. Kafasına başka şeyler koyuyordu. O konularda kesinlikle kötü şeylerdi. Çünkü ciddi anlamda patlamak üzereydi. Kahkaha atmaya başladım. onu bu duruma getiren kız bendim. Ben! “Bakıyorum, bu durumum seni çok eğlendiriyor. Şuanda acı çektiğimi fark etseydin inan bana kahkaha atmak yerine oturur ağlardın.”
Elimle ağzımı kapatıp “Tamam, gülmüyorum!” dedim. O volta atmaya devam ederken birden o hissi yaşadım. Eyvah! Ağrım geliyordu. Korkuyla “SETH!” diye bağırdım. Anında durup bana korkuyla baktı. “Ağrım başlıyor!” korkuyla paniklediği için beni kucağına alıp koşmaya başladı.
Odama geldiğimizde Danny Tiffy’i sakinleştirmeye çalışıyordu. Ama Seth odaya pat diye girdiği için Tiffy korkuyla çığlık atmıştı. Danny ise silahını bize doğrultmuştu. Ama Seth, onları umursamadan beni yatırdı ve serumumu taktı.
“Özür dilerim!” dedi yanağımı okşarken. “Orada çok süre kaldın. Doktorun kesinlikle on dakikayı geçemesin demesini unutmuşum. Çok ama çok özür dilerim!”
“Seth, sakin ol. İyiyim. Şimdi serum beni daha da rahatlatır.”
Seth, rahat bir nefes alıp yatağa oturdu ve uzanıp alnıma dudaklarını bastırdı. “İşte böyle aklımı başımdan alıyorsun, şımarık kız!”
Gözlerine bakıp “En azından seni kurtardım. Şuanda aklında olan tek şey benim iyi olmam.” Dediğimde kahkaha attı.
“Kesinlikle kurtardın.” Dedi.
“Sizi böyle yeniden görmek ne kadar güzel.” Dedi Danny ve Seth’le aynı anda ona kaşlarımızı çatarak baktık. Ama Danny kahkaha attı. “Bu bakışları da özlemişim dostum!”
“AH!” dedi Tiffy. “Buna daha fazla katlanamayacağım. Sana şunu söyleyeyim, Türk bebeği! Senden önce ve senden sonra onun yanında olan hep bendim! Hep de ben olacağım. İkinizde şuanda kendinizi kandırıyorsunuz, çünkü sen güçsüzsün ben güçlüyüm. Sen Türkiye sınırları dışında asla onunla olamayacaksın. Asla!”
Seth’le anında göz göze geldik. İkimizin de suratı ciddi anlamda asılmıştı. Çünkü Tiffy doğruyu söylüyordu. Ama Seth’i üzmesine izin vermeyecektim. “Bu umurumda değil.” Dediğimde Seth’in gözleri açıldı. “Türkiye dışında onun yanında olamayacağım onu bir daha göremeyeceğim anlamına gelmiyor. Ya da başkası ile evlenip kendime yeni bir hayat kuracağım anlamına da gelmiyor. Ben onu seviyorum. Ona aşığım. Eğer o benim güvende olmamı istiyorsa ve beni korumak için yanında tutamıyorsa ben bunu kabul ediyorum. Çünkü onun acı çekmesini istemiyorum. O yüzden ben olsam da olmasam da onun yanında olan kişinin sen olması umurumda değil. Sonuçta siz bir ekipsiniz. Ama ben onun için ekip arkadaşı değilim. Onun hep özleyeceği ve Türkiye’ye geldiğinde onu hazırda bekleyeceğini bildiği kişiyim.”
Seth’in gözleri umutla ışıldadı. “Mi amor!” dediğinde kız çarpılmış gibi oldu. Danny ise şaşkınlıkla bakıyordu. “Bunu benim için yapar mıydın? Benim için benden uzak kalır mıydın?”
“Sen de bunu yapmıyor musun? Benim için benden uzak kalmıyor musun?”
“Kesinlikle!” dedi ve eğilip dudaklarımdan öpmeye başladı. Dudaklarıma defalarca “Mi amor” diye fısıldadı. Bu onu çok mutlu etmişti. “Söz Derin!” dedi. “Senin için on bir saat, on altı saat yol çeksem de umurumda değil. Sadece sana başkasının dokunmasına izin verme yeter!”
“Asla!” dedim gözlerine daha derin bakarak. “Bana dokunabilecek tek erkeksin.”
Gözleri iki gözümün arasında mekik dokurken “Bana dokunabilecek tek kadınsın!” dedi. Sağlam elimi ensesine dolayıp onu kendime çektim ve öpmeye başladım. O kadar rahatlamıştı ki bunu öpüşünden belli ediyordu. Sonra aklıma öpücükle ilgili söylediği cümle geldi. İnsanın cesaret edemeyip söyleyemediği kelimelere öpücüğün aracı olduğunu söylemişti ve bunu da bir tek bende uyguladığını söylemişti. Bir tek ben!
“Altı ay yanımda olmasan da o evde kalacağın iki saat benim için dünyalara bedel olacak. Bunun için biraz düzenlemeler gerekecek. Ama sana bir daha veda edemem. Gözlerinden ve söylediklerinden senin de bunu istemediğini varsayıyorum.”
Kocaman sırıttı. “Varsaymak mı?” kafasını iki yana salladı. “Bunun için düzenlemeleri kafamda patlatmaya çoktan başladım. Buna emin olabilirsin. Ama benim için bunu istemen beni gerçekten şaşırttı.”
“Seni daha çok şaşırtacağıma eminim, Seth!”
“Vay be!” dedi Danny. Anında bakışlarımız ona döndü. Şaşkın bir şekilde hala bize bakıyordu. Bu durum onu bayağı şaşırtmıştı anlaşılan. “Adın gibi derinsin!” dediğinde Seth bana döndü.
“İsminin anlamı bu mu? Derin mi?” masumca sırıtıp başımı salladım. Kaşlarını çattı. Şaşırmıştı. Yine! “Danny, haklı. Adının anlamını tamamıyla taşıyorsun. Bu beni nasıl çılgına çevirdiğini de açıklıyor.”
“Derin duygular var, bir de derin kuyular var. Hangisine uyduğumu söylediğinizi anlayamadım.”
“Her ikisi!” dedi Seth ve dudaklarımdan yine öpmeye başladı. Vay canına! Durmak istemiyordu hiç. Bende kesinlikle onun dudaklarını bırakmak falan istemiyordum. Sadece bütün mutluluğumla onu öpmek, öpmek ve öpmek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatımı Geri Verebilir Misin? (Komando Serisi-ll-)
Romance"SETH!" diye bağırdığımda ağaçların dallarındaki kuşlar uçtu. Olduğum yerde dönüp etrafa daha da odaklanmaya çalıştım. "SETH! Neredesin?" Ses gelmeyince koşmaya başladım. Ayaklarım her toprağa vuruşunda kalbimin atışı gibi kulağımda yankılanıyordu...