Kahvaltıdan önce doktor kadın herkesin yarasını sarmıştı. Ama ben koluma askı falan taktırmak istemedim. Bu yüzden kahvaltıdan sonra ağrı hapı yutmuş, şimdi de birlik spor salonunda çalışma yaparken bende kuzenimle yine dans ediyordum. Çünkü Seth, bana çalıştırma yaptırmayacağını, iyileşene kadar da yaptırmayacağını söylemişti. Bende bu zamanı dans ederek geçirmek için kullanmak istemiştim. Belki bir dans okulu açıp burada dans öğretmenliği yapabilirdim. Askerlikten şimdiden sıkılmıştım. Ama Seth bu işi bırakmadan bırakmaya niyetli değildim. Belki aynı salonda o dövüş eğitmenliği yaparken ben de dans eğitmenliği yapardım. Bu düşünce gülümsememe neden oldu.
Kıvır kıvır yaptığım saçlarımı sallayarak dansımı yaparken Begüm pes etti ve kenara çekildi. Dans etmek harika bir duyguydu! Hızlı hızlı süzülüp, kıvrak hareketlerle müzikle ritme ayak uydurmak gibisi yoktu. Ama çatışma ve gece uyuyamadığımdan dolayı artık tükenmiştim. Bu yüzden durup müziği kapattım. Geri doğrulduğumda Begüm’ün Danny’ye attığı bakışları gördüm. Danny, çatılan kaşlarıyla bilmem kaç kilo olan ağırlığı kaldırıp indiriyordu.
“Ender’e söyledin mi?”
“Şey…” dedi Begüm ve ona kaşlarımı çatarak baktım. “…öyle bakma! Onun ilişkisi bozulduğu için artık aşka inanmıyor ve Danny’yi asla onaylamayacak. Hatta kimse onaylamayacak!”
“On sekiz yaşını geçtin, Begüm. Onaylamazlarsa onaylamalarını sağlarsın.” Gözüm Seth’e gitti. Kum torbasını yumrukluyordu ve yumruklarının gücünden dolayı kum torbası çıldırmış durumdaydı. Allah’ım! Onu çok özlemiştim. “Sanırım bu kadar çalışma yeter! Sen Danny’yi durdurur musun, bilmem, ama ben Seth’i feci özledim.”
Begüm kahkaha atıp “Kesinlikle! Bende durdurmak istiyorum.”
“O zaman dinlendikten sonra görüşürüz.” Dedim ve koşar adım Seth’in yanına gitmeye başladım. Ama Tiffany, Seth’in yanına gidip bir şey söylemeye başladı. Seth, ilk başparmağıyla alnını kaşıdı sonra başıyla onayladı. Olduğum yerde durup onları gözlemlemeye başladım. Çünkü Tiffany için üzülüyordum. Şimdi Seth’in yanına gidip onu odaya götürürsem onun gözüne bunu sürekli soktuğumu sanacaktı. Bu yüzden geri gidip olduğum yere oturdum ve duvara yaslanıp onları öyle izlemeye devam ettim.
Seth, Tiffany’nin eline beyaz sargı sardı ve onu kum torbasının tam önüne çekti. İşaret parmağıyla kum torbasındaki bir bölgeyi işaret etti. Ona bir şeyler söyledi ve Tiffany’nin dudağından okuduğum kadarıyla biliyorum, dediğini anladım. Seth, bir adım geri gidip elini belinin iki yanına koydu. Terden omuzları ve kolları parlıyordu. Gülümsedim. O bu şekilde bile yakışıklı olabilen tek erkekti. Sanki hissetmiş gibi omzunun üstünden dönüp bana baktı. Şımarık bir şekilde el sallayıp göz kırptım. Bana uslu dur, bakışı atınca omuz silktim ve dudaklarımı kıpırdatarak seni özledim, dedim. Kocaman gülümsedi. Ama Tiffany ona seslenince dönüp ona bakmak zorunda kaldı.
Gözlerimi Begüm’e çevirdim. Danny’yi ikna etmekle kalmamış çoktan yok olmuşlardı. Vay canına! Kız ciddi anlamda hızlıydı. Gözlerimi sağ elime indirdim. Bu harika bir yüzüktü! Belki bu cümleyi yüz bin kere kullanmıştım, ama dillere dökemeyecek kadar aşırı mutluydum.
Başımda birinin dikildiğini hissedince gülümseyerek kafamı kaldırdım. “Seni özlemiş olmam bu kadar mı çabuk harekete geçirdi?”
“Amacım müstakbel karımın özlemini gidermek!” dedi Seth, karşımda bir heykel gibi dururken. Anında yerden kalkıp gözlerine baktım.
“Gidermek mi? Bunun için bin yıl beklemen gerekecek müstakbel kocacığım!”
Tek gözünü kısıp beni duymamış gibi yapıp “Ne dedin, anlayamadım?” dedi ve bana konuşmaya fırsat vermeden beni kucağına alıp “Bunun için bir başlangıç yapmalıyız. Müstakbel karımın başka ne gibi sorunları varmış test etmem gerekebilir!” dedi.
“Sanırım, yatağın içinde bir böcek olabileceğinden dolayı çok korkuyor. Benimle aramak ister misin?” yüksek sesle kahkaha attı. “Belki bir yılanda olabilir. Lütfen, bana yardım edebilir misin, Bay Black!”
“Seve seve, Bayan Black!”
ж
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatımı Geri Verebilir Misin? (Komando Serisi-ll-)
Romance"SETH!" diye bağırdığımda ağaçların dallarındaki kuşlar uçtu. Olduğum yerde dönüp etrafa daha da odaklanmaya çalıştım. "SETH! Neredesin?" Ses gelmeyince koşmaya başladım. Ayaklarım her toprağa vuruşunda kalbimin atışı gibi kulağımda yankılanıyordu...