1.4

14.8K 565 107
                                    

"Hayır anlamıyorum ki, daha dün bir bugün iki ne evliliği yani?"

Asya başını sallarken bende kahvemden kocaman bir yudum aldım.

Uraz denen o mıymıntı ilk defa bir işe yarıyordu ve Asya bizde kalıyordu. Gerçi bu kadar kalbini kırmaya asla hakkı yoktu ama neyse.

"Kanka çocuk ilişkinizi hızlandırılmış versiyonda yaşıyor. Onca saçma sapan mesaj attıktan sonra geldi bir anda sana  aşık olduğunu söyledi. Şimdi de evlilik diye tutturuyor. Ki bence bu biraz askerliğin verdiği hislerden dolayı."

Yanaklarıma bir anda hücum eden ateş ile Asya daha büyük bir kahkaha attı.

Yirmi tane çocuk istiyorum demek, onun orada bunu yaptığımızı düşünüp de bana bunu söylemesi kadar utanç verici gelmiyordu.

Yirmi beş günlük askerliğinin zaten iki günündeydik. Aslında en başta bugün geleceğini söylesene bir kaç aksilikten dolayı iki gün sonraya ertelenmişti.

 Zaman su gibi geçmişti ve biz Yaz ile tam bir anne kız olmuştuk. Sürekli beraber uyuyor, çizgi filmler izliyor, yemekler yiyorduk.

Onun sayesinde aklıma gelen pr çalışmasını bir yandan devam ettiriyordum ve geri dönüşler harikaydı. 

Yaz bize uğur getirmişti. 

"Neyse gelsin sonra konuşuruz biz onu, senin iş nasıl gidiyor? Uraz aynı mı hala?"

Başını sallayıp arkasına yaslandı. 

Ciddi anlamda öküzün önde gideniydi.

Kızlarım siz siz olun bir sıcak bir soğuk yapan kişilerden uzak durun. Bir yarar gelmez onlardan. Ve evet bence buna Uraz'da dahil. 

Yanımda duran telefon çalarken ekranda gördüğüm isim ile sırıttım. Biricik sevgilim arıyordu. 

"Dur ben azıcık sevgilimle konuşup da gelem. Özledim keratayı."

Boşalmış bardağımı da alıp mutfağa geçerken çağrıyı cevaplayıp telefonu kulağıma yasladım.

"Efendim benim biricik asker sevgilim."

"Şu an askerliği bile bırakıp yanına ışınlanmak istemiyorsam kafam kopsun."

Sesi resmen gülümsüyordu. Cidden çok özlemiştim. Yaz sağ olsun günde on defa anne diyorsa, yanımızda olmadığı halde elli defa da baba diyordu.

"İki gün kalmış şunun şurasında, sonra ayrılmazsın yanımızdan."

Kıkırdadı.

"Yani bu gece de sizde kalabileceğim anlamına mı geliyor? Allah'ım duydu sesimi! Dualarım kabul oldu!"

Elimi ağzıma kapatıp Kahkahamı olabildiğince sessiz düzeyde tutmaya çalıştım. Yaz bir nevi yeni uyumuştu ve uyanması istediğim son şeylerden biri bile değildi.

"Sen beni tek yaşıyorum sandın herhalde, annemler köyde canım köyde. Bir bakmışsın gelmişler, o zaman ne diyeceksin?"

"Merhaba Efendim beni zaten tanıyorsunuz, ama baştan tanışalım. Ben damadınız, sizde benim dünya güzelimin anne ve babası. Çok memnun oldum, hemen söz kesebiliriz."

Asya cidden çok haklıydı.

"Sen buraya gel bir normal düşünmeye başla, sonra bakarız."

Derin bir iç cekişinin ardından yandaki bir kaç kişinin sesi duyuldu. Ve eğer yanlış duymadıysam aralarında Orhan da vardı.

"Selam söyle lan yengeme."

Evet bu oydu.

"Kumam mı orada? Sende selam söyle."

Isparta'ya gitmişti ve gittiği günden beri en çok tekrar ettiği şey günlerinin düşündüğü kadar zor geçmediğiydi.

"Kızımız uyuyor dimi?"

Filtre kahve makinasının tuşuna basıp başımı salladım.

"Evet uyudu, ama seni çok özledi. Fotoğrafına bakıp bakıp öpüyor."

Sesine munzurluk bulaşırken yanımda duran sandalyeye oturdum.

O ses tonu beni hep mahvetmişti de...

"Senin evinde benim fotoğrafım mı var?"

Sakin ol kızım, düşün susma!

"Niye? Evlenelim diye yerinde duramadığının kadının evinde fotoğrafının olması suç mu?"

Kocaman Bir kahkaha attı.

"Ne suçu güzelim, günümün en güzel haberi olur bu."

"Ne konuştun be! Kapat da gel artık!"

Asya içeriden adeta anırırken bunu duyan Kortaç kahkahasını devam ettirdi.

"Şimdi de benim kumam mı yanında? Selam söyle."

"O senin kuman değil, beni yıkanırken görmedi çok şükür."

Bir anda sesi kesilirken tekrardan iç çekti.

"Görmesin de zaten. Kimse görmesin, ben hariç..."

Hassiktir! Yine döndü dolandı bana gol oldu!

"Öyle mi olmuş, tüh üzüldüm şimdi. Hadi iyi geceleeer."

Telefonu kapatıp koşar adımlarla Asya'nın yanına geçtim.

"Çok haklısın tamam mı? Bu cidden kudurmuş!"

Başını salladı.

"Ne sandın kızım tecrübe konuşuyor burada."

Alayla gözlerimi devirdim. Görende elli tane ilişkisi oldu sanacaktı.

"Acaba bunu hangi tecrübeye bağlı söylüyorsunuz Asya hanım?"

"Canım kankam, ilişki tavsiyesi vermeye çalışanların hiçbiri ilişki adamı değildir. Neden mi? Çünkü hakem maçta oynamaz. Hele ki bu saatten sonra asla!"

Uraz'a olan sövüşleri ve bir kaç şey hakkında daha konuştuğumuzda onun da benim gibi uykusu gelirken ona misafir odasını ayarlayıp bende kızımın yanına gittim.

Melek gibi uyuyordu.

Yanına kıvrılıp pikeyi üzerimize örttüm. Kortaç geldiğinde de Yaz burada kalmalıydı, çünkü ben varlığına bu kadar alışmışken bir daha yarım kalmak istemiyordum.

💐💐💐

Asya'yı sabahın köründe annesi çağırırken saat yedi bile olmadan kalkıp gitmişti.

Sanırım artık uzun süredir bizde kalışının ardında bazı sorunlar olduğunu fark etmişlerdi.

Uykum hemen açıldığından kalkıp mutfağa geçtim. Yaz uyanana kadar en azından kalan dizimin son bölümlerini izleyebilirdim.

Kahvemi ve bilgisayarımı alıp salona geçtiğim sırada kapıdan gelen tıkırtılar beni olduğum yere mıhlamıştı.

Apartman karanlık olduğundan delikten hiçbir şey gözükmüyor ve bu beni daha da telaşa sokuyordu.

Kapı bir anda açıldığında kapının girişinde duran vazoyu aldım.

Ağır değildi ama en azından korkutup kaçırabilirdi.

Bedenini gördüğüm gibi vazoyu kafasına geçirdim.

Acı bir işleyişin ardından elini ensesine atıp derin bir nefes alırken korkudan olduğum yerde kaldım.

Sanırım bu defa fena sıçmıştım.

💐💐💐

Ama yani şimdi azıcık aksiyonlu olsun bölüm sonumuz değil mi heheheh

Nasılsınız canlarım, nasıl gidiyor hayat?

Beğendiniz mi bölümü?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 💕💐

BİR AKIM MESELESİ /TEXTİNG (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin