Bölüm 29: Görülmeyen Gözyaşları

32 7 0
                                    

Baro geniş kıyafetler giyen krallığın bilge memurlarından biri gibi görünüyordu. Öyleydi de. Siyah saçlarının arasına bu yaşında beyaz teller yapışmıştı bile. Kollarını arkasında bağlamış, başı dik göğsü çıkmıştı. Etrafına bir bakış atsa etraftaki bütün figürler diz çökecekti.

Bu otoriteydi. Onun yıllarını adamış olduğu bu koltukta kalmasının gelişimci olarak karşılığıydı. Az önce madencilere korku salan o taverna sahibi bile başını çevirmiş, başka yöne bakmaya başlamıştı. Kasuur sesini kesmişti ve uzaklaşmak için fırsat arıyor gibi görünüyordu. Elleri titriyordu. Kalbine dokunan bir enerji dalgasının varlığını hissediyordu. Sanki o enerji kolayca damarlarını parçalayabilirmiş gibiydi. Sadece buradan kaçmak ve o enerjiden uzaklaşmak istiyordu.

Bütün taverna aynı haldeydi. Şarkı söyleyen, dans eden insanlar şimdi tamamen sus pus olmuştu. Kaçmayı düşünmemişlerdi. Düşünemezlerdi. Bu sessiz ortamda dikkat çekmek çok tehlikeliydi.

"Gerçekten Maria ile benzerliğinizi yüzünüzden görebiliyorum."

Elbette bir kişi dışında.

Onun otoritesi karşısında kılını bile kıpırdatmamış birisi vardı.

'Benim karşımda otorite sadece zayıflıktır!'

Onun varlığını bu şekilde sezmişti.

Mais gri gözlerini bu adamın yüzüne dikmişti. Onu görmüyordu fakat nerede olduğunu biliyordu. Bir anda kıyafetlerinin arasından bir kedi çıktı. Sadece başı görünen bu kedinin bembeyaz tüyleri vardı. Mais'in boynundan çıkıp gözlerini meraklı bir ifade ile Baro'ya baktı.

Baro Mais'in dayanıklılığı karşısında kesinlikle şaşkına dönmüştü. Ve kediyi görünce onun Maria'nın bahsettiği 3 kuyruklu bilge canavar olduğunu anladı. Belki de Mais'i koruyan oydu.

Aralarına biraz mesafe koydu. En azından kedinin ani bir hamlesine karşı koyabileceği bir mesafe. Bu oldukça normaldi. Oysaki Mais bundan hoşlanmamıştı.

Bilge Baro'yu öldürmek istediği için değil. Onun ceplerini yoklayamayacağı için.

Bir prensten çok hırsızın özelliklerine daha yatkındı bu küçük çocuk.

Ne kadar bir saray dolusu eşyası olsa da çoğu ya ortaya çıkması tehlikeli ya da Bilge Aleminden sonra kullanılabilecek eşyalardı. Baro'nun cebinden şu an için işine yarar bir şeyler var mı diye bakmak istiyordu.

Herhangi bir Çekirdek Alemi gelişimci bunu duysaydı kahkahalarla gülmekten kendini alamazdı. 0st düzey bir Bilgenin cebini yoklamak kesinlikle bir Çekirdek Alemi uzmanına göre değildi.

"Neden burada olduğumu biliyorsun sanırım."dedi Baro. Mais başını iki yana salladı.

" Buralardan değiliz. Sıradan köylüler... olduğumuzu söylemek uygun olabilir. Fakat bizim yeteneklerimizi satın almak isteyeceğinizi tahmin edebilirim. Şimdi zayıf olsak da ileride oldukça güçlü olacağımızı anlamışsınızdır. Üstüne üstlük Maria benim ne olduğumu size söylemiştir? "

Her yer sessizlik içindeydi. Mais ve Baro arasında geçen konuşma herkes tarafından duyulabiliyordu. Bu yüzden Mais doğrudan Simyacı olduğunu söylemedi. Fakat Baro'nun bunu anlayacağını düşündü.

Baro gibi biri için Sarı Şehrini yönetmek kolay olmamış olmalı. Burası bir altın kaynağı. Başka klanlar elbette buraya işçi gönderip hazinelere konmak isteyecekti. Muhtemelen Baro da bir klana bağlıydı. Bu yüzden bunca zaman şehirdeki otoritesini koruyabilmişti fakat yine de bir anda bir Usta Simyacı ortaya çıkarsa kontrolü kaybedebilirdi. Mais sırf Maria ile geçirdiği zamanlar için şehir lordunun yanında kalmıyordu. O şehir lordu olduğu için onun yanında kalıyordu. Mais Baro'nun bunu anlamasını istedi.

Antik Ölümsüzün Günceleri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin