Bölüm 9: Kasaba

42 8 0
                                    

Kızıl Yol Ormanının uzak bir köşesinde ormanın sonuna yakın bir yerde, güneşin batımına yakın bir zamanda üstü başı güzel görünen, bir çok at arabasına sahip olan ve bir çok askerle korunan bir kervan onlara yolu gösteren bir rehber ile beraber patikanın üzerinden varış noktaları olan kasabaya doğru hareket ediyorlardı.

HIŞIRTI.!

Aniden yanından gelen sesle yirmilerinin ortalarındaki bir genç keskin kılıcını çekti ve o yöne doğru savurdu. Orada ne olduğunu bile fark etmemişti. Bu onun ilk ciddi göreviydi ve iyi bir başarı kazanıp komutanın gözüne girmek istiyordu. Oldukça gergindi ve en ufak hata geleceğini oldukça kötü etkileyebilirdi.

CLİNC...!!

PAT!

Fakat o anda savurduğu kılıca başka bir kılıcın darbesi karşılık vermişti ve hatta kılıcın darbesi onunkinden çok daha güçlüydü. Ayakları yerden kesildi ve arkasındaki at arabasına güçlü bir şekilde çarptı.

"Hey! Ne oluyor dışarıda?!"

"Saldırı mı var?!"

"İmkansız korumalar arasında bir kaç Temel Kurma Alemi gelişimcisi olduğunu dahi söylemişlerdi."

Elbette diğer arabalardan çenesi düşük insanların sesi çıkarken gençten daha güçlü askerler, yani gelişimciler de o alanda toplanmaya başladı. 15 kişi toplandı o bölgeye. Onlarca metrelik kafilenin başka bir yerden saldırı yememesi için bütün güçlerini buraya yönlendirmemişlerdi.

Korumaların en önünde siyah sakallı sol gözünün üzerinde bir kesik yarası olan ve sağ kaşının yarısı olmayan bir adam vardı. Mais'ten neredeyse 3 kafa uzundu. Kasları gelişiminin üzerine fiziksel olarak da zayıf olmadığını anlatıyordu.

"Çalıların ardındakiler! Kendinizi gösterin!"diye bağırdı. O anda çalıların arasından hışırtı sesleri bir kez daha gelmeye başladı. Herkes silahını o yöne doğrulttu.

" Sakin olun beyler. Biz sadece kendimizi koruyorduk. Düşmanca bir niyetimiz yoktu. "

Aniden çalıların arasından iki figür ortaya çıktı. Birinin gri gözleri vardı. Kördü. Ormanın içerisinde bu kadar zayıf bir gencin hayatta kalabilmesi bile şaşırtıcıydı ve bu genç üstüne üstlük oldukça küçük görünüyordu. Siyah saçlarıyla genç ve toy bir surata sahip olan fakat gelecekte çok daha yakışıklı bir surata sahip olacağı belli olan zayıf bir gençti. En azından yanındaki çocuğa göre zayıftı. Bu çocuk ondan sadece biraz uzundu fakat aralarında en az 30 kilo vardı. Yaşının küçüklüğü de ortadaydı. Küçük olan çocuk belki sadece 30 kiloydu ve iri olan onu ikiye katlamış olabilirdi. İri çocuğun anlaşılmaz bir şekilde yeşil saçları vardı. Sarı gözleriyle de kilosunu hesaba katmazsak onun da ileride oldukça yakışıklı bir genç olacağını anlayabilirdik.

İkisi de pis kıyafetler içindeydi ve o anda bu iki küçük çocuğun uzun süredir ormanda oldukları anlaşılıyordu.

Askerler silahını indirdi. Fakat liderleri kılıcını hala elinde tutmuş acımasızca iki çocuğa bakıyordu. Kör olan önüne doğru bakarak bir gülümseme sunarken öteki doğrudan şefin gözlerine bakarak gülüyordu.

"Aptallar! Sırf çocuklar diye onları nasıl küçümsersiniz?! Gözlerinizi dört açın ve bakın şu çocuklara!"diye bağırdı şef.

Korumalar en başta hiçbir şey anlayamadı fakat sadece bir kaç saniye sonra çocuklara baktıklarında az önceki gencin nasıl geriye fırlatıldığını sormadıkları akıllarına geldi.

Kör olan gencin elinde bir değnek vardı. Yürümesine yardımcı oluyormuş gibi görünse de bu sadece bir çocuktu. Kör olsa da bu ormana gelmesi bile sıradan olmadığını gösteriyordu. Nasıl olur da bir baston kullanacak kadar zayıf olabilirdi?

Antik Ölümsüzün Günceleri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin