1 ay geçti. Çocuklar hala kulübedeydi. Mais Köken Enerji Alemine geçmişti. Ayrıca bu aleme geçtiği anda bir köken ustası olacak derecede köken enerjiye hakim olmuştu.
"Bunu nasıl yaptığını anlamıyorum. Ben senden daha uzun zamandır bu alemdeyim ama sen hemen kavradın."dedi Kasuur.
" Çünkü ben daha çok çalışıyorum. "dedi Mais fakat ikisi de bunun bir yalan olduğunu biliyordu. O anki durumları bile bunun bir yalan olduğunu kanıtlar cinsteydi.
Mais kulübenin önünde hiçbir şey yapmadan oturuyor ve bir yandan da bilgi edinmesini sağlayan sesli kitapları dinliyordu. Körlüğü dolayısıyla sahip olduğu geniş bilgi denizinden sadece köken enerjiyi kullanarak tasarlanmış kayıtları dinleyebiliyordu. Eskiden hadımlar onun bu kayıtları dinlemesine izin vermezdi. Bunlar kıymetli kayıtlardı ve onları oluşturmak zordu. Öylece kullanılamazlardı.
Kasuur ise kılıcını savuruyor ve terler içinde eğitim yapıyordu. İyice terledikten sonra oturuyor ve meditasyon yaparak köken enerjiyi hissetmeye ve bedenine akıtmaya çalışıyordu. Bedeninin ve damarlarının güçlenmesi ile bir sonraki seviyeye geçmeye çalışıyordu. Bütün bedenini rahatlıkla köken enerjiyi dolaştırabileceği duruma getirdiğinde köken ustası unvanını alabilecek duruma gelecekti.
Fakat bu kadar ter ve çabaya rağmen zayıflamamış, daha da kilo almıştı. Bu bir ay onun için kolay geçmese de hala kilo almaya devam ediyordu. Bunun nedenini bilmiyordu fakat Jong ile karşılaştıkları güne benzer bir şey olduğunu anlayabiliyordu.
Bedeninde bir farklılık vardı. Gelişim hızından da bunu anlamak pekala mümkündü.
Kasuur bu bir ayda Köken Enerji Aleminin 3. aşamasına geçmişti. Elbette köken ustası olmayı başaramamış birinin aşama atlaması çok güçtü. Fakat Kasuur 1 ay boyunca uğraştıktan sonra nasıl güçlenmezdi? Üstelik onun gibi bir dahi köken ustası olmayı başaramasa bile ilerlemesini kimse durduramazdı. Mais onun için bir simya hapı da hazırlayınca Kasuur seviye atlayabildi.
Kör haliyle bu seviyede bir hap hazırlamak Mais için kesinlikle çok zordu fakat yine de zorlukla da olsa başarmıştı. Ona simya temellerini öğreten imparatorluk simyacıları onu görse onunla gurur duyarlardı.
Ölümsüz Beyaz ise kulübenin içinde öylece yatıyordu. Pek fazla bir şey yapmazdı. Gün boyunca oturur, yer, sıçar ve yatardı. Bazen Mais ile beraber Tao üzerine meditasyon yapardı. Kasuur onları hiç anlamazdı. İkisi de yan gelip yatıyor ve onun getirdiği yiyecekler ile besleniyordu. Kasuur bu 3 kuyruklu hayvanın o garip öldürmeme inancına rağmen yine de et yemesine de anlam veremiyordu.
"Küçük Beyazı sevmiş gibi görünüyorsun. Anlaşılan umursamaz bir katilden daha fazlasısın."
Mais bir şey söylemedi. O anda sesli kitabın kapağını kapattı ve ses durdu. Kendini yere uzattı. Gözleri gezegeninin o güzel yıldızı Hades'e bakıyordu fakat hiç mi hiç etkilenmiyordu. Bu yıldızı göremiyordu. Ve aslında baktığı şeyin Hades olduğunun da farkında değildi.
"Acımasız bir katil olmadığımı biliyorsun. Sadece zor kararları veren zayıf biriyim. Seçme şansım yoktu. Ben-"
'Kör olmak istemedim.'
Bu sözler birer fısıltı misali Mais'in ağzından çıktı. Mais'in yüzündeki ifade sadece biraz kırıldı ve eski haline döndü. Kasuur da onun dediklerini tam duyamamıştı. Karnını ileri çıkardı ve göbeğini kaşıya kaşıya Mais'in yanına yaklaştı. Yüzünde şüpheli bir ifade belirmişti.
" Bugün senin doğum günün mü? "
Mais başını salladı ve yerde uzanmaya devam etti. Kasuur'un bunu nasıl anladığını düşünmekle uğraşmadı. Belki sürekli geçen zamanlar içerisinde tarihi, günleri sorma sıklığı arttığındandır. Belki de bazı davranışları tuhaf gelmeye başlamıştır. Fakat Mais bunu da anlamadı. Kasuur onu bir katil olarak görmüyor muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Antik Ölümsüzün Günceleri
FantasyBir imparatorun çocuğu yetişim için yetersiz olsa da bilgeliği onu hayatta tutar. Mais her şeyini kaybettiğinde ve kör olduğunda artık yaşamak için bir nedeni olmadığına ikna olmuştur. Sadece kısa bir süre sonra ona intikamı için umut verecek yetene...