İyi okumalar 🦋
_______Felix, gözünü, kapalı olmasına rağmen kamaştıran güneş ışıkları yüzünden uyanmıştı. Boynundaki ağrı ise neredeyse gitmişti.
Yatakta doğrularak, oturur pozisyona gelmişti ve gecenin korkusuyla incelemediği odayı incelemeye başlamıştı. Onu en çok şaşırtan şey kocaman pencereden gelen güneş ışıklarıydı. En son gün ışığını ne zaman gösmüştü hatırlamıyordu.
Oturduğu yatağa bakmıştı, kocamandı. İçinden "buraya beş tane ben sığar" demişti. Odanın her yeri özenle dizilmişti. Duvarın tamamını kaplayan bir dolap vardı. Dolabın hemen yanında ise büyük bir askılıkta, parlayan bir cüppe vardı.
Felix'in ikinci en çok dikkatini çeken şey ise cüppenin yanında, şeffaf bir camın üzerinde duran taç olmuştu. Çok büyük değildi ama yeterince gösterişliydi.
Ayağa kalkıp, dikkatli adımlarla cüppenin olduğu tarafa ilerledi. Cüppe, üzerindeki taşlar yüzünden yakından daha çok parlıyordu. Ama Felix'in tüm dikkati sadece tâcın üzerindeydi.
İki eliyle düşürmemek için sıkıca tutmuş ve incelemek için eline almıştı. Gerçekten bunu bir yerden hatırlıyordu, görmüştü. Ama nerede, ne zaman, nasıl görmüştü bilmiyordu.
Bildiği tek şey vardı bulunduğu yerin, her geçen saniye ona daha fazla huzur vermesiydi. Özellikle de dün sadece bir kez tattığı okyanus kokusu.
Felix, aynanın karşısına geçmiş ve elinde tuttuğu tacı dikkatli hareketlerle başına yerleştirmişti. Tüyleri diken diken olmuştu. Kesinlikle bu taç ona tanıdıktı. Ama hayatı boyunca bir odada hapsedilmiş olarak yaşamıştı. Hayata ilişkin bilgileri ise zar zor okuduğu kitaplardan edinmişti.
Yani böyle değerli bir eşyayı nerede görmüş olabilidi ki? Aynaya daha dikkatle baktı sarı saçlarıyla, altın sarısı taç mükemmel bir uyum içindeydi. Düşüncelere daldığı için kendisini kapıdan izleyen Hyunjin'i bile farketmemişti.
Hyunjin bir süre daha, Felix'i izledikten sonra oradan uzaklaşmıştı. Dün öğrendikleri kadarıyla Felix hiç iyi bir hayat yaşamamıştı. Ve Hyunjin'in yapacağı her hareket onu korkutabilirdi.
Bu yüzden beklemeyi seçmişti Hyunjin. Felix'den uzak duracak, onun kendi ayaklarıyla kendisine gelmesini bekleyecekti.
Felix, biraz daha aynada kendine baktıktan sonra, tâcı yerine yerleştirdi ve kapıya doğru adımladı. Okyanus kokulu adam neredeydi? Neden yanına gelmemişti? Ve neden sadece birkaç saattir tanıdığı adamı özlüyordu ki?
Aralık olan kapıyı açmış ve kapının önünde bekleyen iki tane betayla karşılaşmıştı.
"Günaydın efendim. Karşıdaki oda sizin için hazırlandı. Duş alabilir ve sizin için hazırlanan kıyafetleri giyinebilirsiniz. 10 dakika içinde kahvaltınız hazır olacaktır."
Betalardan biri Felix'e bakmadan hızla konuşmuştu. Neye uğradığını şaşıran küçük beden ise sessizce dinlemişti. Onun için hazırlanan oda mı? Ona özel kahvaltı? Acaba bu bir rüya mıydı?
"Sarayda her ihtiyacınızı karşılamak için görevlendirilmiş korumalarınız biziz. Kralın emridir"
Diğer beta da Felix'in anlmadığını gördüğünde konuya açıklık getirmişti. Kral mı? Felix şu an sarayda mıydı? Tamam bulunduğu "ev" çok gösterişli ve büyüktü. Ama saray olduğunu nereden anlayabilirdi ki? O hiç saray görmenişti.
Kral mı? Yani gece ismiyle hitap ettiği okyanus kokulu delta kral mıydı?
...
Minho duştan çıktıktan sonra burnuna dolan yesemin kokusuyla burnunu kırıştırmıştı. Yaklaşık yarım saattir duştaydı ve küçük omeganın kokusu odanın her köşesini yayılmıştı ve hala koku dağılmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Angel (Omegaverse)
Ficción GeneralDelta Kral Hwang Hyunjin, babasından ona miras kalan ölümsüz hayatını, ruh eşini bularak normal hale getirmek istiyordu... SemeHyun UkeLix HyunLix MinSung ChanMin #1 hyunlix {25.05.2023} #1 straykids {12.07.23} #1 leefelix {22.07.23} #1 kimseungmin...