K16Y -4. BÖLÜM

19.8K 1K 269
                                    

Keyifli Okumalarr 🫶🏻

Yazım yanlışları varsa affola 👉🏻👈🏻

Sayfanın sol alt köşesinde, ekrana dokununca belli olan yıldıza değen parmaklarınız olsun efem. Teşekkürler iyi günler.

Bu arada Kayhan-Olsaydım dinleyen bir İkra bırakıyorum buraya.

⏳

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bazen, bazı insanları geç tanımak için üzülmek yerine onlara sıkı sıkı tutunmak gerekir. Kabullenmek, anlayış gösterip, saygı duymak.

Gece yatağın köşesinde yatmama rağmen rahat bir uyku çekmiştim. Üzerime örtülen mor battaniyeyi katlayıp yatağa koyduğumda odanın içinde İlker'i görmeyi planlamamıştım. Asıl şaşırdığım şeyse, İlker'in camın önündeki koltukta uyuyor olmasıydı. Üzerindeki kısa kollu tişörtüne bakarken katladığım battaniyeyi alıp üstüne yavaşça serdim. Sessizce banyoya gittim. Valizden aldığım kıyafetleri giyip elimi yüzümü yıkadıktan sonra saçımı örerek banyodan çıktım. Valizin yanındaki sırt çantamdan eşyalarımı çıkarıp, yatağın yanındaki komidinin üstüne koydum. Bunların hepsini sessiz olmaya çalışarak yapıyordum çünkü İlker uyuyordu. Burada neden yatmıştı?

Cüzdanımı, en son okuduğum ve yarım kalan kitabımı bırakıp çantayı omuzuma alarak doğruldum. Kafamı kaldırdığımda İlker uyanmış beni izliyordu. Yutkunarak gözlerine baktığımda dudaklarımız aynı anda aralandı. "Günaydın." Gözlerim şaşkınlıkla büyüdüğünde onun da benden eksik kalır bir yanı yoktu. Gülümseyecek gibi olunca kendimi tuttum. Bu olay niye bu kadar hoşuma gitti bilmiyorum ama güzeldi işte. Yani bence.

"Nereye gidiyorsun?" dediğinde bakışlarımı ellerinde tuttuğu batraniyeden alarak yüzüne çevirdim. Gözlerimde olan gözleri yüzümde gezindiğinde rahatsızca kıpırdandım ama cevapsız bırakmadım. "Kitapçıya."

"İhtiyacın mı var, öyleyse söyleyelim alsınlar, bugün hafta sonu, hem dün hastaydın da." dedi. Şaşkınlıktan açılan gözlerim kapanır mıydı bugün? En azından normal boyutta kalabilir miydi acaba? Beni mi düşünüyordu?

"Yani, annem bırakmaz o yüzden dedim." dedi. Kafamı sallayarak onayladığımda cevapsız kalmaması için dudaklarımı tekrar araladım. İsmini dün söylemesi dışında ilk diyaloğumuzdu. İçten içe heycanlanmıştım. O da heyecanlı mıydı? Ya da diğerleri? Ne bileyim işte, erken de olsa benden önce öğrenmişlerdi, ben dün öğrenmeme rağmen merak ediyordum onları, onlar iki haftadır beni ararken merak etmişler miydi hiç? "Annen bırakmasa bile gitmek zorundayım." Kaşları çatıldığında devam ettim. "Rıza abi bekler, patronum. Çalışıyorum ben. Bir de birkaç arkadaşıma haber vermem lazım." Gözlerimin içine bakarken dudaklarını araladı ve kapattı. Söylemek istediği her neyse vazgeçti sanırım.

Arkamı dönüp odadan çıktığımda arkamdan geldiğini kapının kapanmasıyla anladım. Ne orada neden olduğunu ben sordum ne de o söyledi. Bir gün, mutlaka soracaktım. Merdivenlerden indiğimde merdivenin başında ceketini giyen Tuğrul Bey'i gördüm. Bakışları önce bana sonra arkama kaydı. "İyi misin kızım?" diye sordu. "Evet, Tuğrul Bey. İyiyim teşekkür ederim." İki adımda yanıma gelerek elini alnıma koydu. Elinin büyüklüğü ve sertliğinin aksine dokunuşu yumuşaktı. "Ateşin dün gece az da olsa vardı, şimdi yok. Çok iyi." dedi. Dün gece yanıma gelen kişi Tuğrul Bey miydi? Tamam gelmesi normaldi ama ben kendisinden çekiniyordum. Tuygar gelse daha az şaşırırdım herhalde..

Kayıp 16 Yıl Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin