Keyifli okumalarr🫶🏻
Yazım yanlışları varsa affola 👉🏻👈🏻
(İkra ve Tuğrull)
️⏳️
Birçok eksiklik hissedince, bir gülümseme yetiyordu ve birçok eksiklik hissedince istemesen de büyüyordun.
İstemeden büyümüştüm.
Son konuşmamızdan sonra kimse tek kelime etmemişti. Sessizlik devam ettikçe etmişti ve biz sonunda bir hafta boyunca kalacağımız evin önünde durmuştuk. Sırt çantamı almak için gittiğimde, Tuygar benim yerime ve Merter'in yerine valizleri almıştı. Bizde en arkada Merter'le beraber eve girmiştik. Ayşegül Hanım'ın valizini Tuğrul Bey, geriye kalan herkes de kendi valizini ve yapılmış olan alışveriş poşetlerinden birkaç tane almıştı.
İçeri girdiğimizde taş ve tahta karışımı evin içi soğuktu. Tuğrul Bey, Tuygar ve Uygar hemen odunları getirip şömineyi yakmak için bahçeye çıkmışlardı. Batur da petekleri açmıştı. Ben ve Merter, İlker'in peşinden şöminenin karşısındaki kahverengi üçlü koltukta oturmuştuk. Üzerimize Ayşegül Hanım battaniyeyi örtüp mutfağa geçmişti.
Baharda olmamıza rağmen, evin içi soğuktu. Nisan zaten, güneşiyle kandırmaca bir aydı, hep öyle derdi Hanife teyzem. Bir gün onu da ziyaret etmem lazımdı. Çok özlemiştim ve kendimi mahçup hissediyordum. Yıllarca bana annemden daha yakın davranmış biriydi ve oradayken günlük yanına giderdim. Şimdi bir hafta olmuştu ve yanına gitmeyi bırak, uzaktan görmeye fırsatım bile olmamıştı.
Merter'in bana yaslanmasıyla başımı ona çevirdim. İki günde, yumuşamıştı.
İki günde mi yumuşamıştı yoksa bir hafta sonunda mı duygularını yansıtmaya başlamıştı,bilemiyorum.
İlker bana baktığında, gözümü kırparak kafamı salladım. Aynı hareket yaptığında gülümseyerek "Ne?" Dedim. Aynı tepkiyi aldığımda, kaşlarımı kaldırarak ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalıştım. O da kaşlarını kaldırdığında anlamıştım. Beyefendi, beni taklit ediyordu. Sonu kavgaya varmasa iyiydi çünkü aynısını Melike ve Mahmut yaptığında saçlarına yapışmışlığım vardı. Hiç sevmezdim.
Ve sanırım İlker bunu bilmediğinden inatla yapmaya devam ediyordu ya da sinirlendirmek hoşuna gitmişti.
Kaşlarımı çalarak ismini söylediğimde Merter kafasını kaldırarak ikimize baktı ve gülmeye başladı. "Merter sus ablacım. İlker sende kes şunu." Kahkaha atarak tekrar ettiğinde sabırla kafamı sağa sola doğru eğdim. Merter artık daha fazla gülüyordu ve İlker utanmadan aldığım nefesi bile tekrar ediyordu. Ayşegül Hanım elinde bez ve tepsiyle salona girdiğinde bize bakıp gülerek masanın yanındaki komidinin üzerine tepsiyi bırakarak bezle masayı sildi. Göz ucuyla İlker'e baktığımda benim gibi durduğunu görünce aniden saçına yapıştım. Yaptığım bir an beni düşündürttü ama İlker güldüğünde vazgeçtim. Çünkü en nefret ettiğim hareketti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp 16 Yıl
أدب المراهقينKaybettiğim şey bir eşya değildi. Bir bileklik, bir toka, bir para. Kaybettiğim şey on altı yıldı. Şimdi her şeye yeniden başlamam isteniyordu. Hiç bilmediğin insanlarla yeniden başlamak. Kırılan bir güvenin yokmuş gibi, sanki şimdi yeniden doğmuşum...