K16Y- 26.BÖLÜM

7.3K 610 88
                                    

Keyifli okumalarrr 🫶🏻

Yazım yanlışları varsa affola 👉🏻👈🏻

Kitaplarda birkaç yerde mantık hatası olduğunu önceden söylemiştim zaten arkadaşlar. Günlük, öylesine yazarak başladığım bir kitaptı bu benim için. Böyle büyüyeceğini asla tahmin etmemiştim içten içe. Olursa diye hevesim vardı o ayrı.

Ama İkra'nın konuşmaması, en ufak bir soruyu bile sormaması, içten içe hep kendini geri çekmesi İkra'yı sizin deyişinizle daha acı çeken bir insan gibi göstermek için yazmaktan ziyade İkra öyle olup, öyle düşündüğü için.

Çünkü his sevilmemiş ve hor görülmüş insanlar, her zaman çekingen içten içe eksikliğinin etkisiyle bir şeyleri hak etmediğini düşünen insanlardır. En azından bunun böyle olmadığını anlayana kadar.

⏳️

Uygarcı Ailesinde 3. Ay

Asla alışamam dediğiniz şeylere alışamadığınız oldu mu gerçekten? Benim hiç olmadı. Asla alışamam gibi gelen her şeye alıştım. Çünkü biz insanların doğasında bu vardı. Alışmak. Acıya, sevgiye, korkuya ve daha bir sürü duyguya. Alıştıkça da vazgeçememek.

Bu ailede üçüncü ayımdı. Bende değişen tek şey artık kendimi daha rahat ifade etmemdi. Bu çok güzel bir şeydi evet, hatta benim için çok çok güzel ve büyük bir değişimdi. Çünkü ben bu zamana kadar, nerede oturacağımı soramayacak kadar çekingen ve korkaktım. Sebebi çoktu, en başta da büyüdüğün evde konuşmanın duyulmamasıydı başta.

Konuşunca duyulmamak sesimi kesiyordu. Sesine tahammül edilmediğini öğrenmek, seni bazen kendine bile susturuyordu. Çünkü seni ailen bile dinlemeyince kendini dinlemeye değer görmüyordun. Bunu sadece Mahmut ve Melike'nin yanında aşmıştım. Onlarla oyun oynarken dinlendiğim için konuşurdum.

Şimdi ise yanımda İlker'le birlikte Melike ve Mahmut'un yanına gidiyordum. Melike de Mahmut da ailesiyle yeni tatilden dönmüşlerdi. Buluşacağımız zaman İlker de gelmek isteyince kıramamıştım. İlker üç ayda o kadar değişmişti ki, bana verdiği sözün tamamen hakkını veriyordu. Ara tatilden sonra okul dışında her an yanımdaydı. Beraber yemek yiyor, benim odamda ders çalışıyorduk. Bazen okul çıkışı o da geliyor, yemek yemeğe ve parka gidiyorduk . Beraber kitap okuyorduk. İkimiz de ayrı geçirdiğimiz yılların telafisi olsun istiyorduk. İlker sürekli kendi çocukluğunu anlatırken ben de genelde Mahmut ve Melike ile olan anılarımı anlatıyordum. Bu elbette İlker'in gözünden kaçmıyordu ama sormuyordu da. Birkaç kere sormayı denemiş ben geçiştirmiştim. O da saygı duyuyordu. Bir gün sevilmediğimi ve kırgınlıklarımı anlatacaktım. Bunu kimseye anlatamasam da İlker'e anlatacaktım. İçten içe bunu biliyordum.

Eski yaşadığım evin iki sokak ötesindeki parka girdiğimizde Mahmut ve Melike'yi gördüm. Melike salıncakta sallanıyordu, Mahmut da telefonla konuşuyordu. İlker yanımda derin bir nefes içine çektiğinde başımı ona çevirdim. Ona dönmemle bana döndüğünde "Ne?" Dedi. Gözlerimi kıstığımda beni bırakıp parkın içine doğru ilerledi. Arkasından bakarken bende ilerlediğimde Mahmut telefonu kapatmış, İlker'le beraber tokalaşıyordu.

Aralarından su sızmıyordu. Ara tatilden sonra Mahmut ve Melike ile ilk buluştuğumuzda benimle gelmiş, Mahmut'la yılların arkadaşıymışcasına samimi muhabbet etmeye başlamışlardı. Aylar geçmiş bu samimiyet daha da büyümüştü. Bazen ikisi benle olduklarından daha samimi oluyorlardı.

Kayıp 16 Yıl Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin