Keyifli okumalarrr 🫶🏻
Yazım yanlışlarım varsa affola 👉🏻👈🏻
⏳️
Gözlerimden akan yaşı sildikten sonra burnumu çekerek Ayşegül Hanım'ın kolları arasından çıktım. Murat abiyle bir süre daha sarılı kaldılar. İkisi de geriye çekildiğinde dudaklarımı bastırdım. Gerici sessizliği bozan kapının açılma sesi ve içeri giren adım sesleriydi. Babam, gülümseyerek ki bu çok içten bir gülümseme de değildi bizim yanımıza gelip oturduğunda önce beni sonra Murat abimi ve Ayşegül Hanım'ı öptü. "İsminin farkını bir de kimliğe bakarak anlat eşek herif."
Ne sesi sertti ne kendisi sinirliydi.
"Senin ismin, Gencay değil mi? İlk ismini ben mi yanlış biliyorum yıllardır? Çünkü o zaman sorun büyük." Şaşkınlıkla babama ve Murat abiye bakıyordum. Murat abimin ikinci bir ismi mi vardı?
"Senin ismin Gencay Murat mı?" Dedim. Babam gülerek elini omzuma yaslayıp, sarıldı. "Öyle tabi." Dedi. Kafasıyla Murat abimin işaret etti. "Gencay Murat. Annenin tüm çocuklarımın ismi uyumlu olsun diye bir hayali vardı hep böyle uyumlu uyumlu isim aradık anan sayesinde." Murat abim biraz daha iyi gibiydi. Gencay ismini duydukça hafiften kıvrılan dudakları karşımda küçük bir çocuk duruyormuş gibi hissettirdi bir an.
Bir süre sarıldı babam abime. Ayşegül Hanım, yanımda oturmuş, eli dizimin üstünde benim gibi sessizliğe ortak olup baba oğul sarılmasını bekledi. "Peki," dedim. Sesimle birlikte hepsi bana baktı. Soracağım sorunun onu kırmasına korktum ama içimde tutmak istemedim.
Ben zaten bu eve geldiğimden beri kendimi daha çok keşfetmiş ve ikinci plana atmamaya başlamıştım.
Aklımdan geçenleri kırmadan, bazen kırsam bile sonunda özür dileyerek dile getirmekten çekinmeden söylemeye başlamıştım.
Bana, ben olmayı öğreten bu evdi.
Bana, aile ne demek izleyerek öğreten bu insanlardı. Şimdi bende üç ayın sonunda öğrendiklerimle aile olmak için çabalıyordum.
"Diğerleri biliyor mu bu hikayeyi?" Kafasını iki yana salladılar. Sadece ben mi bilmiyordum yani?
Kafamı sallayarak onayladığımda babam abimi son kez öpüp odadan çıktı. Çıkmadan önce beni de öptü. Ayşegül Hanım da ikimizi öpüp odadan çıktığında odayı inceledim biraz daha. Sade bir yatak odasıydı. Abim uzanınca bende yanına uzandım. Beni kolları arasına aldığında gülümsedim.
Konuşulanların bıraktığı hisle sessizdik. Gerici ama abimden de hissettiğim,ki bu benim yanılmam da olabilirdi, rahatlık hissiyle bir süre de öyle durduk. Gözlerim kapanmaya başladığında aklıma gelenle gözlerimi açarak göğsüne vurdum.
Sıçrayarak bana baktığında gözlerimi tek kaldırarak yüzüne baktım.
"Sen beni kardeşin olarak görmüyorsan tamam."
"Ne?"
"Kardeşin olarak görmüyorsan tamam. Abi demem sana. Hatta," Yataktan doğrulduğumda o da kalktı. Dudağımın iç kısmını ısırarak gözlerime baktım. Uyku sersemi hali, kızarık gözleri ile ne ima ettiğimi anlamaya çalışıyordu.
"Olur mu öyle şey İkra? Sen benim kardeşimsin, canımsın. "
Kafamı alayla salladığımda kolumu tutup kendisine çevirdi. "Kesin öyledir." Dedim.
"Öyle tabi, şüphen mi var?"
"Benim yok da senin varmış."Dedim. Artık biraz oyundan çıkmıştım. Sinirliydim. Nasıl onun abim olmadığını düşünürdü? O benim ilk abimdi hep de öyle kalacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp 16 Yıl
Teen FictionKaybettiğim şey bir eşya değildi. Bir bileklik, bir toka, bir para. Kaybettiğim şey on altı yıldı. Şimdi her şeye yeniden başlamam isteniyordu. Hiç bilmediğin insanlarla yeniden başlamak. Kırılan bir güvenin yokmuş gibi, sanki şimdi yeniden doğmuşum...